Efsane adı gibi efsane bir kitap ve efsane bir deneyim oldu benim için. Barbaros Hayrettin Paşa’yı bir de İskender Pala’nın o efsane dilinden okuyalım. Hızır Reisin nasıl Hızır olduğunu ve daha sonra Barbaros’a dönüşüp Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren düşmanların kabuslarında yer edinmiş hatta kabusları bir ev olsa muhakkak en büyük odalarında Hızır Reis olacak kadar heybetli, güçlü ve zekasıyla kıyamete kadar anılacak bir kişiliğin nasıl oluştuğunu okuyoruz. Kitap Saint Alcala adında Gırnatalı kahramanımızın anlatımı ile karşımıza çıkıyor. Bellatrix’e ( Billure ) daha aşık olduğunda 16 yaşında olan ve onu kaybettikten sonra maceramız başlıyor ve durdurak demeden yıllar üstüne yıllar geçiyor ama ne aşk bitiyor ne de olaylar. Barbaros’la tanışan Alcala onu en yakınına alır ve bir daha yanından ayrılmasını istemez. Ama Alcala’nın her sene aynı gün Billuresi’ni kaybettiği yere gidip onun gelmesini bekleyecekti. Her sene aynı yere yani İspanya’ya sürekli gidip gelen Alcala’nın amacı sadece beklemek değildi, peki amacı neydi ( spoiler olduğu için devamını getirmiyorum ). Barbaros’un baş düşmanı Andre Doria ile hem güzel hem de inanılmaz iki insanın inatla ve savaşla geçen macerası ayrı bir zevk-i sefaydı. Barbaros baş düşmanını alt edebildi mi? Saint Alcala’nın herkesten sakladığı sırrı neydi? Sain Alcala ve Billuresi kavuşuyor mu? Ve buna benzer soruların cevabını muhteşem tadla aktaran İskender Pala’ya böyle bir kitabı yazdığı ve benim de bu yaşa kadar ilk defa onun kitaplarını okumam da benim yüz kızartıcı bir ayıbım olmuş oldu ( 2021 in son kitabı ve İskender Pala’nın ilk kitabıydı benim. Zaman devran üzerinedir; kader aynasına bugün yansıyan yarın değişir. Unutma, Akdeniz çevresinde yaşayan insanlarda yalnızca iki duygu vardır: Umut ve korku. Umudu sen onlara verdiğin müddetçe korkuyu getirenleri kovarlar. Şöyle iki güzel söz bırakıp veda edeyim size.

Efsaneİskender Pala · Kapı Yayınları · 202014,5bin okunma

·

81 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sercan Alagöz