Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İslam’ın 15. asrında Müslümanlık
Güzel günler dilerim Günümüzde İslam’ı doya doya yaşayabilmek mümkün mü sizce? Çekinmeden, korkmadan acaba itibarımı kaybeder miyim, benimle dalga geçerler mi diye düşünmeden birisine İslam hakkında bilgi vermek ya da uyarmak kolay mı? İslam dini biz Müslümanlar arasında ne kadar gündemimizde? Hayatımızın merkezinde gerçekten İslam dini mi var? Evet, kendimize Müslüman diyoruz ama ne kadar yaşıyoruz? Uzun zamandır beklediğimiz bir filmin fragmanı çıkınca heyecanlandığımız kadar İslam hakkında bir ayet ya da hadis öğrendiğimizde de heyecanlanıyor muyuz? İslam adına yapılan ilk muharebeye gidelim şimdi… 313 müslüman meydandaydı… sayıca azlık, kazanılan zaferlerin şerefini hep arttırmıştır zaten. O gün de Bedir’de Müslümanlar ölmekten korkmadan savaştılar ve kazandılar. Çünkü onların dertleri dünya değil Allah’ın rızasıydı. Aslında kelime olarak ne kadar basit değil mi? Müslümanlık, Allah’ın rızasını aramaktır. Ancak o rıza uğruna bir sahabe ile günümüz Müslümanının ödediği bedel aynı mı? Hak davası uğruna günümüz Müslümanları nasıl bir yol izliyor? İman esaslarını hayatımızın ne kadarına oturtabildik? Hakkın sesi net çıkıyor mu? Hakkın sesi kısılmadı elbet lakin hakkın sesini temsil edenlerin sesi kısıldı. Dolayısıyla bugün Eyüp Sultan’a gittiğimizde çoğumuz ellerimizi açıp ensardan Hz.Eyyup el- Ensari’ye dua ediyor lakin onun Medine’den kalkıp İstanbul surları önünde vefat etmesinin mahiyetini anlayamıyoruz. Kıbrıs’ta sahabe mezarı olmasının sebebini merak etmiyoruz. Çünkü içten içe biz dünya için yaşıyoruz. Günümüzde tebliğ ne kadar da zorlaştı değil mi? İslam hakkında olumsuz düşünceleri olan birine Allah’tan, peygamberden bahsetmek hakikaten bu kadar zor mu? Yoksa biz mi bulaşmak istemiyoruz. Çoğumuzun aklından şu düşünce geçmiyor mu; “banane canım kim neye isterse inansın.” Elbette öyle! Sonuç olarak onların inancı onlara bizimkisi bize… ancak bir Müslüman için iş bu noktaya gelmeden önce üzerine vazife olan sorumluluk bir kere bile olsa İslam’dan uzak duran kişiyi bu dine davet etmek değil midir? Kendi ülkeme baktığımda söz konusu inançlar hadi daha açık olalım İslam dini olduğunda at gözlüğü takan o kadar kişi var ki! ‘Ramazan’da oruç tut ama her gün de namaz kılınmaz ki canım’ diyenlerden ‘Burası demokrasi ile yönetilen bir ülke dinin burada işi yok!’ diye bas bas bağıranlarından tut İslam ile ilgili tek bir söz söyleyenlere dahi ağzından tükürükler saçarak saldıranlarla dolu. Hafızamda akşam haber bültenlerinde arka planda gerilim müziği verilerek okul çatısında namaz kılan öğrencileri fişleyen dahası bunu dünyanın en berbat şeyiymiş gibi lanse eden sözde haberciler, tarafsız! gazeteciler canlanırken, çok değil on sene önce kamusal alanlarda başörtüsü yasağı yavaş yavaş kaldırılırken öfkeden köpüren siyasetçilerin söylemleri canlanıyor. Bugün dünya üzerinde en kalabalık İslam nüfusunu barındıran ülkelerden biri olan Hindistan’da Müslümanların açık havada namaz kılmaması için elinden geleni yapan yönetim ve Hindu fanatikleri hakkında ne kadar bilgimiz var? Rusya’nın sistematik olarak pasifize ettiği Müslüman Türk ve Kafkas halkları hakkında ne kadar araştırma yapıyoruz? Çin’in uyguladığı Doğu Türkistan politikası neden doların düşüp inmesi kadar gündemimizde değil? Fransa’nın kamusal alanlara başörtüsü yasağı getirdiğinden haberimiz var mı? Sadece bu yıl içinde Almanya’da camilere düzenlenen saldırıların yüzde kaç arttığını biliyor muyuz? Nedir bu İslam düşmanlığının sebebi? Hadi bunu geçtim bizim içimizde büyüyen bu nefretin sebebi nedir? Dürüst olalım içten içe biz de nefret etmiyor muyuz? Aksi olsa canla başla bu din için çalışır, bu hakikati yaşamak ve yaşatmak için gece gündüz demeden mücadele ederdik. Ancak biz çoğu zaman; aman bize kimse din ile ilgili soru sormasın diye kaçıyoruz. İçten içe utanıyoruz ve İslam’ı temsil edemiyoruz. Batı dünyasının kazandığı zaferin şanına büyüklüğüne bakın! Hayatın merkezinde bir zamanlar camiler vardı. Camilerin yanına inşa edilen medreseler, çarşılar, pazarlar, hanlar, hamamlar vardı. Müslümanlar cami odaklı yani namaz yani ibadet odaklı yaşarlar geri kalan işlerini de sonra hallederlerdi. Müslümanların toplanma yerleri günümüzde AVM iken bir zamanlar cami avlularıydı. Hayatın merkezi bile değişmişken bizler kime neyi nasıl anlatacağız? Artık eski söylemler geride kalmalı gençlere hitap eden onları çekebilecek yeni bir tebliğ dili oluşturulmalıdır. İslam’ın ilk on beş asrı geride kalırken artık bu din için yeni bir çağ başlamak üzere… bu çağ ile birlikte teknoloji ile hemhal olmuş yepyeni bir nesil temsil edecek artık İslamiyet’i. Peki teknoloji ile bu kadar iç içe yaşarken yeniçağın Müslümanlarının İslam şehirleri nasıl olacak sizce? Günümüzde en pis şehir bir Müslüman şehriyken, İslam topraklarının yarısından fazlası ya savaşta ya da işgal altındayken yeni nesil Müslümanlar bu şehirleri tekrardan ihya ederken ne yapacaklar? Değişen dünyaya ayak uydurmalı, imkânlarından yararlanmalı, senelerdir gencecik nesillerin zihnine zorla kazıdıkları; İslam karanlıktır, insanı kısıtlar, özgürlük vermez, çağdaş dünyaya uymaz, diktelerini yerle yeksan edecek bir dil bulmalı, İslam’ın; hayatı layığınca yaşamanın, hakkını vererek yaşamanın tek yolu olduğunu anlatmalıyız. Ve en önemlisi de bu hakikati önce bizler kendi kalbimizde yeşertmeli, inanmalı ve yaşamalıyız. Hayırlı, bereketli, afiyetli bir yıl olması duasıyla, Allah’a emanet olun, kendinize iyi bakın, bizimle kalın, hoşça kalın…
·
139 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.