Gönderi

283 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Aşk varsa zaman aptalca bir laftır.
Haşim Hüsrevşahi ve Behçet Aysan ortak bir çalışma yaparak Furuğ'un çevirilerini yapalım demişler. Ancak bazı olaylar engel olmuş ve daha sonra Behçet Aysan vefat edince onun anısına Aysan' ın eşi, kızı ve Ahmet Telli ile çeviriyi tamamlayabilmişler.Onlar sayesinde bizler de Furuğ'un hayatına ortak olabildik. Emeklerine sağlık. Kitaba geçecek olursam; önsözde yine Haşim Hüsrevşahi tarafından yazılan, Furuğ'un hayatını okuyarak, onu tanıma fırsatı buluyoruz. İran tarihinin en önemli kadını ve en büyük kadın şairi olan Tahran doğumlu Furuğ, aynı zamanda yazar, oyuncu, yönetmen ve ressamdır. O dönemde İran yönetiminin başındaki Rıza Şah'ın ordu gereksinimi olduğu için Furuğ'un babası Albay Muhammed Ferruhzad onun yardımcısı olmuştur. Bu nedenle albay bir babanın otorite, baskı ve sıkı denetimi ailede de hükmünü göstermiştir. Karısı ve çocuklarına mal varlığı, bir eşya, bir malzeme gibi bakan ordu mensubu bu baba, bir yandan onları toplumdan korurken, diğer yandan onların özgürlüklerini kısıtlamıştır. Furuğ'un en büyük sıkıntısı babasıylaymış. (Bu yönden kendime çok yakın hissettim onu; aynı acıları yaşadığın insanları, daha çok seviyorsun. Ayrıca Zarifoğlu'nu da kendime çok yakın bulmuşumdur.) Furuğ Ferruhzad'ın altı kardeşi var. Üçü kız, üçü erkek ailede en ünlü yazdıkları ile Furuğ. Ailesi hakkında yazdığı her bireyden özellikle bahsettiği "Bahçeye Acıyorum" adındaki şiirleri ile onun ne tür bir yaşayış geçirdiğini daha iyi anlıyoruz. Bu isimle bahçeye acıyor yani ailesine, yaşadığı çevreye ve şiirsel bir dille tüm duygularına şahit bırakıyor biz okuyucuları. Bu arada yaşadığı toplumda o dönemde siyasal çatışma ve olaylar çok fazla olmasına karşın Furuğ kendini bu siyasi çatışmaların içine katmamış. Bu açıdan dönemin şairlerine göre çok şanslı çünkü karakola hiç düşmemiş. Furuğ'un yaşamında, kendisinden çok yaşlı erkekler, olumlu ve olumsuz roller oynamışlar. Fakat üç erkeğin rolü hepsinden önemli sayılıyor. Babası Muhammed Ferruhzad, eşi Perviz Şapur ve sevgilisi İbrahim Golestan. Bu kişiler, Furuğ'un şiir yaşamını yakından etkilemişlerdir. Furuğ aile içi ve aile dışı toplumda yaşadığı baskıdan kurtulmak için, karşısına çıkan ilk erkeğe yönelerek, kendisinden yaşça büyük akrabası Perviz Şapur ile evlilik yapmıştır. Bu durum psikolojide baba özleminin ve sevgisizliğin açık göstergesidir. Aslında Furuğ babasının yerini dolduracak bir erkek özlemindeydi. Daha 16 yaşındayken yaptığı bu evlilikten Kamyar adında bir oğlu oldu ve 1951'den 1957'e kadar süren evlilik boşanmayla bitti. Fakat şeriat kanunlarına göre çocuk babanındı. P. Şapur çocuğu Furuğ'a vermedi ve onu gözden çıkarmasını istedi. Furuğ'un oğluna yazdığı şiir yürek dağlayıcıydı buraya bırakıyorum. #153537747 1958'de Furuğ İran'ın öykücülerinden olan İbrahim Golestan ile karşılaştı. O da eski eşi Perviz ile aynı yaşlardaydı. Furuğ bu ilişkiye tüm varlığını katarken, öteki evini, yaşamını dokunulmamış olarak koruyor ve İran çağdaş tarihinin en büyük kadın şairini arkadaş ve sevgili olarak yanında tutuyordu. Maalesef ki Furuğ bir kez daha yenilmişti. Furuğ'da, yaşamının ilk iki yaşlı erkeğine karşı nefret vardır. Furuğ'un babası ve ilk kocası arasındaki ilişki nefret ile birliktedir. Golestan'da ise aşk ile maneviyat birbirine karışmıştır. Furuğ'dan