Gönderi

128 syf.
6/10 puan verdi
Hedef kitlesinin özellikle gençler olduğu "Bir Müslüman Nasıl Bakmalı?" serisinin 8. kitabı olan bu kitap, adından da anlaşılacağı üzere, kendisini Müslüman olarak adlandıran birisinin Kur'an ve Tarihsellik'e nasıl bakması gerektiğine dair kısa ve öz bir çalışmayı ortaya koymaktadır. Kitabın yazarı ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Şevket Kotan, çok uzun yıllardır İslam dünyasında var olan ve son zamanda ülkemizde de çokça gündeme gelen Kur'an'ın tarihselliği ve tarihselcilik tartışmalarının dayanaklarını ortaya koyarak bu bakışın ne kadar haklı bir bakış olduğunu, İslam'ın ana ilkelerine uygunluğunun boyutunu tespit etmeye çalışmaktadır. Kitapta tarihselcilik "Bir kültürün, bir dinin, bir ahlak sisteminin vb. ancak kendi tarihsel bağlamı içinde anlaşılabileceğini ifade eden, aynı zamanda, değişmez, zaman dışı ve evrensel rasyonalite ve ahlak standartlarının var olmadığını ve her biri tarihsel olan bu olguların, evrensel kategoriler olarak görülemeyeceğini ifade eden" bir metod olarak tanımlanmaktadır. Bu ifadeye göre tarihselcilik evrenselliği tamamen reddeden bir düşünce sistemi olarak görülmesine karşın tarihselci çevreye baktığımız zaman onların özellikle Kur'an mesajlarında tarihi, kültürel içeriklerin olduğunu kabul etmesi gibi, evrensel mesajların, ahlak ve toplum kurallarının vs. olduğunu da kabul ettiğini görmekteyiz. Dolayısıyla bu tanımın yerinde bir tanım olduğunu tam olarak söyleyemeyebiliriz. Kitabın yazarının tarihselliğin haksızlığı konusunda kitabın sonlarında öne sürdüğü bir delil olarak dikkatimi çeken ve rahatsız eden çok önemli bir husus vardı: Ona göre Tevbe suresinin ilk 28 ayetinde geçen, Müslümanların müşriklerle ilişkileri hususunda onlara dini kabul etmek için 4 ay mühlet verilmesi ve kabul etmezlerse savaşılması gerektiği yönündeki bildiriler İslam'ın cihanşümullük (evrensellik) davasının en önemli adımını teşkil etmektedir ve bunlar tarihin her çağında geçerli mesajlardır. Yani tarihin her zaman diliminde Müslümanlar evrensellik iddiasını yerine getirmek adına insanlarla savaşacak, tabiri caizse onlara dini zorla kabul ettireceklerdir. Bu Allahın hükmüdür. Bu görüş geleneksel İslamcı çevre tarafından günümüze dek savunularak gelmiş ve hâlâ ciddi bir taraftarı olan bir görüştür. Evrenselci bu görüşün aksine tarihselci bakış açısı bu ayetleri böyle anlamlandırmaz ve İslam'ın tam bir inanç özgürlüğünü savunduğunu öne sürer. Mesela Bakara 193. ayeti de evrenselciler savaş ayeti olarak görmüşken, tarihselciler inanç özgürlüğünü teminat altına alan ayet olarak görmüşlerdir. İşte bu söz konusu ayetler birbirine çok zıt olan bu iki yorumun teşekkül etmesi açısından çok ilginç, önemli ve üzerinde durulması gereken ayetlerdir. Ben şahsım olarak bu hususta tarihselci bakış açısına hak veriyorum ve bu ayetleri "o zaman diliminde Müslümanların kendi inanç özgürlüklerini sağlamak için savaşmaları gerektiği ama günümüze dek yayılan İslam'ın artık savaşa gerek duymadığı, zaten bunu da Allahın asla takdir etmeyeceği, Müslümanların tebliğ metodundan temsil metoduna geçmesi gerektiği" şeklinde anlıyorum. Sonuç olarak Kotan, her ne kadar çalışmasını objektif bir bakış açısıyla ele almaya çalıştığını okuyucuya hissettirse de kendisinin bir tarihselci olmamasına karşın sadece tarihselciliğe dair yapmış olduğu araştırmalardan güç alarak tarihselci metoda dair böyle bir incelemeye kalkışması ve dinin temel yapı taşlarına uygun olup olmaması hususunda kesin hükümlere yer vermesi zannımca büyük bir göreceliğe kapı aralamaktadır ve eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Mesela bir tarihselcinin de Kur'an'ın bütün boyutuyla evrensel olduğunu iddia eden bir evrenselcinin Kur'an'a ve dine bakışını tam ayrıntısıyla inceleme şansının olamayacağı ve incelerken öznel yargılara varabileceği gibi, tarihselciliğe dair böyle bir çalışma da tarihselci olmayan kişiler tarafından ele alınınca öznel bir değerlendirmeden ileri gidememektedir. "Bir Müslüman Nasıl Bakmalı?" serisindeki, özellikle dinin yorumlanmasına dayalı problemli hususların tam nesnel bir şekilde ortaya konulmasının sağlanması için, ancak o yorumlamalara sahip olan kişilerin şahsî çalışması sonucu veya en azından o kişilerle birebir yapılacak röportajların yazılı kaynak haline getirilerek eser haline dönüştürülmesinin bu halihazırdaki yöntemden daha güvenilir bir yöntem olabilecek olması kanaatindeyim. (Tarihselciliğe dair birinci elden bir söyleşi için youtu.be/uo53XCMAMgU adresine gidebilirsiniz.)