Gönderi

Geceye özel
Gecenin bir yarısı sessizliğe gömülmüş olan sokaklarda bir oraya bir buraya çarpa çarpa gezmek geliyor nedense içimden. Sokak lambalarının loş ışıkları altında bir nebze de olsa birkaç nesneyi seçebiliyor olmak çok güzel. Olur ya bazı filmlerde böyle esrarengiz sahneler. Bir adam veya kadın, geceleyin fazla kaçırmışlığının yarattığı sarhoşluğun etkisiyle şarkılar söyleyip de insanlara laf atar... Tam da bu etkinin yaratacağı tedirginliği ve tuhaf bakışları merak ediyor olabilirim. Yine de aklımı bu kadar kaçırmadığımı pekâlâ söylemem gerek. Ufak bir merakın çok da bir zararı olacağına ihtimal vermesem de, gece gece böyle şeylerle uğraşmak da pek gelmiyor içimden. Sadece ufak bir gezinti ya da gecenin ışıltısını belki de daha yakından görme isteği... Gündüzün karmaşasından bunalmış da olabilirim tabi. Sebepler, var oluşlarını sürdürüyor her zamanki gibi... Gecenin gündüzden daha ışıltılı ve muazzam olduğunu söylemem pek şaşırtmayacaktır sizi, bunu benden asırlar önce var olmuş bir ressam(Van Gogh) söylemişti zaten. Tabi onun söylediği, yıldızların gökyüzünde bir inci tanesi gibi asılı durduğu ve havanın bulutsuz olduğu zamanlardı. Bugünler pek de öyle değil. Tahmin edersiniz ki kış mevsimindeyiz ve ne yazık ki bu mevsimin bazı yan etkileri olmuyor değil. Evet, her şeye rağmen güzel bir gece ve sessizlik hakim, sabahın gürültülü şehrine. Güzel, böylesi tam da olması gerektiği gibi. Neşemle, bir parça umuda yelken açtım, belli olduğu üzere. Sanırım yağmur yağacak, bulutlar toplanıp koca bir yığın olduğuna göre... Ama her şeye rağmen, çok güzel bir gökyüzünün altında oturmuş seyrediyorum, sessizliğin yarattığı bitmez tükenmez huzuru. Bu, başka bir duygu... Gecenin karanlığında ve esrarına bulanmışken dünya; yazmak, anlatmak ve kendini gecenin tatlı mı tatlı rüzgarına bırakmak... Bunlar tadılması gereken duygular. Saat, bilmem kaçı kaç geçiyor. Bunları umursamıyorum... Gece güzel, özel ve kimsenin şu hayatta olmadığı kadar içten... İnanır mısınız, geceye gündüzden daha çok güveniyorum, daha çok seviyor ve daha çok ilgileniyorum. Çünkü gündüz, her şeyi açığa çıkarıyorken gece, sırdaş olmayı seçiyor genelde. Bu bile, beni ona hapseden bir etken olabiliyor. Seviyorum ahengini, bazen de çocuk gibi serzenişini... Gece, belki de bana verilmiş en güzel armağan bu dünyada. Bu yüzdendir ki bıkmak usanmak geçmez aklımdan. Daha çok anlatmak isterdim tabi ama saat çok geç oldu ve benim daha bulunmam gereken umulmadık hikayeler var, bu yüzden yavaşça yerimden kalkmalı ve son sürat yol almalı... Sabah, yormak için uyumamızı ve dinç bir şekilde kendisiyle savaşmaya hazır olmamızı bekler. Onu kırmayalım değil mi?.. İyi ve güzel geceler...
·
94 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.