Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

264 syf.
9/10 puan verdi
Sade’ı okumak mı gerek yoksa kitaplarını yakmak mı gerek? Bu soru şimdilik burada kalsın. En son buna cevap vereceğim. Öncelikle eseri inceleyelim… Eser toplamda yedi diyalogdan oluşur ve diyaloglar şeklinde de ilerler. Asıl görüşleri ise beşinci diyalogda görürüz. On beş yaşında bir kıza eğitim verildiğini iddia ederek, içine pornografik öğeler serpiştirilerek ilerler kitap. Neye karşıdır bu adam dersek; toplumun oluşturduğu bütün ahlaki kurallara ve dine. Öncelikle deist falan değildir. Tamamen ateist bir tutumu vardır. Hatta bunu ateistlerin çok kullandığı “Kötülük Problemi” ile savunur. Tanrı madem her şeye kadir olan bir varlık ise yeryüzünde meydana gelecek kötülükleri engelleyebilecek güce de sahipse neden engellemiyor? Tanrı’nın iyi-kötü gibi seçenekler sunmasını ise insanın aklını çelmekten başka bir şey olmadığını dile getiriyor. Bir nokta da panteizme de karşı olduğunu çok net görebiliyoruz. Tanrı ve doğa aynı şey değildir diyor. Çünkü yaratılanla, yaratan eşit olamaz mantığını ileri sürüyor. Peki yıllardır süregelen Aristoteles’in hareket ettirici neden ilkesine bakışını, Sade’da nereye koyabiliriz? O maddelerin hareketsiz olduğunu düşünmez. Hareketi sağlayan Tanrı olamaz diyor. Hareket maddeye içkindir, aşkın değildir; yani maddenin özüdür. Bunlar okurken ufak ufak gözüme çarpanlar. Gelelim asıl meseleye: Ahlak… İşte burada Sade yakılmalı, öldürülmeli, okunmamalı vb. eleştirilere sebep verdiği bölümdür. Tek tek ahlaki erdemleri sorgulamalarına bakmadan önce, temelini dayandırdığı mantığa bir bakalım. Öncelikle Tanrı yok dedi. Bizlerin oluşunu nasıl adlandırabiliriz Sade için? Cevap onda basittir. Bizler de doğanın bir parçasıyız. Doğadaki diğer her şeyden bir farkımız yok. İnsan sadece doğada kendisini aşırı önemseyen bir yaratıktır o kadar. Hepimiz yeryüzünden silinsek bile güneş doğmaya devam edecek, yıldızlar yerlerini koruyacak… Kısaca doğa var olmaya devam edecek. Bu yüzden tüm davranışları doğaya uyum, doğanın izni gibi temele oturtarak ilerler. Tam da bu noktada doğal olmayan yapay ahlaki kuralların hepsini de reddeder. Gelelim uç noktalardaki ahlaki değerlendirmelerine… Zina yasaklanmalı mı? Cevap Sade için hayır. Çünkü beden kişiye aittir ve onu istediği gibi kullanabilir. Ama daha ilerideki sayfalarda çeliştiğini görürüz. Bireye özgürlük veriyor ama aynı zamanda da kadın her adama ait olmalıdır diyor. Hatta kadın reddederse ondan zorla faydalanma hakkına sahiptir diyor. Peki buradaki özgürlük nerede? Özgürlük onun için biraz tek taraflı gibi. Çünkü başkasına zarar veren eylemle pek ilgilenmez. “Birine zarar verirken diğerine hizmet eden eylemler karşısında doğa kayıtsız kalır” der. Hatta bu eylem çoğunluğun zararına olsa bile. Cinayet bir suç mudur peki? Tahmin edileceği gibi cevap onda yine hayır. Devletlerin savaş çatısı altında işlediği cinayetlere değinir. Bir hükümdar kendi rahatı ve endişesi için binlerce düşmanı yok edebiliyor ama bir birey tek bir bireyi öldürdüğünde bu nasıl suç sayılabiliyor? Ayrıca doğadan bir kişinin eksilmesi doğa için bir anlam ifade etmez. İşi biraz daha ileri boyuta taşıyarak yararı olabilecek nitelikten yoksun doğan çocukların yaşatılmaması gerektiğini savunur. Hatta ebeveyne bu hakkı verir. Bizden çıkan bir şeyin mülkiyeti bize ait olduğuna göre onu öldürme hakkımız da vardır. İntiharı savunur fakat idama karşıdır. Madem cinayet bir suç der, cinayeti yine