Gönderi

SORU: "İlginç Sorular-2"nin arka kapağındaki yazıyı yeri gelmişken buraya almak istiyorum. Ne dersiniz? EDİP: Olur, alalım. Hem de o zamanki gençlik resmini de alalım. Emevîler'den itibaren başlayan ve gittikçe artan cehalet ve bağnazlık dönemi, artık vadesini doldurmuştur. İslam âlemindeki fitnelerin, ihtilafların, kavgaların, zulümlerin ve perişanlığın temel sebebini merak ediyorsanız, bu kitabı dikkatle okumalısınız. Bu kitap, size Müslümanca bir bakış açısı kazandırmaya yönelik bir çalışmanın ikinci basamağıdır. Daha önce "Kur'an En Büyük Mucize" ile temel atmış ve "İlginç Sorular" ile de ilk basamağa çıkmış olmalısınız. Allah'ın muhlis kullarına nasip kıldığı ileri anlayış düzeyine çıkmak için gerekli koşulların başında aklımızı kullanmak ve kalabalıklara kapılmamak gelir. Eğer siz, gerçekleri, onu kabul eden kelle sayısıyla değerlendirmiyorsanız mutlak gerçeğe ulaşabilirsiniz. Toplumumuzun belleğine yüzyıllardır işlemiş yanlış önyargıları kaldırmanın, atomu parçalamaktan daha zor olduğunu biliyorum. Buna gayret edenlerin, dedikodu, yalan ve iftiralarla aforoz edildiklerini de biliyorum. Fakat Rabbimizin söz verdiği zafer ve yardım artık yaklaşmıştır. Gece, dönmeye yüz tutmuştur. Ne mutlu, sabahın aydınlığına kavuşanlara! Ne mutlu, Rabbimizin SON MESAJINI akıl ederek dinleyenlere! Birinci baskısı Ekim 1987'de gerçekleşen "İlginç Sorular-2" kitabımdan sonra tahmin ettiklerim gerçekleşti. Dedikodu, yalan ve iftiralarla aforoz edilmiştim. Aleyhimde yazılan dolaylı ve dolaysız yazılara cevap yetiştirmeye çalıştım. Ne var ki bir tek cevaptan sonra bu hakkımı da kaybettim. Mukallitler güruhu topluca saldırıya geçmişti. Beni dövmeyi ve hatta öldürmeyi bile düşünenler vardı. İslam'a olan bağlılıkları birbirini doldurmaktan öteye geçmeyen ilkel tipler, fikri tartışmada aciz kalınca, Kuran'da tanımlanan "cahil" tavırları sergiliyordu. Edip Yüksel'in çıkarılmadığı ringlere büyük kahramanlar edasıyla çıkarak, Edip Yüksel'in hayaletine yumruklar salladıktan sonra, kendilerini galip ilan etmekten utanmayan sözde aydınlar, mollalar, yazarlar... Vahdet'in önündeki en büyük engelin "akıl putperestliği" olduğunu iddia edebilen akılsız putperestler... "Edip Yüksel, bizim cihat hızımızı kesiyor" diyen sahte mücahitler... Edip Yüksel'in mason olduğunu ima eden veya söyleyen iftiracılar... Babamın açılışını yaptığı aforoz kampanyasına, Ali Ünal, Hüsnü Aktaş, Hüseyin Hilmi Işık, M. Şevket Eygi, Ali Arslan, Prof. Salih Tuğ, Dr. İbrahim Aydınlı gibi zatlar kılıçlaşan kalemleriyle katıldılar. Mahmut Toptaş, Ahmet Arvas", Hekimoğlu İsmail, Ali Bulaç gibi zatlar da ismimi zikretmeden kampanyaya katılmayı tercih ettiler. Prof. Hüseyin Hatemi, tartışmalara vakur ve farklı bir üslupla katıldı. Bu tartışmalara daha kimlerin katılacağı malum değil. Malum olan şuydu ki son çırpınışlarını yapan mukallitler güruhu beni icma ile aforoz etmişlerdi. Evet, meydanın bir köşesinde manzara buydu. Bunca dehşetin ve yaygaranın sebebi neydi peki? Hâlbuki Edip Yüksel, sadece Kuran'ı dini kaynak kabul eden bir ümmetin basit bir eriydi. Üstelik daha göreve başlamamıştı. Bütün alanlar ufak bir giriş denemesinden ibaretti. Elinizdeki kitap, Kuran'ı biricik kaynak görenler ile Kuran'a başka kaynakları eş koşanlar arasındaki tartışmaların bir kesitidir. Bu tartışmaları kitaplaştırmak zorunda kaldım. Kendisine yöneltilen iftira ve hakaret dolu eleştirilere cevap verme hakkı elinden alınan birisi başka ne yapabilir ki? Aforoz edilmiş bir yazarın, mukallitler için pek sakıncalı olan kitabını okuma cesaretini gösterdiğiniz için sizi kutlarım. Bu kitabı okurken, hatırınızda bulunmasını istediğim bir kaç noktayı belirtmek istiyorum: *** "Hakkında bilgin olmayan bir şeyi körü körüne izleme: çünkü kulak, göz ve gönül (muhakeme), bunların hepsi ondan sorumludur." (17:36) "Onlar ki sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir ve onlar akıl sahipleridir." (39:18) Allah'ın dinini, Emevi, Abbasi ve Osmanlı palavracılarının dini haline sokanları uyarıyorum. Aklınızı başınıza alınız. "Sevad-ül a'zem" i, yani "büyük karaltı"yı takip etmekten vazgeçiniz. Zira Kuran nurunun aydınlattığı sabah, sizin o büyük karanlığınızı dağıtmak üzeredir! ***
Sayfa 603 - Ozan Yayıncılık / Yarı-Rastgele Seçilmiş Makalelerim ve Söyleşiler / "İslamî Reform Hareketi" söyleşiden bir kesit:Kitabı okudu
·
162 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.