Gönderi

·
Puan vermedi
Bismillahirrahmanirrahim. Kitabın incelemesine başlamadan önce şunları söylemek istiyorum: Bu kitabın ana konusu hayatın anlamıdır. Uzun zamandır ben de hayatın anlamı üzerine düşünüyorum. İslamı araştırmaya başlayalı -yani ailemden aldığım inancı incelemeye başlayalı- 2.5 yıl oldu. Çok zaman ruhsal olarak daraldığım, çıkmaza girdiğim, anlamlandıramadığım konular oldu dinimle ilgili. Beni incancımdan saptırmayan en güçlü etken hayatın anlamıydı. Şöyle düşünürdüm hep: ''Eğer bir Tanrı varsa ve bu Tanrı bizimle iletişime geçiyorsa ancak bu hayatın bir anlamı olabilir. Doğaya baktığımda kendi davranışımda da canlıların davranışında da bir anlam, bir amaç vardır o halde Tanrı vardır ve Tanrı bizimle iletişime geçmek zorundadır.'' Öncelikle içinde doğduğum coğrafyanın dinini araştırdım baktım ki birçok şaşırtıcı kanıtı var ve içerisinde asla çelişki yok. Sonra diğer dinlere baktım, birçok tutarsız durum var ve daha kitapların ilk sayfalarından hakikat olmadıklarını gördüm. O halde Kur'an haktır dedim. Şimdi kitabın incelemesine geçeyim. Yazar kendi hayatını konu alarak yazmış kitabı yani otobiyografi. Gençlik dönemlerinden başlamış yazmaya; 18 li yaşlarından. O dönemlerde çevresindeki insanların zayıf dini inançları ve hayatlarından etkilenmiş. Bir gün abisiyle kamp yaparken bir köşeye gitmiş ve dua etmiş, geri döndüğünde abisi ona '' hala bunu yapıyor musun?'' demiş. Ne kadar basit bir cümle ama büyük etkisi olabiliyor işte! Daha sonra yazar Tanrının olmadığına kanaat getirmiş ve bunu hristiyanlıktan çıkarak yapmış. Günümüz ateistlerinin birçoğu da böyle; İslam'dan çıkmak ateist olmayı gerektiriyor sanki... Her neyse, 30 yıl boyunca hayatında artık Tanrı inancı olmadan yaşamaya başlamış. Bu dönemde birçok başarı elde etmiş: Yazarlardan büyük ilgi görmüş, kitapları çok satar olmuş, birçok zevki tatmış... Artık belli bir noktada ya ben nereye gidiyorum böyle, ne oluyor bana, hayat nedir, ölüm nedir? diye düşünmeye başlamış. Hayatın anlamını araştırmış, düşünmüş düşünmüş düşünmüş ve düşündükçe daha da dibe batmış. Doğa bilimlerine yönelmiş ve onların da bu soruya cevap veremediğini görmüş. Yazar bu durumu şöyle anlatıyor: ''Hayata ilişkin sorularıma cevap arayışlarımda ormanda kaybolmuş bir adamın hissedebileceklerini hissettim. Adam orman içinde bir açıklığa varır, bir ağaca tırmanır ve göz alabildiğine bir mesafeyi tarar, ama evinin baktığı yerlerde olmadığını ve olamayacağını görür. Sonra tekrar karanlık ormanın içine girer ve karanlığı görür, ama evi orada da değildir. Ben de o adam gibi, insan bilgisinden oluşan o ormanda, bana apaçık ufuklar gösteren, ama bu ufukları evinin olmadığı bir yönde gösteren matematiksel ve deneysel bilimin pırıltıları arasında dolaştım. Soyut bilimlerin derinlere gittikçe adamakıllı içine battığım karanlıkların içinde de dolaştım ve en sonunda burada da bir çıkış olmadığına ve olamayacağına ikna oldum.'' Ardından hayatın bir anlamı olmadığı sonucunu çıkarıyor, varlığın boş ve anlamsız. Bu düşünce kendisini yiyip bitiriyor ölümün eşiğine getiriyor ama yazar intihar etmiyor, hep bir çıkış yolu arıyor. Bu durumda