Gönderi

·
Not rated
Türk edebiyatının en etkin kalemlerinden biri olan Kemal Tahir’in önemli ilk eseri “Göl İnsanları”, farklı dönemlerde yazılmış ve ilk 4’ü 1954 yılında Tan Gazetesi’nde tefrika edilmiş 8 hikayesini içeriyor. Esasında kitabın ilk baskısında sadece gazetede tefrika edilmiş bu 4 öyküye yer verilmiş. Ancak Kemal Tahir izleyen baskılarda bunların yanına 4 yeni hikayesini daha eklemeye karar vermiş. Benim okuduğum 1974 baskısı 8 hikayeyi de içeriyordu. Fahri Karagözoğlu imzalı muhteşem bir kapağı var bu baskının; yayınlanan diğer tüm baskılar arasında bence en güzeli bu kapak resimli olanı… Hele bir de mis gibi yıllanmış kağıt kokusunu içime çektikçe, elimden bırakmak istemedim. Kemal Tahir hakkında bu sitede nice nice uzmanlar var, sevgili arkadaşım @seda_bera bunlardan biri; dolayısıyla hepi topu 4 kitabını okumuş olan ben bu büyük yazarımız hakkında tabii ki ahkam kesemem. Ama bu hissettiğim coşkuyu dile getirmeme engel değil… Daha ilk paragrafta okuyucusunu hikayenin içine çekmeyi başaran; toplumsal hayatı, ama cilalanmamış, gerçek hayatı; kısa diyaloglar, iddiasız kısa cümlelerle bir büyücü edasında gözümüzün önünde canlandıran; ülkemizi, geleneklerimizi, halkımızı olmasını dilediğimiz gibi değil, olduğu gibi tanımamızı sağlayan bu büyük üstadı okumaktan çok büyük keyif alıyorum. “O zaman neden sadece 4 kitabını okudun?” derseniz, inanın verecek cevabım yok. Sadece Kemal Tahir’e değil, toplumsal gerçekçi diğer büyük kalemlere de uzun yıllar uzak kalmamın sebebi popüler olana dalıp kendi edebiyatımızı tanımak için pek çaba harcamamam olsa gerek. Ne ayıp, ne yazık… “Göl İnsanları” başlangıçta söylediğim gibi 8 farklı, bağlantısız öykü içeriyor. İçlerinde çok beğendiklerim de, yavan bulduklarım da oldu. Özellikle Kemal Tahir’in ilk dönem hikayeleri olan ilk dördüne bayıldım. Bu dört hikayede dul kızına koca diye yolda karşılaştığı arabacıyı seçen çaresiz kocamış anneden, katı gelenekleri aşıp aşkı bulmaya çalışan güzeller güzeli Sultan’a; kadınsızlık başına vurmuş Çoban Ali’den para ile ahlak arasında sıkışan Hamdi’ye; bizim insanımızı bize, olduğu gibi, süsleyip püslemeden anlatıyor Kemal Tahir. Dağlardaki yıllar süren mesaisinden kurtulup ortakçılık ümidi ve kadın arzusu ile Fatma’yı mal gibi almaya kalkan, olmayınca kaçıran Çoban Ali mesela; ne kadar da tanıdık… Cinsel açlıkla kavrulan niceleri gibi Ali’nin gözü de hiçbir şey görmüyor; o bilge insan gözlerimizin önünde canavara dönüşüyor. Bir anlık zevk uğruna bir ömür mutluluğu hunharca feda ediyor. Terkos gölü kıyısında çakıl çeken işçilerin hikayesi de öyle… Hikayenin başında Bulgaryalı İbrahim ile Hamdi arasındaki diyaloglar kapitalizm-sosyalizm karşılaştırması adeta. Bulgaryalı’nın aksine Hamdi hak aramak niyetinde değil; onun zihninde sermayeyi koyanın nimetinden faydalamasının “anaların ak sütü gibi” helal olduğu yargısı yerleşik. O bu şekilde emek sömürüsünü içselleştirmişken, patronları Kaptan Şerif Ağa’nın 12 yaşındaki küçük Salih’e cinsel istismarı ile nasıl da şaşırıyor! Türkiye’mizin önemli çelişkilerinden birine parmak basıyor Kemal Tahir; emek-sermaye eksenli ahlaksızlık “hak” görülürken, cinsel ahlaksızlık affedilmez! Halbuki patronun düşünce şekli her iki durumda da baştan beri aynıdır; “parayı veren nimetlerinden faydalanır”. Yazarın sonradan eklediği dört