Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
John Stuart Mill 1806 da doğup 1873 de vefat etmiş İngilizlerin en büyük filozoflarından biridir. Babası bir filozoftur. James Mill faydacılık kuramının kurucusu olan Jeremy Benthon’un arkadaşıdır. Benthon kurucusu Mill ise en büyük savunucusudur. Faydacılık acıdan kaçıp zevkin peşine gitmesidir, dolasıyla insanlar rasyonel varlıklar olduğunu, onlara zarar getirenin değil fayda getireni tercih edecekleri bir kuramdır.. Babası faydacı gibi yetişiyor John’u. İngilizce Yunanca Latince kitapları okuyor yoğun bir şekilde babası tarafında eğitim görüyor hiç okula gitmiyor sadece 14 yaşında bir yaz okula gidiyor ve oradaki ünlü bir üniversiteye katılıyor. Bütün aldığı eğitimlere rağmen kibirli bir yapısı yok çünkü babası onu hiç övmüyor ama ilginç biri. Arkadaşları ve sosyal çevresi oyuncakları yok tatile bile gitmiyor. Bu çok sıkı çalışma sonucunda yirmi yaşında zihinsel bir buhrana giriyor her şeyin saçma olduğunu düşünüyor tüm bu okumalarına rağmen insanlara katkı sağlamak istiyor ama bunun mutluluk getirmediğini anlıyor yani amacı olmadığını kavrıyor ve hayattan mutluluk keyif alamayacağını hissediyor ve intihar düşüncesine kadar gidiyor. Depresyona giriyor sonrasında müzik ve sanatla bu buhrandan kurtuluyor. Bu buhranın da babasını suçluyor eleştiriyor ona şiir ve müziği öğretmediği için. İnsanın sadece faydalı şeylerin peşinden koşup zararlı şeyleri reddeden bir varlık olmadığını komplike bir varlık olduğunu söylüyor. Özellikle maddi değil manevi kazanımların önemini anlıyor ruhun gıdalarında vücudun gıdaları kadar önemli olduğunu kavrıyor ve faydacılığı ileriye taşıyor. KADINLARIN KÖLELEŞTİRİLMESİ Argümanı çok nettir. “(...) iki cinsiyet arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen ilke – bir cinsiyetin diğerine olan yasal bağımlılığı – kendi içinde yanlıştır; halihazırda, insan gelişimin önünde duran başlıca engellerden bir tanesi olarak karşımızda bulunmaktadır ve ne bir tarafta iktidar ya da ayrıcalığa ne de diğer tarafta güçsüzlüğe izin veren kusursuz bir eşitlik ilkesiyle yer değiştirmelidir.”Yani kadınlarla erkekler arasındaki kadınların erkeklere olan yasal bağımlılığı yanlıştır.Bu insan gelişimini engellemektedir ve kusursuz bir eşitlik ilkesiyle yer değiştirmelidir. Bu kadar basit bunu savunuyor. Neden kadınlar ve erkekler eşit değil? Mill bu eşitsiliğin kadınlara olan korkınç sorunlarını farkına eşiyle varıyor. .Mill kadınlarla erkeklerin eşit olmaması sorusundan başlıyor. “Çünkü, her yer de ve her zaman böyleymiş ve böyle!’’ Demek ki bu iş böyle doğru diye kabullenilmesinden. Mill doğal ve doğru gözüküyor oysa yalnızca alışıldık. Cinsiyetler arası ilişkilerde erkeklerin kadınlar üzerinde sahip olmak istedikleri iktidar arzusu,diğer tüm toplumsal ilişkilerde olduğundan çok daha güçlüdür.Söz konusu bağımlılığın kadınlar dahil tüm insnalara doğal görünmesi ise bu gerçeğin salt varoluşundan kaynaklanır Bize doğal görünüyorsa insanların alışmış olması. Örneğin İngiltere de ülkeyi krallar değil kraliçeler yönetiyor. İngiliz olmayan biri ne kadar saçma veya şaşırır kral varken kraliçenin yönetmesine. Ama bir ingiliz erkeği alışmıştır. Alıştığımız şey doğruymuş gibi gelir öyle düşünürüz ve hatamız bu deriz. Tarihte erkek hep üste kadın aşağıda olduğundan bunu böyle kabul ediyoruz.Karşıt deneyimimiz eksik.Kadınlarla erkeklerin eşitsizlik nedeni aslında şiddetdir. Erkeklerin kadınlara göre fiziksel güçünün ön planda olması. Eski toplumlarda kaba kuvvet önemli olduğu için kadınların köleleştirmesinin temellinden fiziksel şiddet vardır. Köleleştirme kelimesi seçmesinin nedeni budur. Akıl mı İçgüdü mü sorusuna? Mill ‘’akla tapınmayı’’ eleştirir; ancak içgüdüye tapınmanın bundan sonsuz kez daha kötü putperestlik olduğunu yazar.