Gönderi

72 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Adını; 1340'lı yıllarda Asya'da ortaya çıkan, ticaret gemilerindeki sıçanların üzerinde yaşayan pireler ile Avrupa'ya yayılan ve etkisini 1350'li yıllara kadar sürdüren Kara Veba'dan almış, bilim kurgu tadındaki bir roman. Yaşamış olduğumuz bu süreçte Jack London'ın değerli eserini okumak istedim. Gariptir ki kitapta; 2013 yılında çıkarak tüm dünyayı saran, anında bulaşan ve ölümcül olan bir salgın anlatılıyor. Jack London, Kızıl Veba'yı 1910 yılında yazmış ve o yıla kadar kayda değer bir salgın yok tabii kendisinin gözlemleyebileceği. Aradan 8 sene sonra İspanyol gribi, 110 yıl sonra Corona illeti çıkıyor. Böyle bir öngörü yapması, Jack London'u gözümde bambaşka boyutlara taşıdı desem yeridir. Romanda esinlenilen Kara Veba'nın coğrafi olarak yayılım sırası da Corona'ya çok benziyor, ilginç ve ürpertici tesadüfler.. Tarih tekerrürden ibarettir de diyebiliriz. Kızıl Veba'dan önce, George Orwell'in 1984'ünü bitirmiştim. Arka arkaya, böylesine öngörüsü güçlü yazarları okumak iyi denk geldi. Kitapta, salgından 50 sene sonra hayatta kalmış bir ihtiyarın yaşamı ve şahit olduğu günleri torunlarına bahsetmesi anlatılıyor. Yani ihtiyarın anlatımı ile geçmişi okuyorsunuz. Jack London sizi geçmişe götürürken, bir noktaya dikkat çekmek istiyor. Bazı kısımlarda torunların yabanileştiğini gözlemliyorsunuz. Örneğin, ihtiyarın bir gözyaşının akması karşısında; onların hunharca gülmesi.. Bu tarz diyologlara ara sıra değiniyor yazarımız. Kolay değil. Koca bir medeniyet, uygarlık yok olmuş, milyonlarca insan hayatını yitirmişken; insancıl duyguların yok olması da doğal. 60 sayfalık bir kitap olmasına rağmen anlatım yer yer ağır ilerliyor. Çok akıcı gelmedi bana açıkçası. Merak edenlere tavsiye ederim. Günümüz şartlarında kesinlikle okunması gereken bir kitap.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032.8k okunma
·
68 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.