Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

131 syf.
·
Puan vermedi
● YAZAR HAKKINDA Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan ilk Japon yazar olan Yasunari Kavabata, 1899'da Osaka, Japonya'da doğdu. Ailesini çok küçük yaşta kaybeden yazar, yazmaya erken yaşlarda başladı. Tokyo İmparatorluk Üniversitesi yönetimi altındaki liseye kaydını yaptırdı. 1920'de liseyi bitirip Tokyo İmparatorluk Üniversitesinde okumaya başladı. Gazeteci olarak çalışmaya başladığında yazmaya da devam ediyordu. II. Dünya Savaşı'nın ateşli askeri ortamına katılmayı reddetti. Savaş ortamının etkileri ise yazılarında görülmektedir. En önemli eserlerinden biri olan Karlar Ülkesi adlı kitabını 12 senede tamamladı. Kavabata 1968'de Nobel Edebiyat ödülünü aldıktan 4 yıl sonra gazla intihar etti. İntiharıyla ilgili pek çok gerekçe öne sürüldü. Bunlar arasında zayıf sağlığı, gayri meşru bir aşk hikâyesi veya arkadaşı Yukio Mişima'nın intiharının üzerindeki etkisi gibi pek çok teori bulunmaktadır. Mişima'dan farklı olarak Kavabata ardında not bırakmadığı için intiharının tam nedeni gizli kalmaya devam etti. ● UYKUDA SEVİLEN KIZLAR Arka kapak yazısından; "Bu kitapta bütün olay bir evin aynı odasında geçer. Bir randevu evinin. Ama hiçbir yerde görülmemiş bir özelliği vardır bu evin. Önceden uyutulmuş bakire kızların yatağına yaşlı erkekler kabul edilir. Kıza zarar vermemek şartıyla. İşte bu meraklı öyküyü o yaşlı adamlardan birinin ağzından dinleyeceksiniz." Rahatsız edici. Kitap hakkında söyleyeceğim ilk şey bu sanırım. Esas karakterin, çocuk yaştaki kızlarla para karşılığında ilişki yaşaması, uykudaki bir kızla onun rızası olmadan birlikte olmayı düşünmesi ve hatta sırf birinin çocuksu bir masumiyeti var diye onu boğmayı aklından geçirmesi... Okuduğum en rahatsız edici kitaplardan biriydi. Kitap toplamda 5 bölümden oluşuyor, her bölümde ana karakter randevu evinde bir gece geçiriyor. Bu sırada beraber uyuduğu "bakire" kızlarla hayatına giren kadınlar arasında benzerlikler buluyor, eski anılarını tekrardan hatırlıyor. Ve bu durum, iç sesiyle sürekli sohbet halinde olan karakterin, kendini ve bu randevu evine gelen diğer yaşlı erkekleri sorgulamasına sebep oluyor. Neden geliyorlardı bu eve? İlaçla uyutulmuş, bir oyuncaktan pek bir farkı kalmayan bakire bir bedenle birlikte uyumak... neden istiyorlardı bunu? Esas karakter, diğer adamların buraya gelme sebebini bu kızları masumiyetin simgesi olarak görmekerinden dolayı, onlarla geçirilen zamanın bir çeşit günah çıkartma, eski gençlik yıllarına dönmeyi sağlayan bir köprü, kendilerini masum ve genç hissetmek için seçtikleri bir yol olarak nitelendiriyor. Ama kendini diğer erkeklerden farklı görüyor. Kendisinin buraya gelmesinin daha başka sebepleri var-mış. Buraya gelmesini hem ahlaksızlık hem de, ahlaksızlıklarını telafi etmenin bir yolu olarak görüyor. Buraya geldikçe yaptığı eski şeyleri hatırlıyor, onlarla yüzleşiyor. Ayrıca yaşlı bir erkeğin genç bir kızın yanında hissettiği ezilmişlikle açığa çıkan; sapkın ve çirkin ve hatta korkunç ve miğde bulandırıcı fikirlerini de öğreniyoruz. Karakterin kendisiyle olan bu rahatsız edici sohbetleri sırasında kendi iç sesine şeytan olup olmadığını soruyor. Karakterin kendisiyle olan sohbetleri kadar evde çalışan randevucu kadınla olan konuşmaları da oldukça tuhaf. Karakteri yeterince iyi anlayabildiğimi sanmıyorum. Benim için korkularını, sapkınlıklarıyla gidermeye çalışan tuhaf ve rahatsız edici biri oldu. Kitabı sevip sevmediğimden de emin değilim, birçok yer havada kaldı benim için. Tuhaf bir eserdi.
Uykuda Sevilen Kızlar
Uykuda Sevilen KızlarYasunari Kawabata · Assos Yayınları · 2003352 okunma
·
382 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.