Gönderi

Doğayı Anlamak ve Korumak?
Karar vermeniz gerekli; İnsan doğanın bir ürünü ve diğer tüm canlılar gibi evrilmiş bir varlık mıdır yoksa doğa üstü bir varlık mıdır? (Burada bakmanız gereken evrim fikrine inanıp inanmamak değil, doğayla kurduğunuz ilişkidir) Yukarıdaki soruya vereceğiniz cevap sizin doğa koruma algınızı belirleyecektir. Eğer insan doğa üstü bir varlıktır diyorsanız; doğa korumacılığınız evde beslediğiniz pet hayvanınıza davranış şeklinde olacaktır. Yani ben her şeyi kontrol ederim en güçlü benim ve tüm canlılar benim istediğim anda benim önümde eğileceklerdir şeklinde olacaktır. Bu algının ve kültürün sonuçlarını günümüzde çok net olarak görmekteyiz. En azından ülkemizde köpek edinip 100 metrekare dairede oturup günde 25 km territorisi olan bir canlıyı 200 metre yürütüp özçekim yapıp sosyal medyada paylaşan hayvanseverler az değil. Ya da kış aylarında yaban hayvanlarını besleyen uygulamacılar. Efendiler o canlılar siz olmadan önce de vardılar ve size muhtaç değiller. Siz sadece kendinize daha bağıl köleler yaratıp kendisine tapınan kölelerin önünde yücelmeye çalışıyorsunuz. Eğer; İnsan doğanın bir ürünü ve diğer tüm canlılar gibi evrilmiş diyorsanız; misafir olduğunuzu biliyorsunuz ve ev sahiplerinin milyonlarca yıllık ekolojik edinimleriyle var oldukları habitatlarına girdiğinizi unutmayın. Once onları tanıyıp, anlayıp, anlamlandırmaya çalışın. Çünkü onlarda milyonlarca yılın edinimi var. Bu edinimleri anlamlandırabildiğiniz takdirde doğada misafir olduğunuzu ve ev sahiplerinin ortamlarında istediğinizi yapamayacağınızı anlayacaksınızdır. Bu durumda ev sahiplerine saygıyla, öncelikle minimum doğal alan kullanımı ve üreme hızınızı kontrol etmekle işe başlayabilirsiniz. Ege sahillerinde 30 günlük üst üste yaşamak için yaptığınız her konut için 300 metrekare doğal alan ve 40 ton doğal jeolojik malzeme kullanılıyor. Konut oluştuktan sonra kullandığınız tüm sular Kazdağları'ndan geliyor ve bu sular orada yaşayan ev sahiplerinin içme suları. Siz bu suları çektiğinizde bu varlıklar ne yaparlar oraları terk ederler. Ekosistemde enerji akışına çomak sokmuş olursunuz ki sonuçları bumerang gibi size döner. Daha da kötüsü tüm o evlerinizde oluşturduğunuz dışkıları sıvılaştırarak uzaklaştırmak için en 5 kat daha fazla su kullanıp sonuçta hepsi denizlere ulaşır. Türkçede güzel bir laf vardır "akı bokunu kurtarmaz" diye. Biliyor musunuz dünya da fotosentezin % 70 denizlerdeki fotosentetik organizmalar tarafından yapılmaktadır. Yani sizin bokunuz denizlerdeki fotosentez kapasitesinin içine ediyor demektir. Bir de entelektüel geviş getirmek amacıyla ağaçlandırma ya da orman yapıyoruz diye ağaç dikerek doğal enerji akışının içine soktuğunuz çomak da cabası. Bir şey yapmayın sadece daha az müdahaleci ve kontrolcü olun. Bir de biyoloji öğrenin. Çünkü biyoloji 4 milyar yıllık canlılık tarihinin kitabıdır. Kimse biyoloji bilmeden adam gibi yaşayamaz!
Sayfa 45 - Panama Yayıncılık
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.