Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

191 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bir Sevgi Romanı: Beyaz Diş
Jack London’ın 1906 yılında bir dergide yayımlayarak altı ay içerisinde tamamladığı eseri Beyaz Diş, okura ilk sunulduğu dönemde geniş bir okur kitlesi tarafından sevilerek okunmuştur. Nitekim London’ın kitabı, günümüzde de ölümsüzlüğünü korumakta ve “Ölmeden Önce Okunması gereken kitaplar!” gibi ilginç isimlerle oluşturulan kitap listelerinde çoğu zaman baş köşelerde yerini almaktadır. Onun eserini bu kadar özel ve okunmaya değer kılan ögeleri günümüzün eğitsel ve edebi koşulları içerisinde incelemeye alındığında göze ilk çarpan öge, London’ın ustaca kullandığı natüralist bakış açısıdır. Öyle ki okur, romanın akışına kapılarak sayfaların arasında kaybolur. Kendini Kuzey’in ucu bucağı olmayan ormanlarında, kimi zaman vahşi dünyanın canlılarını doyumsuz bir zevkle izlerken, kimi zaman bir yaban kedisinin inini keşfederken, bir köpek yavrusunun ilk kez mağarasından çıkışını gözlemlerken ve kimi zaman da yırtıcı bir kuşun avını pençeleriyle yerden çekip alışına şahit olurken bir belgesel izliyormuş gibi hisseder. Romanın bu denli sürükleyici oluşu, London’ın akış sırasında yazar kimliğini ustaca gizleyebilmesinden kaynaklanmaktadır. Kurguda olaylara eşlik eden mesafeli ve ürkütücü ton, yazarı aradan çıkarmakta ve Beyaz Diş’in acıklı, direniş dolu öyküsüyle okuru baş başa bırakmaktadır. Romandaki etkileyici ögeler bunlarla sınırlı değildir. Jack London, üslup olarak imgeli bir söyleyişi tercih etmiştir. Eserin yapı taşlarını oluşturan metafor ve imgelemler bir anda değil, olayların arasında sindire sindire verilmiştir. Metaforların en belirgini Beyaz Diş’in gözlerini ilk açtığı andan, hatta daha açmadan varlığını hissettiği ışıktır. Bu ışık onun dünyaya geldiği mağaranın duvarlarından dışarıya açılmasına yardımcı olacak çıkıştan gelmektedir. Henüz bir yavruyken merak beslediği ve babasının içinden geçerek kaybolduğunu gördüğü “ışıklı duvar” Beyaz Diş’in dışarıya ilk adımı atması gerektiğinde onu ürpertmiştir. Çünkü ışığın içerisinden geçtikten sonra kendisi için yeni bir yaşamın kurulacağını hissetmektedir. Bu yeni yaşam onun, canını korumak için sürekli sınanacağı ve bilinmeze karşı savunmasız kalacağı bir temel üzerine kuruludur. Işığın Beyaz Diş’te uyandırdığı korkunun bir nedeni de, kıtlık döneminde ışıklı duvardan gidip de geri dönmeyen babasıdır. Romanın başarısını zirveye çıkaran öge kuşkusuz, ele aldığı konu ve onun işleniş biçimidir. Beyaz Diş annesiyle yaşadığı kısa süre içerisinde duygusal gelişimini yeterince tamamlayamamış bir kurttur. Yerli kabilelerin eline düştüğünde ve onların sevgisiz, acı çektirme odaklı eğitme yöntemine maruz kaldığında Beyaz Diş için geri dönüşü olmayan bir yolun kapısı açılmıştır. Annesinden koparıldığı, hiçbir arkadaş edinemediği ve “güçlü olan güçsüz olanı ezer.” Kodlaması ile yetiştiği için duygusal kişiliğinin sevgiye aç yönlerini besleyememiştir. Kalbini açmaya hazır olmadığı dönemde kendisine gösterilen vahşi tavır, onu erkenden olgunlaştırmış, güçlü ve tehlikeli vücut fonksiyonları sayesinde ayakta kalmayı başarabilmiştir. Gördüğü işkencevâri şiddet ve acımasız yaklaşım nedeniyle kendisinde eksik olan parçayı, sevgiyi ancak çok çeşitli eziyetler çektikten sonra öğrenir. Beyaz Diş için bu, o mutlu günlere kadar yaşadığı her işkenceyi unutturacak bir ilaç niteliğindedir. Kurgu her ne kadar mutlu sonla tamamlansa da, okuru süreç içerisinde sık sık kaygı hissiyle tedirgin etme; şiddetin sebep olduğu aşırı duygusallık ve bir korku hissi uyandırma özelliğine sahiptir. Hitap ettiği yaş aralığı için bu derecede bir şiddet, kaygı ve duygusallık üçlemesi çocuk okurları rahatsız etme ihtimali taşımaktadır. Öte yandan eğer okur kitabı sonuna kadar tamamlarsa gelişme süreci boyunca yaşanan tüm şiddet ve acı dolu olayların, sondaki mutluluğun dozunu artırdığını fark eder. Romanın içerisinde ideolojik söylemler olmamakla beraber, yetişkin okurların yorumlarına açık bırakılmış imgeli eleştiriler bulunmaktadır. Bu eleştirilerden biri kitabın başlarında geçen şu cümlelerden çıkarılabilir: “Dünyası sıkıntılıydı ama başka bir dünyadan haberi olmadığı için, bunun farkında olmamıştı. Dışarıdaki geniş dünya hakkında hiçbir bilgisi olmadığından, içinde bulunduğu sınırların darlığından hiç şikayet etmedi.” Geçen cümlelerde kendini dış dünyaya kapamış bir toplum ya da bireyin eleştirildiği görülebilir. Jack London bu eleştirileri hayvanların yaşadığı dünyaya indirgediği için iletiler çocuk okuyucuya doğrudan ulaşmaz ve bir tehlike oluşturmaz. Hayvanlara indirgenerek insanlara verilmek istenen bir başka mesaj da, kurguya son sayfalarda dahil olan Jim Hall adlı bir cani suçlu üzerinden verilir. Jim Hall de tıpkı Beyaz Diş gibi dışlanmıştır. Tutulduğu hapishaneden gardiyanı öldürerek kaçmıştır. Bir bireyin toplum tarafından sevgisiz karşılanmasının, hem toplum hem de o birey için kötü bir durum olduğu söylenmek istenmiştir. Kitabın çocuklara yönelik eğitsel kazanımlar oluşturan ögesi, yapılan doğal betimlemeler sayesinde uyandırılan doğa ve hayvan sevgisidir. Beyaz Diş’in sevgiyle yeniden bir hayata başlaması, çocuklara da hayvanlara umut olma duygusu aşılayacak; doğayla bağlarını artıracaktır.
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Kum Saati Yayıncılık · 076,2bin okunma
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.