Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

481 syf.
10/10 puan verdi
Her zaman en'leri hakkeden bir şaheser..
Geç gelen bir inceleme  bu biliyorum o yüzden sizlerden değil kendimden özür diliyorum. Neden daha evvel okumadım ve böylesi bir hikayeden kendimi mahrum bıraktığım için.    Esasen "Serenad" benim için -Çok Satanlar- raflarından inmeyen Zülfü Livaneli'nin entelektüel sermayesinin edebiyat çıktısı olarak gözüme çarpan bir gösterişti. Hiç bir zaman okunmaya değer bir eser olarak görmedim. Neden bu denli ukala olduğumu bende bilmiyorum. Ta ki birinin kalkıp "bu kitap benim hayatımda okuduğum en iyi kitap benim için yeri başka" gibi iddialı bir cümle kurmasına kadar. Ardından düşündüm. Birilerinin hayatı ya çok ucuzdu yada kitap hakikaten iyi olmalıydı? Acaba bu düşüncem yola çıktığım fikirden daha mı iddialı?  Evvela olarak şunu söylemeliyim ki ben ne Zülfi Livaneli gibi bir üstadın eserine inceleme yapacak yetkinlikte biriyim ne de böyle bir iddia sahibiyim. Sadece elimden geldiğince zaman harcadığım üzerine kafa yorduğum bir eserin kendimce öz eleştirisini yapıyorum. M  ve başlayalım efendim...  Kitap aslında ilk bölümlerde sıkıcı bir giriş ile karşıladı. Zorlama ve olağan konuşmalar mevcuttu. Eseri henüz okumamış olanlar için her hangi bir şekilde hikayenin akışı ile ilgili bilgi vermeyeceğim. Spoiler kasmıyorum merak etmeyin yani :)  Maya Duran (36) karakteri hikayemizin baş kahramanı. Z. Livaneli hikayeyi anlatırken kahramanımızın bakış açısı ile ele almış. Burada sorulacak bir sürü soru var aslında.  Bir erkek yazarın kadın bakış açısı ile hikayeyi ele alışı ne derece başarılı olabilirdi? Aslında belirli bir evreye kadar bunu hissetmiyorsunuz fakat karakterin derinleşmesi gereken ve ilmik ilmik işlenmesi gereken değişim dönemlerinde yazarımızın bu denli bir derinliğe ulaşamadığı hissine kapıldım. Zira sayfalarca "...ben değiştim artık eskisi gibi değilim ben çok değiştim artık eski Maya yok...." gibi kendi ekseninde dönen girdaplara daldık. Başlarda kadın bakış açısı ile nasıl olacak ki heyecanından kurtulup kitabın akışı sizi içine çekiyor ama derinlere değil. Kadın kahraman seçimi romanın tam merkezinde çünkü Maya Duran'ın çevresinde gelişen bir çok olayın temelinde kahramanımızın kadın olması yatıyor. Bu konuya ilişkin vereceğim örnek çok ama okumamış olanlar için romanın tadı kaçmasın. Okuyanlar zaten şu an bütün denklemleri kurdular.  Hikayenin geçtiği zaman kendi içinde iç içe geçmiş durumda ufak çaplı bir "Inception" söz konusu. gelecekten geçmişe derken tekrar günümüze oradan tekrar geleceğe derken zaman geçişleri sıkça ama sırıtmamış. Geçişler de öylesine naif bir hava vardı ki gelecekten yazılan satırlar nedense bana daha samimi geldi. Bir an Maya Duran ile birlikte gökyüzünde Hostesten bir kaç kelime daha yazabilmek adına kendimizi yalvarırken buldum :) Beğenmediğim kısım ise diğer kahramanımızın hikayesinin aktarılışı oldu. Alman asıllı Amerikalı bir Profesör Maximilian Wagner (87) bizim diğer ana karakterimiz. Tamamen farklı bir bölüm halinde veriliyor oluşu biraz garip olmuş.  Romanın kendi akışı içinde aktarılsa sanki daha etkili olabilirdi. İyi veya kötü demiyorum ama beğenmedim. çünkü Maya Duran'ın Maximilian Wagner'in hikayesinden sonra yaşadığı iç gerilimler çok yüzeysel kaldı.  Zira Livaneli de bunu fark etmiş olacak ki. Kitapta bölümü aktardıktan sonra neden böyle bir seçim yaptığını anlatıyor. Sonradan hak veriyor insan neden böyle bir seçim yapıldığına ama bu kısmı böyle bırakıyorum...  Tarihi anlamda çok önemli olaylara değinilmiş. Struma, Mavi Alay, Einstein'ın Mektubu, 2001 ekonomik krizi... Her biri kendi içinde roman olabilecek kadar önemli olaylar. Fakat burada şunu söylemeliyim ki, hadiseler ile ilgili bilgiler aktarılırken roman kullanılmış. Karakterler bazen gereksiz sorular sormuş. Keşke daha ince ince verilseydi. Aktardığı bilgilerin çok önemli  ve hassas oluşları takdire şayan. Özellikle ciddi bir tarihi araştırma yapıldığı aşikar. Bu bakımından başarılı olmuştu ama üslubun yetersiz kaldığı noktalarda yazarımızın masumiyet, samimiyet maskesine girişi biraz garip oldu. "...yazdığım metin ne kadar acemi ve yanlış olursa olsun, hiç bir satırına dokunmayın..." yazarın da bunu fark etmesi bunlardan daha ilginç olanı. Bunu fark etmek ve üstüne birde bunu bize çekinmeden aktarma düşüncesi cesurcaydı.  Uzun uzadıya değinilecek çok fazla nokta var aslında ama ben kısa kesiyorum uzattıkça haddimi aşmak istemem.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137,2bin okunma
·
149 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.