Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap 16 öyküden oluşuyor ben ise bu öykülerden yalnızca bir tanesinden bahsetmek istiyorum o da Yalnız Efe öyküsü... Kısaca öykünün konusundan bahsetmek gerekirse Yalnız Efe ya da henüz bu karaktere bürünmemişken ki adıyla Kezban,babasıyla beraber köyde yaşayan bir karakter.O sırada da koyün üstünde kara bulutlar geziyor çünkü Eseoğlu onların tüm topraklarını satın almak ve tarlalarında boğaz tokluğuna ki bu bile iyi bir tabir daha doğrusu aç açına çalıştırmak isteyen bir tefeci.Bu sırada Eseoğlu'na karşı her daim direnen Kezban'ın babası tefecide olan borcunu geri almak için oraya giderken öldürülüyor ve işte öykümüz böylelikle başlıyor. Babasının intikamını almak isteyen Kezban dağa çıkıyor ve başta Eseoğlu olmak üzere babasının haksız yere öldürülmesinde payı olan herkesten tek tek intikamını alıyor. -yalnız konuyu biraz daha revize etsek ortaya Hollywood senoryosu çıkacak bence:d - Yalnız Efe şu ana kadar okuduğum Ömer Seyfettin öyküleri arasından içlerinden en beğendiğim,en sevdiğim öykü oldu.Çok,çok güzeldi.Baya da şaşkınım aslında;bence öyküden bağımsız olarak Yalnız Efe çokça abartılması gereken,çok daha fazla bilinmesi gereken bir 'karakter', kendisi Türklerin Jeanne d'Arc'ı.Yalnız Efe en az bir Cingöz Recai,Gülbeşeker Feride,Raif Efendi ve Türk edebiyatının diğer kült karakterleri kadar bilinmeliydi, önemsenmeliydi ve değerlenmeliydi.Yalnız Efe resmen İnce Memed'in ve eğer tamamlansaydı da Kuyucaklı Yusuf'un Türk Edebiyatındaki bir fragmanı bir epilogu gibi.Aynı anda hem Robin Hood hem kibar hırsız hem de az önce bahsettiğim Türk edebiyatının en önemli karakterleri Kuyucaklı Yusuf,İnce Memed,Koçero ve Çakırcalı Efe gibi 'eşkiyaların' tüm ortak özelliklerini üstünde toplamış.Aradaki tek fark cinsiyet ve galiba benim için konuyu daha cazip,daha ilgi çekici,daha matah ve daha estetik bir hale getiren de bu çünkü geçmiş dönemlerdeki edebiyatımız genel olarak ezilmiş bireylerin hakları için savaşan erkek karakterleri konu ediniyor ve kitabımızda da elbette bu önyargı görülüyor.Örneğin Yalnız Efe'nin babası eğer bir erkek çocuğu olsaydı Eseoğlu'na karşı daha sağlam durabileceğini söylüyor.Babası öldükten sonra Kezban'dan beklenilen tek şey 'sahipsiz' kalmaması için hemen bir 'kocaya' varması fakat Kezban tüm bunları dinlemiyor ve dağa çıkarak Eseoğlu'ndan intikamını alıyor.Ardından o dağdan bir daha inmiyor ve 16 yıl boyunca, ömrünün sonuna kadar,bir Robin Hood edasıyla kötüden alıp iyiye veriyor sonra da 'Yalnız Efe' adıyla ünleniyor. Parmak basmak istediğim bir nokta da kitaptaki Eseoğlu karakteri.Bence bu karakter çoğu yönünden Kibar Feyzo'nun Maho Ağasının ve İnce Memed'in zalim Abdi Ağasının bir akisi,bir yansıması. Hepsi de köylüye zulmeden,mallarını gaspeden,haklarını ve emeklerini içi gram sızlamadan sömüren ve birkaç deste kirli para için işini kötüye kullanan memurlarla işbirliği yapan karakterler.Edebiyat çevrelerinde sıklıkla duyduğumuz "Abdi Ağalar bitmez..." diskuvuna metinlerarası bir noktada yani farklı kitaplarda da bir Abdi Ağa'ya rastlayarak tanık olmak bu söylemi benim için daha da etkileyci bir hale getirdi.Sanırım her kitabın bir Abdi Ağası,bir kötü karakteri maalesef ki var.Üzücü olan şu ki aynı tespit bizim hikayelerimiz için de geçerli.Artık herkes Bolu Beyi kadar zalim,her yer Bolu kadar sessiz ve kimse Köroğlu kadar cesur değil.Her şey bir Dreyfus davası ama kimse bir Zola değil.Bu noktadan bakınca kitabı yine İnce Memed'e benzettim,diyorum ya Yalnız Efe bence bu tarz kitapların bir fragmanı bir habercisi gibi diye. Bunun dışında söylemek istediğim bir diğer şeyde kısacık,kırk dört sayfalık bir öykünün içinden bu derece hacimli bir edebiyat zevki çıkması çok büyük bir maharet,muvaffakiyet.Yani bazı yazarlar dile getirmek,anlatmak ve empoze etmek istediklerini 200,300 sayfaya hatta koca koca üçleme,dörtleme tarzındaki seri kitaplara bile sığdıramazken sadece 44 sayfada bir yazarın anlatmak istediği her şeyi yazabilmesi ve hatta bazen bu kısacık öykülerden aldığımız zevkin koca hacimli kitaplarla yarışır bir noktaya gelmesi takdir edilmesi gereken bir başarı.Özellikle de Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirinde de söylediği gibi yolun yarısında -36 yaşında- vefat eden bir yazarın bu derece başarılı öykülere imza atmış olması daha da takdir edilesi bir şey.Okunulası,okutulası...
Yalnız Efe
Yalnız EfeÖmer Seyfettin · Sabah Gazetesi ( Morpa Kültür Yayınları) · 20097,1bin okunma
··
315 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.