önce, hiçbir kadın ne âşıkane şiir söylemiş ne de bir erkeğe hitaben şiir söylemiştir. O bütün sıkıntılarına rağmen kendini şiire ve şairene yazgısının eline bırakmıştır. Furuğ, 1952 ile 57 yılları arasında yani beş yılda üç kitap ve 300 sayfa şiir yayımlamışken, 1957’den 63'ün sonuna kadar yani İbrahim Golestan'ın olduğu dönemde sadece bir kitap Yeniden Doğuş'u (Golestan'a ithaf edilen şiir) ve sadece 110 sayfalık şiir yayımlamıştır. Furuğ, toplumsal şiirlerinde kadınsal başkaldırışını unutmamış, aşıkane şiirlerinde ise erkeğe teslim olmayı aşkın belirtisi olarak görmemiştir. Füruğ Ferruhzad'ın şiirlerinde derin bir yalnızlık duygusu dikkat çeker. Bunun yanında, şiirlerinde kadınların sorunlarını ele almakta ve İran toplumunun kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştirmektedir. Bu fikirleri zaman zaman şiddetli tartışmalara da yol açmıştır. Önsözden sonra şiirleri ve ondan sonra da babasına yazdığı iki mektup ile İbrahim Golestan'a yolculukları sırasında yazdığı kısa bir mektup çıkıyor karşımıza. (Ah o babasına yazılan mektuplar ah Furuğ o sözler beni öylesine sarstı ki o kadar çok aynı noktalarda uyuşuyoruz ki, neredeyse baba yönünden hiç bir fark yok yaşadıklarımız tamamen aynıydı. Hatta bana da yıllardır görmediğim yaşayan bir ölü olan babama böyle mektuplar yazmayı düşündürdün. Ben yazdıklarını ve bu ortak yönlerimizi okuyup, düşündükçe seni öyle çok sevdim ki Furuğ, benim için bambaşkasın iyiki tanıdım seni) Nerden nereye geldim yahu tekrar kitaba geçersem; Furuğ babasına söylemek istediği fakat asla söyleyemediği sözleri saygı çerçevesinde bu mektuplarla dile getirmiş. (Ağlaya ağlaya okudum bu mektupları) Mektuplarda geçen şu iki cümle Furuğ'u açıklayan cümlelerdi. Birincisi "Mutluluk benim için ... güzel elbise iyi yaşam ve iyi yemek değil. Ben, ruhum memnun olduğu zaman mutluluk duyuyorum ve şiir benim ruhumu memnun ediyor. Şayet, insanların elde etmek için çırpındıkları o güzellikleri bana verseler ve karşılığında şiir söyleme yeteneğini benden alsalar, intihar ederim." İkincisi " Ben, bir gün doğup ve bir gün bu dünyadan çekip giden ve artlarında bu geliş ve gidişlerinden her hangi bir iz bırakmayan yüz binlerce insan gibi yaşayamam." Bu sözlerden anlaşıldığı gibi; Furuğ için şiir bir aşktı ve şiirleri ile ardında büyük bir iz bıraktı. Veee 13 Şubat 1967 tarihinde seyir halindeyken karşısına çıkan okul aracına çarpmamak için direksiyonu kıran Füruğ, aracından fırlayıp, boynunun kırılmasıyla 32 yaşında hayata gözlerini yummuştur. "Bir gün benim de ölümüm gelir çatar, kağıtlarım ve defterlerim üzerinde tanımadık gözler süzülür" diyor ya işte öyle çok erken göçmüş bu dünyadan bizlere dolu dolu dizeler bırakarak... Veee 15 Şubat, 32 yıl ve bir ay yaşayan o genç ellerin durmadan yağan karın altında toprağa verilişi..... Ve AŞK Furuğ'un dediği gibi; "Aşk" aşk varsa zaman aptalca bir laftır. Ben biraz da Googledan araştırma yaptım ve Furuğ'un hayatını detaylıca anlatmaya çalıştım. Çünkü bence bir şiiri anlamak önce yazarını tanıyıp, anlamaktan geçer. İyiki seni tanıdım Furuğ Ferruhzad. Sen yüreğini yitirmiş zamandan korkarak, göçüp gittin bizlerse hala bu zamanda yaşıyoruz yolun sonunda rastlaşmak duasıyla. Kitapla ve şiirle kalın.
Yaralarım Aşktandır
Yaralarım AşktandırFuruğ Ferruhzad · Kanguru Yayınları · 20092,009 okunma
··
246 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.