hikaye, bu sürede yaşanmışlıklardan beslendiği için olacak, daha fazla siyasi eleştiri taşıyor. İdamlık kaçak Veli Geyik’in çalıştığı baraj inşaatında müteahhitin oğlunu boğulmaktan kurtarıp kahraman olduğu hikaye mesela… Bir yandan kaçmasına rağmen diğer yandan gazetelerde yakışıklı bir fotoğrafının çıkmasını arzulayan belalı Veli Geyik Andy Warhol’a rahmet okutuyor; herkes bir dakikalığına da olsa ünlü olmak istiyor bu dünyada! Ama yazarımız, Veli’nin çalıştığı baraj inşaatındaki müteahhit-devlet rüşvet çarkını, Amerikan elçisine selam durmaları, türlü türlü rezillikleri de ortaya döküyor arka planda. Bu kaşarlanmış yüzsüz tayfanın yanında bizim idamlık Veli neredeyse masum kalıyor… Kürt aşiretini Rumeli’ye sürme macerası da öyle… Sözümona başkaldırabilir (!) bir grup vatandaşını ülkenin en doğusundan en batısına süren devlet yönetimi bitmez tükenmez bürokrasisi ve insanı değil parayı seven memurları ile hem aşireti, hem de sayısız hayvanı telef ederken parsayı uyanık Hacı Ağa’lar topluyor. Elinde tespihi, dilinde duaları ile sözde öbür dünyadan başka kaygısı olmayan, ancak arka planda milletvekili ortağı ile devlet hazinesini soyan Trabzon’lu Hacı Ağa o kadar tanıdık ki; hikayeyi sadece isimleri değiştirerek günümüze uyarlayabilirsiniz… Devletin kendi vatandaşına reva gördüğü zulüm, umursamazlık, hırsızlık ve yolsuzluk çarkı; üstüne üstlük ayyuka çıkan rezaletlere rağmen “çok başarılı bir operasyon” olduğunu televizyonlarda yüzü kızarmadan söyleyebilen bir başbakan! Her şey çok tanıdık. Beğenmediğim sadece iki hikaye oldu; biri “Bir kodoşluk hikayesi”; “binbir geceden halk hikayesine aktarma denemesi” demiş yazar. Diğeri ise “Fermanlı Hoca”; bir taşra cami hocasının tren yolculuğu boyunca anlattığı ipe sapa gelmez, uydurma evliya hikayeleri. İlkini mesajını beğenmediğimden, ikincisini ise uzunluğundan dolayı sevemedim; ancak yanmaz kefen satılan, radyo programı aracılığıyla para karşılığı ölmüşlere yasin okunan günümüzde Fermanlı Hoca’nın daha masum kaldığını da eklemeliyim. Velhasıl ben öyküleri sevdim. Anladım ki daha çok okunmalı Kemal Tahir. İnsanımızı tanımak için… Taraf tutmak, bayraktarlık yapmak için değil; bilmek, anlamak için… Din sömürüsünün nelere yol açtığını görmek için… Devletin başına geçen kimilerinin arsızlığından, umarsızlığından, vurdumduymazlığından utanmak için… Bu genç cumhuriyetin hayal ettiklerini yapmasını engelleyenleri tanımak için… Belki biraz da hiçbirimizin mükemmel olmadığını hatırlamak; insanımızı olduğu gibi, günahı ve sevabı ile birlikte kabul etmek için…
Göl İnsanları
Göl İnsanlarıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 2020365 okunma
··
1,028 views
AkilliBidik okurunun profil resmi
Bu incelemeyi Ağustos 2021'de yazmış ve yayınlanmıştım. Nedendir anlamadım ama silinmiş, tesadüfen farkettim. Benim hesabımda silinenlerde yer almadığı için, ne zaman, neden silinmiş, anlayamadım.
1000Kitap
1000Kitap
? Her neyse, hazır
Ebru Ince
Ebru Ince
etkinliği var, tekrar yayınlayayım dedim😃 Kemal Tahir büyük bir kalem; okunmalı, okunmalı...
Seda okurunun profil resmi
Eline, emeğine, yüreğine sağlık Bıdık. Arabacı'nın bende yeri apayrıdır nedense..Layığıyla, pek güzel aktarmışsın eseri, umarım sesin duyulur ve böylece Tahir'in daha çok okunmasına vesile olursun..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.