Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

148 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
William Shakespeare’in kız kardeşinin ruhu içinizde yaşıyor!
Virginia Woolf: (kadınlara) Sizleri artık hayatın içinde yer almak üzere işe koyulmanız için daha ne kadar cesaretlendirebilirim? 1929’dan, geçmişe, geleceğe ve aslında bugüne haklı bir isyan. Virginia Woolf, yer yer sizi tam da istediği gibi öyle öfkelendiriyor ki, bütün ömrünü küçük bir oturma odasında geçiren, bir evi çekip çevirmeye mahkum edilmiş ve düşünsel özgürlüğü elinden alınmış o hiç tanımadığınız, o ya da bu coğrafyadan tüm kadınlar için teker teker hesap sorma ihtiyacı duyuyorsunuz. Bize sesleniyor Virginia Woolf, yalnızca öfkelenmek yetmez diyor sanki: “Sizden daha çok düşünmenizi istiyorum. Ne kadar çok şeyin sizlere bağlı olduğunu ve gelecek üzerinde büyük etki bırakacağınızı hatırlatıyorum.” İçeriğe gelirsek, öncelikle, kitabın büyük bir bölümünde Mary isimli karakterin “Kadınlar ve Kurgu Edebiyatı” başlığı çerçevesindeki düşüncelerini okuyoruz, aslında bu düşüncelerin Virginia Woolf’un kendisine ait olduğunu bilerek. Mary, yemek davetlerinde neden erkeklerin şarap, kadınlarınsa su içtiğinden tutun, kütüphanelere bir kadının herhangi bir erkek yanında olmadan giremediğine kadar günlük yaşamın içindeki birtakım eşitsizlikleri sorguluyor. Bu sorgulamaların üzerine kadınların kurgu edebiyatı tarihinde nasıl ve neden kendilerine yer bulamadıklarını veya bulmak için ne denli büyük mücadeleler vermeleri gerektiğini irdeliyor, adını duyurabilmiş kadın yazarlardan alıntılar yapıyor, onların yazım biçimlerine, yazdıkları metinleri hangi odalarda, nasıl bir ruh haliyle yazdıklarına değiniyor. Mary, kadınların içlerinden bir William Shakespeare çıkartamadıkları, önemli ve faydalı görülecek bir icat yapamadıkları, aslında erkeklerden daha aşağı zihinlere sahip oldukları gibi mevcut tüm eleştirileri titizlikle gözden geçiriyor. Benim için metnin kilit noktalarından biri olan, şöyle bir soru soruyor: William Shakespeare’in onun gibi yetenekli, onun gibi şiirsel dehaya sahip bir kız kardeşi olduğunu düşünelim, bu kız da Romeo ve Juliet’i veya Kral Lear’ı yazabilir miydi? Şüphesiz bu genç kız için erkek kardeşinin aldığı o eğitim zaman kaybı olarak görülürdü. Şüphesiz bu kızın, -büyük olasılıkla- kendisine ait bir odası yoktu. Şüphesiz bu genç kızdan içindeki şiirsel dehayı ortaya çıkartmaktan çok daha mühim olan ev işlerini yapması bekleniyordu ve aslında bu kız ne yazık ki tek kelime yazamadan öldü, şimdi toprağın altında yatıyor. Kitabın son kısmında Virginia Woolf konuşmaya başlıyor bu varsayımla ilgili. Sesleniyor bu defa bizlere: “Benim inancım bu şairin hala yaşadığı yönünde. O sizin içinizde. O benim içimde. Bu gece bulaşık yıkayıp çocuklarını yatırdığı için bunları okuyamayan birçok kadının da içinde yaşıyor. Vücut bulup aramızda dolaşmak için can atıyor. Ona bu fırsatı vermek sizin elinizde. Onu yeniden doğurmak sizin elinizde.” Virginia Woolf, kadınların ve erkeklerin yeteneklerinin, zekalarının ölçülüp tartılmasını ve kıyaslanmasını pek yararsız bulduğunu söylüyor. Mühim olanın