Gönderi

🔖 Kamufle Edilmiş Kölelik Kölelik bir kişi veya kurumun diğer kişi veya kişiler üzerinde sahiplik hakkı veren bir mülkiyet diye tarif edilir. Köle, bütünüyle bir başkasının malı olarak bir eşya gibi alınıp satılan kişilere denir. Tarihte temel hak ve hürriyetleri satın alınan insanlar alınıp satılarak insan ticaretine konu olurdu. Kölelik her çağda şekil değiştirmiş ve insanlık tarihi boyunca hiç bitmemiştir. Bugünde kölelik devam etmektedir. Bugün kölelik yoktur diyenleri de yazının ileri ki bölümlerinde yazacaklarımla eminim ikna edeceğim. Köle ticareti ilk çağla başlayıp 19. Yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Köleliğin çıkış noktası mülkiyettir. Her insan dünyaya maddi hiçbir varlığa sahip olmadan doğar. Hayatını çalışarak kazanması gerektiği halde mülk sahipleri doyumsuz olduğu için ve daha fazlasını istedikleri için insanları boğaz tokluğuna çalıştırırlar. Ayrıca mülk miras yoluyla sonraki kuşaklara zenginlik ikram ettiği için hayatını boğaz tokluğuna kazanan insanların çocuklarını ise aynı önceki kuşaklar gibi kölelik dayatılır. Tarih bize köleliğin şu sebeplerle gerçekleştiğini belgelemektedir. Savaşlar Savaşın her zaman sebebi ganimet ele geçirmek olmuştur. İlk savaşında amacı buydu, bugün yaşadığımız her savaşında amacı budur. Suç İşlemek Büyük suç işleyenlere ceza verme yöntemini hukukun kurallarını belirleyen gücü ele geçiren egemenler köleleştirmek olarak belirlemişler. Borçlu Olmak Borçlu her insan, her kurum ve her devlet için alacaklıya karşı boynu eğiktir. Borç alan emirde alır. Emir alan köleliği de kabul etmek zorunda kalır. Borç verenin amacı budur. Hem borç verebileceği birilerini ister hem de sürekli borçlandırarak köleleştirmek ister. Victor Hugo’nun dediği gibi ‘Borç köle olmanın başlangıcıdır.’ Fakirleşme Borçlu insanların zenginleşmesi mümkün değildir. Borçlanmakta kural şudur; borç aldığın parayla üretim yaparak hem borç tutarını, hem maliyetini hem de artı bir kazanç sağlayacaksa olmalıdır. Fakirleşmenin sebebi adil gelir dağılımı olmaması ve borçlanmaya ittiği için fakirleşmeyi üretir. Tarihte zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak için insanlar kendilerini satmak zorunda kalarak gönüllü köle olmaktaydılar. Bugün dünden tek farkı sadece akşamları işten kendi evine gidebilmesidir. Çoğu aile çocuklarına bakamadıkları için köle olarak satmak zorunda kalırlardı. Bugünde hayatını kazanmaları için başka ülkelere, yabancı şirketlere çocuklarını gönderenlerin bir farkı yoktur. Bugün kölelik sadece kılık değiştirmiştir. Köle Asıllı Olmak Dünyaya kimse köle olmak için gelmez. Köle olmak zorunda kalmak da köle asıllı olmak anlamına gelmemesi gerekirken ne yazık ki dünyanın böyle bir gerçeği var. Kölelerin çocuklarına da aynı muamele yapılmıştır. Vergi Ödeyememek Bazı ülkelerde vergi borcunu ödeyemeyenlere bunun karşılığında çocuklarını köle olarak vermeyi kabul etmek zorunda kalırlardı. Ağır İş Kollarında İnsan Emeğine Olan İhtiyaç Teknoloji destekli makineleşme ile sanayinin gelişmesi ağır iş kollarında çalıştırmak için köleleştirmek ve köleleri zorla çalıştırmak insanlığın utanç verici geçmişidir. Kölelik Yahudilerde, Yunanlılarda, Araplarda ve Romalılar da çok yaygın