... Bu tarz eleştiri veya genel bir inceleme mahiyetindeki eserlerin en önemli sorununun bu olduğunu düşünmekteyim. Aksi takdirde bu tarz çalışmaların, belli bir bakış açısına sahip olan bir grubun ekmeğine yağ sürmekten ileri gidemeyeceğini üzülerek belirtiyorum. Hedef kitle olarak günümüz gençlerini görmelerininse kendi bakış açılarına uygun bakış açısına sahip bir gençlik yetiştirme kaygısından ileri geldiğini düşünüyorum ki, bu da aslında kendi başına bir tekelleşme sorunudur. (Ve kitapta özellikle savaş ayetlerinin evrenselciler gibi yorumlanmasının doğru olduğunu telkin eden görüşün, kinci, intikamcı, savaştan beslenen, emperyal bir bakış açısını gençlerin zihnine yerleştirmesinden endişe duyuyorum.) Hülasa, Şevket Kotan'ın bu kitabında ele aldığı konularda vardığı hükümlerin bir kısmı haklı olabilir. Fakat aynı şekilde haksız olduğu hususların olması da ihtimal dahilindedir. Dolayısıyla özellikle dinî bir meseleyi tartışırken çok kesin hükümlere varılmaması, sahip olunan herhangi bir telakkinin sayısız yorumdan sadece biri olduğunun farkında olunması ve bu yorumların da zenginlik olarak görülmesi gerektiği kanaatindeyim ve eğer insanlara bir fikri, bir düşünceyi, bir yaşantıyı, bir dini, bir kültürü aşılamak istiyorsak bunun da tebliğ ve telkin yoluyla değil, temsil yoluyla ortaya konulması gerektiğini çok daha etik bulmaktayım.
Bir Müslüman Kur’an ve Tarihsellik’e Nasıl Bakmalı?
Bir Müslüman Kur’an ve Tarihsellik’e Nasıl Bakmalı?Şevket Kotan · Beyan Yayınları · 202123 okunma
··
180 görüntüleme
aynulhayat okurunun profil resmi
Tevbe suresi ile ilgili kısım da Yazar kendi öyle düşündüğünü değil de tarihselcilerin o şekilde düşündüğünü yazıyor. Ben mi yanlış anladım bir daha okuyacagım o kısmı.
Mustafa Gökduman okurunun profil resmi
Sayfa 112'den başlayıp 114'e kadar olan aktarımda önce Tevbe suresinin bu söz konusu ayetlerinin içeriği belirtilir; sonra bu ayetlerin (tarihselciler tarafından) tarihsel olarak görüldüğüne dikkat çekilir; en son da bu ayetlerin görünürde tarihsel olduğunu, ama temelde cihanşumulluk davası olan İslâm'ın bu davada en önemli adımını teşkil ettiğinden ve dolayısıyla (yazarın kendi görüşü olarak) tarihsel olamayacağından bahsedilir. Galiba siz o paragraflar bütünlük içerisinde okumadınız. Nitekim sayfa 113'ten başlayan sonuç bölümü aynen şu şekilde aktarılır: "...Görünürde bu ayetler, tamamen o güne ait tarihsel durumla ilgili olan ve tekrarı mümkün olmayan, aynı zamanda başka hiçbir dini ve etnik topluluğu ilgilendirmeyen ayetlerdir. Nitekim Muhammed Hamidullah (1980, s. 583), bu ayetlerin Arabistan dışındaki Araplar yanında Yahudi ve Hristiyanlara da ilişkin olmadığını, sadece Arap kabileleri hakkında olduğunu özellikle belirtmektedir. Müşrik Arap kabilelerine özel bir hükmü açıklayan bu ayetlerdeki tarihsel boyut oldukça baskın görünmektedir. Fakat başka bir açıdan bakıldığında, günün müşrik Araplarına dair tarihsel/özel bir duruma dair olan bu ayetler, cihanşümul bir din olma iddiasını her adımında sürdüren İslam'ın, belki de bu yoldaki en önemli adımını teşkil etmektedir. Zira, bu adımla tevhid dini olan İslâm'ın mabedi Ka'be'nin bulunduğu coğrafya şirk ve putlardan temizlenmiş, bölgenin hakimiyeti tamamen İslam'a geçmiş; daha önemlisi, Ka'be, ulusal bir hüviyetten kurtarılarak evrensel İslam ümmetinin ortak mabedi haline getirilmiştir..."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.