bahsettiği bu dehanın yeşerebileceği ve sonunda filizleneceği bir toprağın olup olmaması olduğunu söylüyor. Bu noktada maddi unsurların, eğitim hakkının ne denli önemli olduğunu vurguluyor ve aslında kadınların hep yoksul olduklarının altını çiziyor. Cinsiyet fark etmeksizin o ya da bu biçimde belli bir maddi dayanak olmadan dehanın tam anlamıyla yeşeremeyeceğini söylüyor. Üstüne de kendisine buna yönelik gelebilecek olası eleştirileri yanıtlıyor. En büyük eleştiri şu olabilir diyor: “Peki öyleyse bunca yoksul yazar nasıl oldu da bir şeyleri başarabildi?” Bu noktada böyle yazarların sayısının genel popülasyon içerisinde çok az olduğunu, nitelikli bir eğitim alma hakkı olmayan birinin nitelikli bir yazar olabilmesinin maalesef çok güç olduğunu belirtiyor. Şöyle bir düşünelim, gerçekten de dehaları olsa da bazılarının yolları epey taşlıyken, bazılarınınsa çiçeklerle doludur. Her ne kadar taşlarla dolu bir yolda yürüse bile edebi kabiliyeti olan biri o yolun yokuşunu çıkabilir, -bazen- değil mi? Buna tamam. Peki yolu taşlarla dolu olan biri bir çiçeği betimlemek istediğinde, şiirsel dehasını ortaya çıkartmak istediğinde bunun için nasıl büyük bir mücadele verecek, buna yoralım zihnimizi. Belki taşların arasında açan bir çiçek görmekle uğraşırken zihnindeki çiçekle ilgili harika tasvirlerin, cümlelerin bazılarını yitirecek; çünkü hem gözlerinin önünde yığınla taş görüntüsü var hem de zihninin bir köşesinde taşlı yolun ne zaman biteceğinin düşüncesi. Gerçekten günümüzde de böyle değil mi? Üstelik yaşadığımız ülkede başlıca meselemiz maddi unsurlara ilişkin kaygılarımızken? Hangimiz hayatımızı idame ettirecek veya emeklerimizin karşılığı olan bir gelir sahibi olamamakla ilgili en ufak bir kaygı hissetmiyor? Çoğumuzun hissettiği aşikar. Bu da bizim taşlarımızdan biri değil mi? Ayrıca zaten bir hobi edinmek, herhangi bir sanat dalıyla uğraşmak veya bize en tanıdık olan kitap satın almak ve okumak da maddi unsurlarla ilişkili değil mi? Kadınlar çerçevesinden bakarsak da Virginia Woolf’un söylediği gibi halen bugün de devamlı olarak her kadının ekonomik özgürlüğünün olması gerektiğini savunmuyor muyuz? Evet her kadının ekonomik bağımsızlığını ve düşünsel özgürlüğünü savunuyoruz, bunlar da birbirlerine çok uzak kavramlar değil. Kendine ait bir oda neticede özgürlüğün somut olarak biçim bulmuş hali. İlk defa bir kitap hakkında bu kadar konuşuyorum. Buraya kadar okuyan varsa teşekkür ederim. Kesinlikle hayatımın farklı dönemlerinde açıp tekrar tekrar okuyacağım Kendine Ait Bir Oda’yı. Bir defa okumanın yeterli olmadığını düşünüyorum. Eğer bir anne olsaydım tahminen liseye başlamış -özellikle- kızıma ve yine eğer bir öğretmen olsaydım lise öğrencilerime bu kitabı okumaları konusunda ısrarcı olurdum. Eğer bu yazdıklarımı özellikle 18 yaşının altında bir genç kız okuyorsa, ona şunu söylemek istiyorum, lütfen demek istiyorum, haddim değil belki sana ricada bulunmak ama mazur gör, lütfen bu kitabı edin ve oku, pişman olmayacaksın.
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Karbon Yayınları · 201938bin okunma
··
396 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.