Almeria İpekleri - Betül Aksakal
Şiirler çağıldıyor içimde. Okudukça, kelimelerin ölü zamanı dirilttiğini hissediyorum. Her şiirde yiten maziyi, yaklaşan atiyi ve kaybolan duygularımı örtüyorum.
Şiir sevenlerin çoğunda kitabı bitirme diye bir eylem ortaya çıkmaz, çıkamaz. Çünkü ancak olaylar son bulur, menbaına kavuşur.
Duygular ise hoş bir sâdâdır gök kubbede!
Bitmez şiir kitapları. Ancak vâr olan bir hisse yenisi eklenir. Yenilenir, yinelenir, tazelenir o şiirle.
Bense son günlerde bu şiirler ile gönül kafesimi seyre çıkardım. Kâh ağladım bir satıra, kâh çehremi gülistan eyledim bir kelimeyle.
“Almeria İpekleri” de o güzelliklerden biri. Öyle ki içindeki özellikle bir şiiri çerçeveletmek istedim. Özüme asıp, ya dar ağacında sallanacaktım ya da azât olacaktım beni tutan fikirlerden.
Hangisi olursa kabulümdür diyerek okudum.
Okudum ve yüreğimdeki sayısız izin gizi karıştı gözlerime, film şeridini andıran bir toplayıcılığın en güzel yerlerine denk gelmiştim çünkü.
Fragmanı böyle olan bir kitap elbette gişe ardına çıkmalı. Ardına diyorum. Çünkü esas şiir sevdalıları oralarda saklı biliyorum.
Bu satırlar kitaptan sizlere armağandır
Şiir toplayıcıları, çiçekler eker
Yabancı insanların bahçelerine
Görmek için bir lotusun
Nasıl duracağını şiirlerinde
Mezar sulayıcılarıyla karıştırıldıkları olur
Şiir toplayıcıları, en çok ölüleri
Onların atlarını, hatıralarını, evlerinin ışıklarını
Ve ezberden okudukları veda mektuplarını bilir
Öldükçe zorlaşan ve hem kolaylaşan
Savaşlar, akşam yemekleri, akordiyonlar, ışıklar
Şiir toplayıcıları, kırk diyarda kol gezer
Unutmak için ve hem hatırlamak