İç güdü bizim alıştığımızdır.Evet akla tapılmak yanlıştır çünkü aydınlanma akla tapınmayı getirdi ama akılda bizi yanlış yerlere sürekleyebilir.Akıl bizim tutkularımıza hizmet eder. Örneğin birisi birini öldürür sonra cinayetin üstünü örtmek için aklını kullanır. Ceseti yakar etrafı temizler başka bir yeri gösterir. O yüzden akla tapmakta içgüdüyede tapmak yanlıştır. Aklıda içgüdüyü de kullanmayız.Ve ezbere alışık olduklarımızı doğru diye kabul etmemeliyiz. “Yasalar ve yönetim sistemleri, daima, bireyler arasında halihazırda var olduğunu buldukları ilişkileri tanıyarak işe başlarlar. Onlar, salt bir fiziksel gerçekliği yasal bir hakka dönüştürmekte, ona toplumun onayını vermekte ve esasen, fiziksel gücün düzensiz ve yasasız çatışması yerine, bu hakların iddia edilmesi ve korunması için kamusal ve örgütlü araçları ikame etmeyi hedeflemektedir. İtaate mecbur edilmiş olanlar, bu şekilde, ona yasal olarak da mahkum hale gelirler.” Diyorki yasalarda kadınlara boşanma hakkı yoktur yasalara göre çocukları alma ve miras hakkı yoktur.Yasalar var olan ilişkileri tanıyıp kendi üstünlüklerini kadınların üzerinde sağlamlaştıran bunları yasal hale getiren filiyatı yasal hale getiren bir sürece giriyorlar. Yasalar bize asla rota vermiyorlar. Hukuk gücün gölgesidir, güç neredeyse hukuk oraya gider.O yüzden kadınlar erkeklerin merhametiyle iyi niyetiyle alamazlar güçlenerek hak talep ederek almalılar. Bir kadın güçlü olmalıdır. Bugün kadınların hakları için yasaların çıkarılması ve kadın cinayetinin tepkisi kadın mücadelesiyle olur. Kadınlar sussa ne duyulur ne de durdurulur. ZOR YASASI(FİZİKSEL ŞİDDET) Çok önemlidir geçmişte dahada önemliydiydi.Zor yasası köleliğe neden olan şeydir. Beyazlar siyahları nasıl köle yaptı direk silahları kafalarına dayayıp yarısını öldürüp yarısını köle yaptılar.Zorla onları zincirlere vurdular şiddetle yaptılar. Mill işte kadınların köleleştirmesidir bu yani cinsiyet eşitsizliğide kölelelikten farksızdır aynı yasadan çıkar.Aynı şekilde olmuştur yani erkek kadın üzerindeki fiziksel şiddetinin kullanarak onu köleleştirmiştir der.Ama bu kölelik öylesine oturmuştur ki gönüllü köleliğe dönüşmüştür diyor.Uygarlığın ilerlemesi aklın ilerlemesi demek ve şiddetin kamusal alandan dışlanması demek.Evet dışarda savaşlar oluyor ama içeri de devlet şiddet sahibi artık fiziksel şiddet kullanılamaz en azından yasa olarak.Bundan 200 yıl önce kölelik vardı biz bazen unutuyoruz dünya değişiyor sürekli değişiyor biz bu değişiminde öznesiyiz biz sadece seyircisi değiliz. Ve eşitlik ve moderniteyi şöyle tanımlıyor Mill eşitlik yükseliyor ve durdurulamaz eşitlik yasa önünde eşitliktir.Yani siz siyahi veya sari olabilirsiniz kadın erkek olabilirsiniz ne olursanız olun siz artık yasa önünde eşitsiniz dolasıyla artık kadınların eşitsizliği kadınların köleleştirilmesi artık eski dünyanın bir köhne kuralı haline gelmiş acilen değiştirilmesi gereken ve kusursuz değişiklik ilkesiyle yer değiştirilmesi gereken bir kural haline gelmiştir. Peki kadınların erkekler karşısındaki bu şiddetten kaynaklananan bağımlılığı yada aslının nasıl devam ettiriliyor eğitim ve ahlak üzerinden devam ettiliyor.Eğitim ve Ahlak normları kadınların bu bağımlılığını sürdürülmesi ve kalıcı hale getirmede işe yarıyor.Erkeğin hayali köleye değil bir gözdeye sahip olmak gözde gönüllü köle demektir.Ahlaki değerlerine baktığımız zaman erkek (efendi) ahlakının özellikleri olduğu kadınında köle olduğu düşüncesi.Erkeğin bu özellikleri irade sahibi denetim sahibi cevval oldukları söylenirken.Kadınların ise teslimiyette bulunan feragat eden uysal olması gerektiği söyleniyor.Hatta kadının cinsel çekiciliği bile uysallıkla teslimiyetle yan yana getiiriliyor.Yani böylelikle kadının bu şekilde olması ahlaki olarak toplum tarafından telkin ediliyor. Neden kadınlarla erkekler yasal olarak eşit olmalıdır? Mill en yüksek fayda için böyle olmalıdır diyor.Toplum ve insanlık kadın ve erkeklerin eşit olması sayesinde ilerleyebilir.Eğer siz kadınları bağımlı salt halde tutarsanız eğitimle kendilerii geliştirmelerine ve ahlaki olarak güç olmalarına salık