Gönderi

130 syf.
·
Not rated
Kitabın adı “Dünyanın En Pis Sokağı” olunca istemsizce hayalimde İstanbul’da bir sokak canlandı. Haksız da değilmişim. Yılmaz ve Fazıl’ın farklı zamanlarda İstanbul’a yerleştiği, yeni çevrelerindeki insanların portrelerinin çizildiği bir kurguyla başbaşa kaldım. Yılmaz ve Fazıl iki sıkı dost. Bulundukları coğrafya sebebiyle kan davası mevzularına aşinalar. Hatta Yılmaz bu davanın bir tarafı olarak dünyaya gelmiş. “… oğullarını sanki ya öldürsün ya da öldürülsün diye doğururlar.” Daha doğdukları andan itibaren zıt kutuplarda birbirine kırdırılan hayatlar… Yılmaz bu coğrafyadan sonra hayata dair ümitlerini kaybedip, kaderlerine karşı içki ve kumarı sığınak olarak gören insanların olduğu dünyanın en pis sokağı ile tanışır. Kendisinden önce İstanbul’a yazarlık yapmak için gelen Fazıl’ı ise tanıyamamıştır. Değerlerini kaybetmeyeceğine söz veren arkadaşının bu değerleri çoktan kaybettiğini görür. Oysa onlar, “Değişmenin çirkinliklerinden, çirkinleştirmelerinden birlikte söz ederlerdi.” Yılmaz’ın, dünyanın en pis sokağı dediği yerdeki insanlar çoğunlukla şair ve yazardır. Tarık Buğra’nın kitapta çok başarılı betimlediği bu insanlar ülke ve ülke sorunlarından, halktan bahseder durur. Ancak hepsi laftadır. Para ve şöhret uğruna bu yola ne için çıktıklarını çoktan unutmuşlardır. Daha doğrusu değerleri onlara bu araçlarla unutturulmuştur. Artık onlar politik kişi ve olayların uydusu etrafında dönmekten başka hiçbir şey yapamaz hale gelmişlerdir. Yılmaz ise bir noktadan sonra bu sokağın insanlarına sempati duymaya başlar. Bizi de şu soruyla başbaşa bırakır; dünyanın en pis sokağı diğer pisliklere kıyasla daha temiz kabul edilebilir mi? Tarık Buğra, “intikamımızı almazsan sütümü helal etmem” diyen annelerin tutumuyla, politik unsuların toplumu etkileyebilecek kişileri kendi yörüngelerinde tutmasının aslında ne kadar farksız olduğunu Dünyanın En Pis Sokağı ile özetlemiş. Sizce de çok yerinde bir tespit değil mi? İnsanlığın dramını bu sokaktaki kişiler üzerinden bize göstermiş. Dünyanın en pis sokağının aslında tüm gerçekliklerden kaçan insanların oluşturduğunu farkeden Yılmaz’ı ve değerlerini unuttuğunu geç de olsa farkeden Fazıl’ın bunun altındaki ezilişini unutmayacağım. Okuduğunuz her sayfada hayattan kareleri görebileceğiniz bir kitaptı. Okumanızı öneriyor ve verimli okumalar diliyorum.
Dünyanın En Pis Sokağı
Dünyanın En Pis SokağıTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 202089 okunma
·
298 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.