Gönderi

88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yakışıklılığı sayesinde kadınlar karşısında pek bir zorluk yaşamayan, ayran gönüllü diyebileceğimiz, her yeni bir macerada her şeyi önceden hesapladığı için herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmayan ve karşısındaki kadının kim olduğuna bakmadan ona erotik bir şehveti haz duygusuyla yaklaşıp onunla her türlü ilişkiye hazır olan çapkın bir adam… Varlıklı bir avukatın durağanlıktan sıkılmış, hayatında yeni bir tat arayan, ihtiraslı ve genç, güzel karısı ve onun çocuk yaşta ama akıllı,hisleri kuvvetli ve bir o kadar da duygularına mağlup hasta oğlu… Yakıcı Sır, tüm ihtişamıyla karşınızda. Genel olarak baktığımızda Zweig, Edgar adlı bu çocuğun gözünden olayları aktarıyor ve tabi ki çocuk psikolojisini tıpkı bu macerayı yaşayan çocukmuşcasına ustalıkla sergiliyor. Zweig’ın derin psikolojik yönünün ne kadar kuvvetli olduğunu ve olayları bize ruhi yönden aktarış konusunda ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Bu kitapda da Zweig, öncekilerden farklı olmadan bu yeteneğini konuşturuyor. Tekdüze bir hayat yaşasa da her türlü imkana sahip, aslında mutlu da olan ve mutlu bir aile tablosu içinde anne rolünü başarıyla oynayan bu kadın, neden baron gibi -tabiri caizse playboy- bir adamın peşinden hayatının eskisi gibi süregelmeme ihtimali olan bir maceraya heveslenir. Aslında anlamakta pek zorlanmıyorum. Bazı şeylerin farkında bir insanım. Her erkeğin içinde bir yerlerde gizli saklı kalmış bu tarz bir ihtiras mevcuttur. Bu ihtiras, kendini açığa vurduğu anda zincirlerini koparmış ve durdurulamaz bir hal almıştır. Ve o andan itibaren hedefine koyduğu kadını sadece kendi arzularını tatmin edecesiye kadar nişan hattından çıkarmayacaktır. Her zaman pusuda, bu avı sonuna kadar götürmeye kadar kararlı ve planladırlar. Yani şunu demek istiyorum; eğer böyle bir erkeğin görüş alanına girmişseniz –kadınlar için söylüyorum- yırtıcı bir karakterle karşı karşıya kalmışsınız demektir ve bu problemi kendi başınıza çözemezsiniz. Yani bu hikayedeki kadının duygularına mağlup olup, neden böyle riskli bir maceraya atıldığını çok iyi anlıyorum. Çünkü en savunmasız anını gözleyen ve o anda en güçlü silahlarla –aşk,şehvet,güven- ona saldırmaya hazır bir ordunun beklediğinin farkında değildir. Ama bu hikayede bu kadının bir şansı vardı: Egdar… Evet, kadının küçük oğlu. Bu zeki oğlancık, zamanla Baronun kendisine olan sevgisinin tamamen annesini elde etmek amaçlı olduğunun farkına varması ile erkek doğasında olan kendine ait olanı koruma duygusuyla, Barondakinden daha güçlü bir silahla –kıskançlık ve nefret- karşılık vermeye başlıyor. İşte Baron’un yaptığı hata da burada. Kadını elde edene kadar çocuğa sevgi gösterip kadını elde ettiği anda bu sevgi musluğunu kapatmak. Ve kitabın final bölümünde Edgar’ın anne sevgisine mağlup olarak, belki de zararsız ama adice bir maceranın izlerini silmesi bence Zweig’ın geçmişinden gelen bir husus olabilir. Ne bilmiyorum, hayal gücümün klavyem üzerine yansıması da olabilir. Her şey mümkün lakin şunu merak ediyorum; annesinin kendisini yeniden eskisi gibi sevdiğini düşünerek bu sırrı kapalı turan Edgar, büyüyüp de bu maceranın sırlarına vakıf olmayı başardığında ne olacak? O zaman annesinin oynadığı bu oyunun, şehvet arzusundan kaynaklandığını fark ettiğinde Egdar’ın hayatında ne değişecek?.....
Yakıcı Sır
Yakıcı SırStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202042,5bin okunma
·
11 görüntüleme
Hatice Mehlika okurunun profil resmi
zweig ın okumadığım kitaplarının da incelemesini okuyorum ve amok koşucusunu okuduktan sonraki düşüncelerimde ne kadar isabet ettiğimi bir kez daha anlıyorum.. istisnasız nerdeyse her hikaye ve romanında aldatan bir kadın ve hovarda bir erkek var..genelde bu kadın da burjuvalardan seçiliyor..ve istisnasız nerdeyse her hikaye intiharla bitiyor.. Zweig ın gerçek hayatta da intihar ettiğini düşünürsek bu intihar düşüncesi onda hep vardı ya da o kadar intiharla bitirdi ki hikayeleri en sonda kendi hikayesi de intiharla bitti demekten alıkoyamıyorum kendimi..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.