vererek onların potansiyellerini gerçekleşmeye izin vermezseniz toplumun yarısı kötürüm gelişmemiş olarak kalacaktır.Aynı zamanda eş anne arkadaş oldukları için kadınların diğer yarınında gelişimini engelleyecek ve geri kalmasına neden olacaksınız diyor. Talep edilen kadınlar lehine pozitif ayrımcılık değildir; negatif ayrımcılığın kaldırılmasıdır diyor.Erkekler kadınlar konusunda kör cahildir ve bilmediklerini de bilmezler.Erkeğin kadınlar hakkındaki görüşleri tanıdıkları kadınlarla sınırlıdır.Kadınlar şöyledir diyen erkek büyük ihtimalle eşini tarif ediyordur.Kadınları anlatması gereken kadınlardır.Kadınların kendilerini anlatması için ne fırsat veriliyor fırsat verildiğindede erkeklerin perspektifinden anlatmaları bekleniyor kendi perspektifinden anlattıklarında şok yaşayacakları için bu onlarda beklenmiyor ve bu eşitsizlik sadece kadını değil erkeğide bozmuş durumda.Erkek kadının egemeni olarak algılanıyor yasalarda. Kral öldürülmüş gibi eğer bir kadın kocasını öldürürse cezası aynı kral öldürüldüğündeki gibi yakarak öldürülür.Krala ihanet vatana ihanet gibi.Çünkü efendinizi evinizin kralını öldürdünüz. Yasalar, iyi insanlar değil, kötü insanlar hesaba katılarak düzenlenmelidir diyor.Çünkü erkeğin evin içerisinde ikinci bir doğası vardır. Erkeğin ev içinde ortaya çıkan ikincil doğası ile kadının ‘dırdır’ gücü vardır. Yani kadın dırdır yaparak erkeğin hayatını zehir edebilir ama bu iyi doğası olan erkeklerin üzerinde etki edebilir kötü doğası olan erkekleri etkilemez bu durum.Erkek ve kadın zekasına baktığımızdaki aradaki farklar erkek kuramsal ve soyut düşünme hayal etme yeteneğine sahiptir gerçeklikten kopukluk yoktur kadında. kadınsa uygulamaya yönelik düşünür yani kadın gerçeklikten kopuk değildir onun içi aslında kuramsal olarak düşünme yeteneği yüksek olan bir erkek eğer seveceği bir kadın bulamazsa başarısız mahkum olur çünkü hayal alemindededir düşünceleri ayakları yere basmaz. Ama kadınsa hep Pratik düşünür kadının da ona uygun bir eş bulması faydalıdır çünkü kadında hayal etmeli uygulamanın ötesinde düşünmelidir. Pratik meselelerin dışına çıkmasıda gerekir burada erkek ona yardımcı olabilir.Bu birleşim yapboz gibi tamamlayıcı olacaktır. Kadın zekasına yönelik en büyük eleştiri kadınların sürekli konudan konuya hızlı bir şekilde kavrayıp atlaması vardır ama bunun zararı vardır bazen tek bir konuya yoğunlaşmak gerekebilir faydasıda vardır avantaj olarak. Erkeklerde sabatkarlık kadınlarda ise algılama çabukluğu vardır.Erkek zekasaı hantaldır ama tek bir konuya lokomatif tarzı işleyebilir. “kadınların düşünceleri, düşünen erkeklerinkine gerçeklik katarken erkeklerin düşünceleri kadınlarınınkine hacim ve genişlik katar.” Böyle bir yapboz özelliği vardır. Yaratmak ve bilgi birikimi Niye kadın bilim insanı az vb? Bu soruların cevabı çok basit diyor Mill yaratmak ve bilgi birikimine bakar. Yaratmak için sizin önce bu korkunç hane yönetiminden kısır döngüden çıkmanız gerekir. Hergün evi temizle bulaşık yıka yemek hazırla çocuk bak eşe bak giydir birde psikolojik destek yap size zaman kalmaz kadın dezavantaja sahip bu yüzden.İkincisi bilgi birikimi ise bir bina gibi düşünelim ve o binanın her birine tuğla konularak bina oluşmuştur.Siz şimdi bu binaya bir tuğla koymak istiyorsunuz psikoloji dalından yeni bir bilgi ortaya atmak istiyorsunuz önce siz bütün bu binayı tuğlaları öğrenmeniz gerekiyor bunun eğitimini almanız gerekiyor en son kata kadar çıkmanız gerekiyor işte o zaman şanslıysanız ve yetenekli ve iyi hazırlandıysanız belki bir tuğlada siz koyuabilirsiniz.Ama size böyle bir şans verilmezse sizin yaratma şansınız olmaz. İlham geldi felan değildir en deha insanlar çalışkanlardır. Tüm elverişsizlere ragmen parlak istisnalar vardır kadınlarda örneğin Mill’in eşi ve kızı.
Kadınların Köleleştirilmesi
Kadınların KöleleştirilmesiJohn Stuart Mill · Bilge Kültür Sanat · 2017171 okunma
·
359 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.