Gönderi

270 syf.
·
Not rated
Yıllar önce AKP "açılım" adını verdiği saçmalığı kemik atar gibi önümüze koyduğunda gerek sosyal medyada yazıştığım gerek yüz yüze görüştüğüm Kürt milliyetçisi /Kürt ırkçısı /Kürtçü arkadaşların tavsiyesiyle okumuştum. Dersim'de ne olduğunu Serap Yeşiltuna'nın yalnızca belgelerden oluşan tuğla gibi kitabından öğrenmeye çalıştığımı duyunca beni ayıplamış, "tarafsız" bir halk kaynağına başvurmamı söylemişlerdi. Kitap tavsiyesi istedim, hepsinin de tavsiye listesinin kesişim kümesi bu kitaptı. Ne var ki okuduğumda bulmayı umduğum Dersimli göçebe aşiretlerin ve liderlerinin masumiyet belgelerini bulamadım. Tersine, Uğur Mumcu'nun 80'lerde kaleminde tüy bitercesine anlatmaya çalıştığı Kürtçü-İslamcı-Emperyalist cephenin bir kaç yüzyıllık varlığını doğrulayan sözlere rastladım. Türk hükümetini hileci olmakla suçlarken aşiretler tarafından yapılan hileleri övdüğünü gördüm. Türk ordusunun çocuk ve kadınları da öldürmesini eleştiren ve soykırım niyetinin belgesi olarak gösterenlerin bu kitabın çarpışan kadın ve çocuk aşiretlilerden söz ettiğini görmezden gelmeleri ilginç. Yazar pek çok yerde aşiretlerin yerleşik halka haksız olarak saldırdığını, yağmayı bir geçim yolu olarak benimsediğini itiraf ediyor. Burada Kürt/Zaza-Türk ayrımını sormayı gereksiz buluyorum. Göçebe toplumların yerleşik toplumlara karşı saldırgan ve başıbozuk davranış göstermeleri bu yer ve zamana özgü değil, nispeten evrensel bir olgu. Yazarın dünyasında elbette böyle bir kavram yok, yalnızca Kürt-Türk ayrımı var. Eklemezsem olmayacak, yazar Osmanlı'yı ısrarla "Türk" diye adlandırıyor. Yeterince kitap karıştıranlar bilir ki bu Gavurun tutumudur. Aslında hiç bir zaman Türklüğü temsil etmemiş olan, hatta İslam'ı temsil edip etmediği bile tartışmalı olan Osmanlı'ya "Türk" demek, onun bütün günahını yönettiği halklardan yalnızca birinin sırtına yıkmaya denktir. Dikkatli bir okuma yazarın Kürtlerin emperyalistler tarafından kolayca kışkırtılmış bulunan kesimi içinde bulunduğunu anlamaya yetiyor. Emperyalist okulları ve yine emperyalistlerin (ABD-İngiltere-Rusya) maşası olma hatasına düşmüş olan Ermeniler hakkında yazdıkları buna örnek olarak verebilir. Hatırlayalım, Ermeniler ve Kürtler 19. yüzyıl sonlarından 20. yüzyılın başlarına dek Van dolayında birbirlerini doğramışlardı. Çünkü aslında buradaki çatışmalar Müslüman-Gayrimüslim çatışmasıydı, Kürt-Ermeni veya Türk-Ermeni değil. Ermeni ırkçıları ve Kürtçüler bu katliamları stratejik amaçlar için bugün hâlâ yok sayarlar. "Ne fecidir ki, zalim ve gaddar türk idaresi Harput muhitinde milli sekafetimizi öldürmek için elinden gelen bütün fenalıklara baş vurmuş ve son olarak ta; bu muhite ilim ve irfan yayan Amerikan, Fransız ve Alaman kolejlerini lagvetmişdır." "Erzincan merkezine gelen ermeni gönüllü alay kumandanlarından Gövdinli Murat paşa ve rus generali Lahof, ermeni tehcir ve katliamleri esnasında, ermenileri kardeşlerimizdir diye koruyan ve onlara sığınacak yer veren Dersimlilerle işbirliği yapılmasını teklif maksadıyla kürtlere haberler gönderdiler ve türk ordularına karşı elbirliğiyle hücüme davet ettiler." "Ruslarla Dersimliler arasında Kürdistan teşkilatı hakkında müzakereler başlamıştı. Koçkirili Alişer Erzincana gelmiş ve bu hususta rus kumandanıyla müzakerede bulunarak rus subaylarıyla birlikte Koçkiri mıntıkasına dönmüştü." "Güney Kürdistan kürtlerinden teşkil etmiş oldukları Hamidiye alayları, halâ türk igfalatına kapılmakta devam ve kurtluğun milli menfaatlanna aykırı olarak, kardeş ermeni gönüllü teşkilatlarına ve rus ordularına karşı intihar savaşlarına devam etmişlerdi." "Hasan Hayrı 1925 yılında Elazizi işgal eden Kürt kuvvetleriyle işbirliği yaptı." İki sayfa sonra: "...Kürt doğmuş olduğu günahı kâfi görülerek idamına karar verilmişti." 213. sayfada isyancılar için gizli istihbarat örgütü olarak çalışan "millet sever" Kürt memurları minnet ve şükranla övüyor, 297. sayfada Kürtlerin memur yapılmamasını Batı'ya şikayet ediyor. Bu kitap doyurucu, yararlı bir okuma. Bugünkü veya yakın geçmişteki gerginliği anlamak, sorunu çözmeyi beceremeyen, bazen de çözmek istemeyen politikacıları anlamak, hem isyancıların hem de isyanvı karşıtlarının hâlâ aynı hataları yaptıklarını anlamak için yararlı bir okuma. Bu konu açıldığında söz oraya ille gelir diyerek ekliyorum: Sorunun nasıl çözülmüş olması gerektiği ayrı bir tartışma. Burada yalnızca kitabı değerlendirdik. Bana olayı Dersim halkının gözüyle okuyayım diye tavsiye edenler de okuduklarını ne kadar anlayabildiklerini belli etmiş oldular. Yani bir kitabı nasıl okuduğunuz önemli. Elinizde nalıncı keseriyle okuyorsanız kitabı bitirdiğinizde eskisinden daha cahil olabilirsiniz. Not: Yeşiltuna'nın tuğla kitabı hakkında inceleme yazabilecek incelemeyi tamamlayamadım.
Kürdistan Tarihinde Dersim
Kürdistan Tarihinde DersimMuhammed Nuri Dersimi · DAM · 201444 okunma
·
424 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.