yaşanmıştır. Yunanlılar bir medeniyet ülkesi olarak anılmasına rağmen Mısır, Asya, Suriye ve Trakya gibi yerlerden köle satın alır, ağır işlerde çalıştırırdı. Hatta ihtiyacı karşılamak için kendi ülkesinden insanları bile köleleştirdikleri bilinmektedir. Romalılarda her Romalıya üç köle düşüyordu. Esir pazarları kurulur, köle olacaklar oradan satın alınırdı. Köle ticareti Amerika’nın keşfi sonrası Avrupa da yaygınlaşmıştır. Siyahi köle ticareti olarak bilinir. Sömürge edilen toprakları işlemek, madenleri çıkarmak ve ağır iş gücüne duyulan ihtiyaç köle tacirlerinin Afrika’ya yönelmelerine sebep olmuştur. Milyonlarca Afrikalı Amerika’ya götürülerek satılmıştır. Dünyada köle ticaretini ilk 1792 yılında Danimarka yasaklamıştır. 1807 yılında İngiltere Danimarka’yı takip etmiş ülkemizde ancak Tanzimat’tan sonra yasaklanmıştır. Birleşmiş milletlerin 1956 yılında köleliğin ve köle ticareti yapan kurumları ile uygulamalarının kaldırılması sözleşmesi ile yasaklanmıştır. Kölelik bununla dünyada son bulmuş mudur? Kocaman bir HAYIR diyerek bugün ki kamufle edilmiş köleliğe değinmek istiyorum. Tarih boyunca nasıl çeşitli sebeplerle insanlar köleleştirildilerse bugünde bunun yollarını bulanlar o kılıfın içinde örtülü bir şekilde köleliği sürdürmektedirler. En bariz köleliğe ve insan ticaretine örnek; spor kulüplerinin sporcularını kulübün malı olarak transfer ücreti adı altında satın almaları ve başka kulüplere ihtiyaç halinde satmaları insan ticaretidir. İşin en tuhaf yanı bu ticarete konu sporcuların bu konuda haber yapılmalarına ve fiyatlarının ne kadar kabarık olmasından da o kadar memnun olmalarıdır. Günümüz insanının satılmaktan hoşnut olması utançtır. Diğer insanlarında bu tür alım satımlara konu insanlara özenmiş olmaları ayrı bir vahşettir. Bu maliyeti de taraftarlara yıkmanın yolunu yayın hakları satılarak ödettirilmektedir. Oysa futbol borsada değil arsada oynanmalı herkes seyredebilmelidir. Günümüz insanı çok kalabalık olmasına rağmen o kadar yalnız ve kopuk ki birleşerek bir Spartaküs çıkarmak becerisinden de yoksundur. Dünyanın her bir yanında bugün de kölelik devam etmektedir. Bu istismar kölelik olarak tarif edilmese bile koşullar kölelikten farkı olmadığını göstermeye fazlasıyla yetmektedir. Asgari ücretle işçi çalıştırmak da kölelik değil midir? Asgari ücret açıklamak ve buna izin vermek en büyük kölelik sistemi ve bunu devletin kanunla koruma altına almasıdır. İnsanların ucuz fiyata çalıştırılması, istediği zaman işten çıkarılması işverenleri korumak adına yasalar önünde de hakkını alamaması köleliktir ve köle edenleri desteklemektir. Çocuk yaşta kızların baba ve anne kararıyla evlendirilmeleri de ayrı bir kölelik türüdür. Adaletsizliğin hüküm sürdüğü her toplumda kölelik bitmez. Dünyada üretilen servetin % 85’ine % 10’unun hakim olduğu geriye kalan % 15’i % 90’ın paylaştığı bir düzen zaten sömürge ve kölelik sistemidir. Bunun adını ne koyarsanız koyun sonuç değişmez. Seks kölesi yapmak adına kadın ticareti ve etini satarak hayatını kazanmak zorunda kalan kadınların gönüllü bu işi yapmaları da köleliğin bir başka devam ettiğini gösteren örneğidir. İnsan kaçakçılığı ticareti de köleliktir. Bir çıkış arayan ve umut adına kandırılan