imdadına yetişen yine din oluyor; Hristiyanlık. Her ne kadar kilisenin ayinlerini anlamsız görse de, düşününce tekrar uzaklaşmak istese de bunu yapmıyor çünkü yazar artık hayatta bir anlam olduğuna ikna olmuş vaziyette. Ve elindeki tek anlam olan dini inancını sorgulamaktan korkuyor ancak bir süre sonra katlanamaz hale geliyor ve tekrar Hristiyanlığı terk ediyor. Düşünebilirsiniz belki; intihar etmekten korktuğu için mi dine inanmaya başladı diye. Ben şöyle cevap verirdim: Hayır, bir anlam olmak zorunda olduğu için dine inandı. Anlam yoksa evren yok, canlılık yok çünkü her taraf anlam ve amaçsız kaos ortamına dönüşürdü. Doğadaki yasalara bakarak da anlayabiliriz amaçlılığı. Neden güneş dünyayı ısıtmak zorunda örneğin veya bir böcek neden hayatta kalmak için uğraşmak zorunda? Her ne kadar anlam ve amaç bize özgü gibi görünse de doğadaki her varlık farkında olmadan bir şeyleri amaçlıyor. Son olarak şunları söylemek istiyorum: Tanrı yoksa anlam ve amaç yoktur. Tanrısız bir dünyada yaşamanın anlamı yoktur. Neden mi? Çünkü yokluktan gelip yokluğa gidecek olan bir döngüde iyi ve kötü, gerekli ve gereksiz yoktur. Bu hayatta yapacaklarımızın bir karşılığı yoktur ne iyi ne kötü. Bu hayatın sonu bir yere varmıyor başı zaten hiçbir yerden gelmiyor. O halde çok zengin olmak, bütün zevkleri yaşamak veya sefalet ve ızdırap çekmek anlamsız ve boştur çünkü ölüm zaten bunların hepsini sıfırlayacak. O halde zeki kişi Tanrının olmadığına kanaat getirdiyse kendisini öldürmelidir çünkü anlamsız yaşamak en büyük ızdıraptır. Blaise Pascal der ki: Herkes mutluluğu arar ve herkes şikayet eder; prensesler, zenginler, fakirler, köleler... Ve herkes bir şekilde etrafındaki her şeyle boşluğu kapamaya çalışır, o şeylerden hiçbiri ona yardımcı olmaz çünkü bu sonsuz boşluk sonsuz olan bir şeyle yani Tanrıyla kapatılabilir. Peki hayatın anlamı nedir? Ben kendi açımdan şöyle cevap verebilirim: Yalnızca 2 şey vardır; iyi ve kötü. İyi de sonsuz olmalıdır kötü de, bu dünyada iyi ve kötü sonsuz olamaz ancak belli bir kısmını görürüz ve şöyle deriz: Mutluluk iyidir mutsuzluk kötüdür. Cennet sonsuz mutluluk, cehennem sonsuz mutsuzluktur. O halde insanın amacı sonsuz mutluluğa yani cennete kavuşmak olmalıdır. Sonsuz mutluluğa kavuşmak ise ancak bu dünyada hakikati bulmak ve o hakikatin peşinde ömrünü harcamakla olur. Hakikat Tanrıdır ve gönderdiği dindir. Bir müslüman için Kur'an'ın emirleri ve yasaklarına uygun yaşamaktır. Ondandır ki Allah cc der ki: ''Ben sizi ancak bana kulluk edesiniz diye yarattım.'' Eğer Kur'an'ın emirlerine uygun yaşarsak bu hayatta mutluluğu, huzuru hakim kılabilir en azından kendi dünyamızı cennetten bir köşeye çevirebiliriz. O halde insan Tanrı ve onun rızası için yaşamalıdır. Ancak onun rızası kazanılırsa mutluluğa ulaşılabilir. Ezeli değiliz başlangıcımız var ancak ebediyiz çünkü iyi ve kötü olan iki seçenekten birini seçerek sonsuza kadar yaşayacağız. O halde insanın hayali ebedi hayatını kurtarmak olmalıdır. Selam ve dua ile
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Ren Kitap · 201823,3bin okunma
·
180 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.