Gönderi

Rasyonel düşünceyi desteklemek, sosyal ve pratik hayat için gerekli otoriteler, nihai sembolik normlar sağlamak için vahiy gerekliydi. Bu ihtiyacı doldurmak için çok sayıda, her biri bir öncekinden daha iyi olan ama kusursuz olmayan akıl-dışı din geldi. Somut olmayan, sembolik akılcılığın Eflatun ve Aristo ile zirveye ulaşmasından sonra, insan aklı sonunda yeterli , bilimsel düşünme yolunda büyük sıçrama yapmaya hazır hale geldi. Fakat bu, eski akılcılık şartlarında başanlamazdı. Yeni bir tarihsel itici güç gerekliydi ve bu da bir vahiy olmalıydı . Bu, son vahiy olarak İslam peygamberiyle birlikte geldi. İkbal'e göre, Peygamberin vahyinde eski tip akılcılığın empoze ettiği sınırlardan vazgeçme prensibi sunulmuştur. Yani yaratıcı bilimi mümkün kılan pozitif ve açık-uçlu fakat mantıki ve sistematik gözlem tavn sunulmuştur. Onun peygamberliğinin son olması sebebiyle artık insan aklı, tarihsel gelişimi desteklemek için daha fazla vahyin gerekli olmadığı noktaya erişebildi. İkbal bunu kısmen -Kur'an'ın tabiatın gözlenmesine hitap etmesi ve efsane, ayin ve tabiat-üstücülükten kurtarmasını delil göstererek- Kur'an'ın kendisi açısindan açıklamaya çalışmıştır. Hz. Muhammed'in vahyinde görülen yeni prensibin bilimsel sonuçlarının insanların zihninde gelişmesi zaman almıştır. Bu yüzden, Müslümanların kendilerinin bunu görmeleri tedricen gerçekleşmiştir. Bununla beraber, Müslümanlar hem ilahiyat seviyesinde hem de uygulamalı bilim seviyesinde onun temel özelliklerini geliştirmişlerdir. Batı, Arapçadan tercümeler yapmak suretiyle kendisini yaratıcı hale getirdiğinde, onlardan görevi devralmış ve olağanüstü bir hızla ileri fırlamıştır. Teknik akıl cilik duygusu ile birlikte Modemliğin tümü bunun eseridir.
Sayfa 373 - VADİ YAYINLARIKitabı okudu
·
157 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.