cinayet suçuyla cezalandırmak bir çelişki değil midir? Ayrıca idamın suçları azaltmadığını ileri sürer. Dönemine göre çok aykırı ama kim derdi ki bir gün gerçekten de idam cezası bir çok ülkeden kalkacak. Sadizmin babası olduğu için doğal olarak onu da savunur. Eser de zaten son diyalogda sadizm satırları bolca geçmekte. “Başkalarına yaptıklarımız onlara acı veriyor diye nasıl zevklerimizden vazgeçmemizi isterler? deyip yine egoizmini konuşturmuştur. Hepimiz vahşi doğarız der ama eğitimle değişiriz. Bu güzel bir şey değil mi peki? Ona göre değil. Çünkü eğitim doğanın kutsal yönlerine zarar veriyor. Ensest olayını da savunuyor. Evet doğru okudunuz. İşte ipleri kopartan kısım da burada başlıyor. Bunu savunmak için bir dolu medeniyetlerin eski alışkanlıklarını ileri sürüyor. Peki o medeniyetlerin işin doğrusunu yaptığını kim söylüyor? Örnek verdiği medeniyetler de sonra neden yasaklandı peki? Çünkü ona göre güçlü aileler bu ensest ilişki içerisinde üreyip daha da fazla güçleniyorlardı. Böylece bu işi bir ahlak kuralına bağlayıp yasakladılar. Bunlar ahlaki kurallarda en rahatsız edici bölümler olduğu için tek tek bir inceleme yaptım. Neden savunuyor, hangi tezleri ortaya koyuyor bunlara baktık. Gelelim kısa kısa başka neler dediğine. -Eşcinselliği savunuyor. “Aynı cinsten zevk almak canavarcaysa neden doğa bizi böyle bir zevki hissedecek şekilde yarattı diyor. -Artık ahlakın din üzerine değil tam tersine dinin ahlaki değerler üzerine kurulması gerektiğini savunuyor. -Hayırseverlik sandığınız kadar iyi bir şey değildir. Hayırseverlikle, yoksulu güç sarf etmeden yardım almaya alıştırıyoruz. -Çocuklara ileride unutacakları duaları ezberletmek yerine toplumdaki görevleri kavramalarını sağlamalıyız diyor. -Dinlerin özünde iki şey vardır diyor: Cehalet ve Korku. İnsan belirsizlik fikrinden korktuğu için de Tanrı’ya bağlanıyor diyor. Şimdi gelelim ilk girişte dediğim cümleye. Sade’ı okumak mı gerek yoksa kitaplarını yakmak mı gerek? Ben okumak gerek diyorum. Hala Sade’lar aramızda değil mi? İç Anadolu’nun bilmem ne köyünde torununa tecavüz eden dede, kızını pazarlayan baba, kadına işkence eden sadistler, gelinine haz duyan kayınpederler ve daha bir dolu kişi… Bunlar aramızda değil mi? Bunlar Sade okuyup mu bu hale geldiler? Cinsel sapkınlıklarını Sade mı gün yüzüne çıkardı? Bunlar tarihin başından beri varlar ve var olmaya da devam edecekler. Bu tabii ki Sade’ı savunduğum anlamına gelmesin. Çünkü eserde çocuk tacizciliği, tecavüz, ensest hatta hayvanlarla ilişkiyi bile suç saymayan bir anlatım var. Tüm bunlar ise hayatım boyunca karşısında durduğum, yanlış bulduğum şeyler. Anlatmak istediğim sadece bunu okursan yoldan çıkarsın diyen zihinler için söylemdi. Eğer kitapta okuduğun ensest ilişkiden haz duyuyorsan, sadizm sahneleri seni heyecanlandırıyorsa işte kendini sorgula sevgili okuyan. Sen de bir Sade’sın… Sade’ın yaşamı da benzer fantezi ve sadistlik öğeleri içerdiği için merak ettiğim tek soru şu. Kendi fantezilerini haklı bir zemine oturtmak için mi ortaya bir görüş/felsefe çıkardı yoksa kendince bir görüş benimseyerek tüm her şeyi yok mu saydı. İlk sebep mantıklı gelsede bunu tabii ki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Oğlu kalan son yazıları yaktığı için de son dönemlerinde artık nasıl bir hal aldığını pek bilemeyeceğiz.
Yatak Odasında Felsefe
Yatak Odasında FelsefeMarquis de Sade · İthaki Yayınları · 20192,110 okunma
·
241 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.