Merhaba canlar... @biryazarbinokur grubumuzda ocak ayı okumalarımızı çok sevdiğim #jacklondon eşliğinde yaptık. Seçimim daha önce okumadığım #birdilimbiftek ten yana oldu. Bir Dilim Biftek ve Meksikalı öyküleri London'ın bütün eserlerinde okuduğumuz üzere toplumsal yaşamın çarpıcı kesitlerinden oluşuyor. Ve King Kazandıı...! Tom King... O eyaletin eski ağırsıklet boks şampiyonu. Heyecan dolu maçlar, şan, şöhret, para... Şimdi ise eski halinden eser kalmamasına rağmen borçlarını ödemek bir yana, çocuklarına ekmek götürmek için, dahası evine gitmeye yol parası bulabilmek için dövüşmek zorunda. Rakibi başka bir boksör elbette ama biz farklı bir pencereden bakıyoruz. Bu yaşlılık ve gençliğin ilk raundu... Gençliğin o cömert kuvvetiyle, yaşlılığın temkinli, tecrübeli, kuvvet tasarrufu taktiğinin savaşı... "Çünkü gençlik her zaman gençtir. Sadece yaşlılık yaşlanır..." Bu yüzden gençliğin zindeliği sönüp dinçliği donuklaştıkça, yaşlılık bir çoban misali kuvvetini özenli gütmeyi bilir... Bu yüzden yaşlılık cimri, gençlik fazla müsrif harcanır... Maalesef tüm bunlar yetmedi King'e. Gençlik yapacağını yaptı. Müthiş bir maç canlandı gözlerimin önünde, tam 11 raund. Sebebini bilerek ve onu bir bankın üzerinde ağlarken bırakıp diğer öyküye geçmek zorunda kaldım. Felipe Rivera... O bakışlarında yoğun bir acıyla, soğuk ateşler gibi parlayan ışıklar taşıyan, Meksika Devrimi için çalışmak isteyen bir genç... Fakat diğer devrimciler onu kabullenmekte güçlük yaşıyor. Kimine göre ruhu körelmiş biri, kimine göre ölülere benziyor ama korkulacak kadar da canlı. Kimi cehenneme girip çıkmış biri olduğunu düşünüyor, kimi ölümün soluğu olduğunu... Gücün ta kendisi olduğunu düşünen de var, intikam çığlığı olduğunu düşünen de... En iyi ihtimalle ise bir vatansever, devrimin insan suretinde bürünmüş hali, gecenin en sakin saatinde eyleme geçen yok edici bir melek... Oysa sadece devrim için uğraşan, örgüte sürekli para gerektiği için ücreti karşılığında boks yapan ve bunu kimseye söylemeyen bir devrimciydi. Ringin kendine ait köşesinde otururken rakibini değil, fabrika duvarlarını, açlıktan iskelete dönmüş beti benzi atmış işçileri, yedi sekiz yaşında çalıştırılan küçük çocukları canlı cenazeye dönmüş çalışanları, babasının intihar çukuru dediği boya odasını, katledilen vücutları onlarca ceset altında ezilen anne ve babasını görüyordu... Şampiyon olan Amerikalı rakibiyle ve kendisine karşı olan kaybetmesi için uğraşan bir salon dolusu Amerikalı'ya rağmen kıran kırana geçen 17 raund sonrası artık devrim kendisiydi... Kısa da olsa sayfalarca anlatabilirim London eserlerini. Çünkü bu usta kalemi seviyorum. Okumadıysanız kesinlikle şans vermeniz gerekenlerden... Keyifli okumalarınız daim olsun... Kitapla kalın...

Bir Dilim BiftekJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,871 okunma

51 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İlknur Hellaçoğlu