Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

278 syf.
10/10 puan verdi
Yazar eserine başlamadan önce Müslümanların 7. yüzyılda gerçekleşen fetihlerle Yunan, Eski İran, Zerdüştlük, Sabiîlik, Hinduizm ve Buddizm gibi dinlerle temasa geçmeye başladığından bahseder. Daha sonra karşılaşılan ve ilişki kurulan kültürlerin ve dinlerin etkisiyle ortaya konan önemli eserlerden detaylıca bahsedip, Bîrûnî’nin nereli olduğu, nerede doğduğu, aldığı eğitimi, kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verir. Onun doğumu hakkında Yâkut İbn Ebî Usaybia’nın vermiş olduğu tarihle öğrencisi Ebu’l-Fazl es Serahsî’nin verdiği bilgiyi karşılaştırır. Ayrıca Bîrûnî’nin ilmi çalışmalarını on yedi yaşında yapmaya başladığından, ilk büyük eseri olan El- Âsâru’l- Bâkiye’den ve İbn Sina ile fizik, astroloji gibi konular hakkında tartıştığından, Arapça, Farsça, Rumca, İbranice ve Sanskritçe bildiğinden bahseden yazar onun Hint’le nasıl temasa geçtiğinden tıp, eczacılık, felsefe ve astroloji gibi konular hakkında Sanskrit’ten Arapça’ya çeviri yaptıktan sonra Yunan kültürüne yöneldiğinden bahseder. Yazar, Bîrûnî’nin kültürleri başarılı bir şekilde birbirine aktarmasından dolayı aldığı övgülere de yer verir. İlmi kişiliği hakkında objektif, akılcı, eleştirel, araştırmacı ve karşılaştırma metoduna önem verdiğinden birçok yerde bahsederken, bununla birlikte dini kişiliği hakkında da Bîrûnî’nin taassubu sevmediğinden, ayet-hadislere önem verdiğinden ve bilgisinin birçok mezhep farklılıklarını kapsayacak şekilde geniş olduğundan bahseder. Daha sonra Bîrûnî’nin tarih anlayışı ve metodu hakkında bilgi verirken Tenkîhu - Tavârih, Târîhu Eyyâmi’s-Sultan Mahmûd gibi eserlerinin günümüzde mevcut olduğunu dile getirip, Onun tarih çalışmalarının önemli bir kısmını Dinler Tarihi oluşturması bakımından ayrı bir başlık altında değerlendiren yazar bu konu hakkında detaylı bilgiler verir. Yazar, mukayeseyi başarılı bir şekilde gerçekleştiren Bîrûnî’nin yapmış olduğu karşılaştırmaları; aydın-avam, çeşitli dinlerde tanrı kavramını ifade eden kelimeler, tenasüh, cennet-cehennem, melek, teslis gibi çeşitli kategorileri örneklerle destekleyerek değerlendirir. Bîrûnî’nin araştırmalarını şahsi gayretiyle yapmış olduğuna dikkat çeker. Daha sonra Dinler Tarihi ile ilgili yazmış olduğu Kitâb’üttahkîk Mali’l-Hind adlı eserinin önemini belirterek en çok üzerinde durduğu dinin Hinduizm olduğunu dile getirir ve Hinduizm’den başlayarak Bîrûnî’nin diğer dinlere nasıl baktığını ele alır. Yazar Bîrûnî’nin Hinduizm’le ilgili bilgi verirken onun aktardığı bilgilerin ağırlıklı olarak Vişnu mezhebi kaynaklı olduğuna da dikkat çeker. Bununla birlikte yazar Bîrûnî’nin Vedaları vahiy olarak gördüğünden, Hint aydını ve avamı arasında inanç farklılıkları olduğunu düşünmesinden, yeri geldiğinde Hint’i eleştirdiğinden de bahseder. Yazar Bîrûnî’nin Zerdüşt’ü Budda gibi mütenebbi (peygamberlik iddiasında bulunan) görmesinden bahseder. Ayrıca Avesta’dan söz ettiği için içindeki bilgilerden haberdar olduğunu düşünür. Maniheizm’den bahsederken Bîrûnî’nin Hıristiyanlıkla sık sık mukayese ettiğinden, hayvan öldürmemeleri konusunda Hintlilerden etkilenmiş olabileceğini düşünmesinden bahseder. Sâbiîlik, Eski Yunan Dini ve Arap Putperestliği konusunda bilgi verirken de Bîrûnî’nin mukayeseli metodu kullanmış olduğunu çeşitli örnekler vererek göstermeye çalışır. Yazar Bîrûnî’nin Hıristiyanlıkla ilgi vermiş olduğu el-Âsâru’l-Bâkiye adlı eserinden bahseder. Ayrıca onun Hıristiyanlar arasında İsa’nın tabiatıyla ilgili yorum farklarını bildiğinden ve Müslümanlara yakın olan görüşün Arius’un görüşü olduğunu kabul ettiğini de belirtir. Bîrûnî’nin önemle üzerinde durduğu dinlerden biri olan Yahudilik hakkında ise onun en çok Yahudi takvimleriyle ilgilenmesinden; Tekvin, Çıkış, Levililer, Tesniye gibi bölümlerden nakiller yapmasından dolayı onun Tevrat hakkında malumat sahibi olduğundan bahseder. Bununla birlikte yazar o dönemde Hıristiyanlar arasında kullanılan Yetmişler Çevirisi olarak adlandırılan bir Yunanca Tevrat’ın var olduğunu bilmesine de değinir. Bîrûnî’nin İslam’ı çok iyi anladığından, Tefsir, Hadis, Kelam, Tasavvuf, Felsefe, Fıkıh gibi alanlarda verilen eserleri incelemiş olduğunu dile getirir ve Bîrûnî’nin dinle devletin birleşmesini beşeri hayatın en iyi şekilde gelişmesine sebep olacağı konusundaki inancından, kronolojik konuları ele alıp cetveller düzenlediğinden, İslam’da kullanılan Allah kelimesinin özel bir duruma sahip olduğunu düşünmesinden de de bahsetmektedir. Kitap güzel ama bor o kadar da detaylı. Fakat detaylı olmasına rağmen sıkıcı değil.
Biruni'ye Göre Dinler ve İslam Dini
Biruni'ye Göre Dinler ve İslam DiniGünay Tümer · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 19864 okunma
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.