insanlar üzerinden ahlaksız ticaret yapılmaktadır. Köleliğinde dünyada bir ekonomisi var. 1800’li yıllarda bir kölenin fiyatı 40 bin dolar iken, bugün bir kölenin fiyatı 100 dolar civarında olur toplamda 35 milyar dolarlık bir endüstriye dönüşmüştür. Çocuk işçi çalıştırmak da köleliktir. Okuması, oynaması ve kendisini geliştirmesi gereken bir çağda çalışmak zorunda kalan çocuklar aslında köle edilmiş çocuklardır. Köle sayısı bugün 27 milyona yaklaşmış olup aynı zamanda sayısı arttıkça fiyatı da düşmektedir. Fiyatı artmış olması iyi bir şey anlamında söylemediğim gibi hem köle olup hem de ucuza satılmaları ayrı bir yaradır. Marka diye övünen çoğu kurum günümüzde insanları hem ucuza hem de fazla çalıştırarak yoksulluk düzeyinde gelirlere mahkum ederek insanları köleleştirmeye devam etmektedir. Bir kişiye yetmeyecek kadar ücretin karşılığında üç ya da beş kişilik iş yaptırmaktadırlar. Sözde sosyal olduğunu söyleyen devletler bunlara göz yumarak kime hizmet ettiklerini göstermektedirler. Eğitimsiz, cahil ve korkak insanlardan oluşan toplumlar, her zaman başkalarının kölesi olmaktan kurtulamamışlardır. Günümüz ekonomik sisteminin en iğrenç yönü eskiden insanlar zorla köle olurken, şimdi ki insanların köle olmak adına gönüllü olmaları ve yarış içinde olmalarıdır. Kendisini kendisi için çare görmeyen ve çareyi başkalarından bekleyen her insan kendi zihniyetine bir köledir. Yaratan her insanı özgür yaratmışsa ve doğal kaynaklar da herkesin eşit hakkı varsa o zaman hiçbir kimse doğal kaynaklardan para kazanma ve diğer insanları hem kaynakları hem de bu kaynakların tüm sahiplerini sömürme hakkı yoktur. İnsanlığın sorunu geçmişte de, bugün de budur, bu durum değişmediği halde gelecekte de üreteceği yeni yöntemlerle sömürü ve kölelik devam edecektir. Toplumlarda sınıf üretmek ve toplumu sınıflara bölmek sömürgeyi kurumlaştırarak hiyerarşik bir yapı kurmaktır. Toplumu oluşturan insanların çoğunun hayatta neler döndüğü konusunda bir fikir sahibi olmamakla birlikte haberi olmadığından bile haberi olmayan insanlar yüzünden kölelik yaşam bulabilmektedir. Toplumların posası yanlışın peşine düşen yığınlardır. Dünyadaki en büyük yanlış üretim bilinçli muhtaçlık üretmek ve üretilen bu muhtaçlığı kölelikle sömürmektir. Eskiden köle pazarları kurulurdu, şimdiki düzende yeni köle edileceklere pazarlar kurulmaktadır. Sömürge kapımıza kadar dayanmıştı şimdi teknoloji terörü ile cebimize ve evlerimize kadar girmiş durumda. Bu bilinçli ve bağımlı köleliliğin çaresi bilinçli insan sayısını çoğaltmak ve birleşerek direnmektir. Üretim tekelleştiği için üretilen her ürünün satılması ve sermaye çoklama yoluyla gücü elinde tutmak isteyen sömürgeciler tüketim için her türlü kolaylığı ve hizmeti sunmuş olmaları ayrı bir tuzaktır. Örneğin alış veriş merkezlerinde ödeme anında paran yoksa bile bu küresel tekellerin finans sistemi devreye anında girerek borçlandırabilmektedir. Üretim ve tüketim küresel tekellerin insafına bırakılırsa sömürü ve kölelik son bulmaz. Kendimiz üretip, ihtiyacımız kadarını tüketip artanı ihraç etmeden bu sömürüden ve bağımlı kölelikten kurtulmak mümkün değildir. [] Önder Karaçay []
·
241 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.