genç yaşta ölmüş biri gibiyim ben.
hayatım boyunca böyleydi.
sözün kısası duygularım yoktur;
yalnızca bir makineyim ben
dayanamadığım bir şey varsa o da şu belirsizlik.
ama beklentisi olmamalı insanın,
yoksa hep hayal kırıklığına uğrarız.
henüz kendimi bu dünyaya ait
hissetmiyorum...
iyi bir şeye sahip olup onu yitirmek mi
yoksa ona hiç sahip olmamak mı daha iyi?
neyse...tekrar buluşacağız,
bu dünyadan yorgun ayrılanların
huzura kavuştuğu o yerde!
şimdi bir odanın kapısını kapatıp yalnız kalmak,
her zaman hayatımın en güzel şeylerinden biri olmuştur.
zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü,
hem akıl çağıydı, hem aptallık,
hem inanç devriydi, hem de kuşku,
aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi,
hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı,
hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu,
hepimiz ya doğruca cennete gidecektik
ya da tam öteki yana...
dünyamız bir kırık düşler dünyasıdır.
ve kırılanlar da çoğu zaman
düşler ve umutlardır.
hayatımın yarısını korku, diğer yarısını düşler sardı.
bana bir şey sormayın! neyin ne olduğunu bilmiyorum.
sözün kısası umutsuz menfaatler için
umutsuz oyunların döndüğü
umutsuz bir zaman bu.
ben bu dünyada
hayal kırıklığına uğramış
bir hiçim...