Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İnsanın Acayip Kısa Tarihi - Güray Süngü
Acıyı unutursun acı diner de, hayattan acıyı çıkar, geriye ne kalır ki? Allahım unutturmuş bana acımı, şükür, ama… İnsanı insan yapan çektiği acılarıymışsa. Dünya boşlukta nasıl duruyor sanıyorsun. O, boşluk değil keder. Kederi çıkar, dünya düşer. Hatırladıkça anlarmış insan. Unuttukça tükenirmiş. Güray Süngü’nün kalemiyle yeni tanıştım. Samimi dili, hayal gücü ve sağlam eleştirileriyle çekti beni kitaba. Hikayemiz, kahramanımızın kim olduğunu unutması ve kendini aramasıyla başlıyor. Her şey yeterince garipken birde Borges Dayı’nın tuhaflıklarıyla karşı karşıya kalıyor. Anlam arayışına giriyor, kim olduğunu nereden geldiğini… Bir yere kadar her şey normal geliyor, absürt komedi gibi. Ama birden olaylar değişip gelişiyor ve esas konuyu okumaya başlıyoruz. Borges dayının yardımıyla bir yola çıkıyor kahramanımız, kendini bulma-tanıma yoluna. Zamanın bekçisi ihtiyar bir kadından kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor ama kadın mühim olanın kim olduğunu öğrenmek değil hatırlamak olduğunu söylüyor. “Ya istemediğin için hatırlamıyorsan ve hatırlamamak için çok çaba sarf ettiysen o zaman ne olacak?” Karakterimiz dinlemiyor; insanoğluna has merak ve öğrenme isteğiyle ısrar ediyor. Sonunda Adem isminde bir muhasebeci olduğunu öğreniyor. Ama bu işine gelmiyor, isterse kral olsun fark etmez. Ne olduğunu hatırlamadan kim olduğunu öğrenmek boşluğa düşmüş hissi veriyor. Hatırlayabilmek için dışarıdaki ağaçtan en güzel elmayı alıp yemesi gerekiyor. Zaman bekçisinin yanından ayrılıp ağaçtan bir elma alıyor ısıracakken karşısına yazarın söylemiyle “bir afet, bir Ahu, bir güzeller güzeli, bir inanılmaz şey, bir pridi vumın” çıkıyor ve elmayı ısırmasını engelleyip başka bir elma veriyor. Kadının güzelliğiyle kendinden geçen Adem, elmayı ısırıyor ve kendini bambaşka bir yerde buluyor. Ezelden ebede kadar geçen sürede her Adem aynı hatayı yapıyor. Engel olmaya çalışsa da faydasız. Yaşlı Adem, genç Adem karşı karşıya aynı yerde ve hepsi hata yapmış. Ne kadar zaman geçerse geçsin ondan önce gelenlerin yaptığı hataları yapmaya, Ahuların uzattığı elmaları ısırmaya devam edecek Ademler. Bu da “İnsanın Acayip Kısa Tarihi” oluyor. Unutmamak için dua ediyorlar, unutmamak, hatırlamak, aynı hatalara düşmemek, kim olduğunu unutmamak için. “Allah’ım yanmaya, paralanmaya, ufalanmaya razıyım, bana kendimi unutturma. Amin.” Kitap uzunca süre düşünmeme sebep oldu. Kitabın içinde gerçekten sağlam eleştiriler var. Ekmek parası için dilenen kişiye ekmek verince söylenmesi, Adem’in para yiyerek karnını doyurması, ne olursa olsun aynı şeylerin farklı zamanlarda yaşanması ve asla değişmemesi-tekerrür etmesi… Ders alınabilecek korkusuzca kurgulanmış bir gerçeklik, beyin yakan bir eser özellikle 100.sayfaya doğru kafanız allak bullak oluyor; neredeyim ben, ne yapıyorum?.. Verdiği mesajsa gayet net. Yazarımız birçok şahıs, olaydan göndermeler yapmış kitabında. Samimiliği ve acımasız yergileriyle güldürüp zekasına hayran bıraktı. “Elimde inceden bir kitap, yazarı hayalperest güneyin Amerikalılarından, konusu kum konusu kitap, ama değil kitap, ama değil hayat, hayat ne, belki kâinat.” ( Jorge Luis Borges’ın Kum Kitabı ) "Fazla oyalanma, burası dünya, burada işler hep yarım kalır; şair sözü." ( Cahit Zarifoğlu ) “İnsanlar hakikat hakkında ileri geri konuşmaya, onu sulandırmaya çalışmaya bayılırlardı ancak bir yerde biterdi tiyatro, saf hakikatle karşılaşınca insan, onun saflığı üstüne değil konuşmayı, düşünmeyi bile imkansız hale getirirdi ve o zaman başlardı işte tefekkür.” “Yaşadıklarını bildiğimi bilmiyordu, her ihtiyar karşısındaki genç gibi yaşadıklarının sadece kendisine, kendi hayatına özgü olduğunu sanıyordu. İnsanların binlerce yıldır aynı şeyle mutlu olduğunu, aynı şeyle üzüldüğünü, aynı şeylerle kahrolup, aynı şeyler nedeniyle delirdiğini bilmiyordu.” “Bodrum’da beyaz evler var, çok matah bir şeymiş gibi, hep beyaz. Renkten korkuyorlar. Tek tip, askeriye gibi. Bir de şirin diyorlar. İçine etmişler doğanın. Ah azizim eski Bodrum kalmadı diyorlar bir de. Siz yaptınız olum, biz mi yaptık, biz Çorum’da çimiyordu, hep sizdiniz orda, neyin şikayeti bu?” “Ben kesinlikle şehirli bir hödük olmalıyım, soruya bak ‘köylü olsam bunları nasıl düşünecekmişim de mişim...’ Niye, köylüler düşünemiyor mu? Yok ama şimdi, kendime fırça attığıma göre o kadar da hödük değilim demek ki... Tabii...” Birbirini anlamayan toplumumuz için gayet gerekli bir meslek olabilir aslında. : "Yerli turist rehberliği diye bir iş var mıydı acaba?" “İnsanın kendini bilmemesi kadar kötü bir şey yok, diye söylendim sonra da. Haddini bilmeyene haddi bildirilir de kendini bilmeyene ne bildireceksiniz...” *İçinde yaşadığınız çağın insanları nasıl davranıyorsa öyle davranın, uyum sağlayın ve sorgulamayın yoksa deli damgası yersiniz. ( Sistem eleştirisi )
İnsanın Acayip Kısa Tarihi
İnsanın Acayip Kısa TarihiGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 20211,726 okunma
·
276 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.