Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

BEYAZ TÜRKLER'İN ZENCİLERİ
Antik dönemde Barbarlar Avrupalı’nın korkulu rüyası idi. Avrupa Hristiyanlaştıktan sonra, yani Avrupalılıkla Hristiyanlık aynileştikten sonra barbarlık, Hristiyan olmayan toplulukların ortak adı oldu. Müslümanlar Kudüs'ü aldıktan sonradır ki, barbarlık Müslümanlığı çağrıştırmaya başladı. Korku ve nefreti, bir medeniyetin bilinçaltındaki ifadesi barbarlık ya da Müslümanlık... Sanıldığı gibi barbarlığın, Avrupalılığın kolektif bilinç ifadesi olarak ortaya çıkması, Türkler'in Viyana kapılarında görünmeleri ile ifadesini bulan bir tanım değildi. Müslümanlara karşı var olan ve hâlâ silinmemiş olan barbarlık yaftası, Osmanlı'nın Orta Avrupa'da at koşturması ile somut olarak Türkler'e yapıştırıldı. Batı dillerinde barbarlık çoğu kez Müslümanlıkla eşanlamda kullanılır, korku ve nefreti, aşağılayıcı anlamları içerir. Örneğin İngilizce'de yaygın olarak kullanılan ve bir dönem akademik metinlere bile girmiş olan ‘unspeakable Turk' tabirinin Türkçe karşılığını verecek olursak ‘iğrenç Türk' şeklinde tercüme edebiliriz. Bir ara İngiltere'de Türkçe dersi verdiğim İskoç asıllı üniversite öğretim üyesine ‘İngilizler Türklerden niçin nefret ediyorlar? diye sorduğumda, tereddüt etmeden çok net bir cevap vermişti: “Dinleri yüzünden.' Yazıyı yazarken sohbet ettiğim Lütfullah Göktaş'a göre İtalyancada da Türk demek gâvur anlamına gelmektedir. İtalyancadaki şu örnekler de bu kanıyı güçlendiriyor: Farsi turco (Türkleşmek, Türk olmak, gâvurlaşmak), bestemiare come on turco (Türk gibi mukaddesata sövmek). Bunları çoğaltmak ve tüm batılı dillerden örnek vermek mümkün. Türkiye radikal biçimde yönünü Batı'ya çevirdiğinden beri, atlamak istediği Batı medeniyetinin değerlerine bir din gibi sarılmasının anlamı aslında burada yatmaktadır. Bu durumu, açıkça deklare edilmese bile, cumhuriyet elitinin Batı'yı algılayış ve diğer Müslümanlara yaklaşım biçiminden çıkarmak mümkün. Kendini Batı'ya ait görmeye hazırlanan cumhuriyet ideologlarının, kendi barbarlarını üretmeye ihtiyaçları vardı. Bu barbarlar da Araplar olabilirdi ancak. Popüler kültür düzeyinde üretilen 'pis Arap' yakıştırması ile ‘unspeakable Turk' benzetmesi arasındaki örtüşmenin tesadüfi olduğu söylenebilir mi? Cumhuriyet yönetiminin Araplara karşı geliştirdiği ve yıllarca kullandığı ihanet etmiş olmak ithamı belli tarihsel gerçeklere yaslanarak üretilmiş olsa da, çok açık olarak ortaya konmuş 'farklı dünyalar'ı ifade etmemektedir henüz. Ancak, resmî düzeyde Türk yöneticilerin yıllarca uzakta kalmakta ısrar ettikleri İslam dünyasına karşı, tarihi ve uluslararası zorunluluklardan dolayı daha uzun süre kaçamaz duruma gelince kurulan temaslardaki tavrı tıpkı Avrupalı'nın 'barbar'lara yaklaşımı gibidir: Aşağılayıcı. Hristiyan dünyanın diplomatlarının bir dönem Osmanlı'ya bakışı ile hariciyenin ‘Biz laik bir ülkeyiz' tavrı arasında çok anlamlı bağlar mevcut. Beyaz Türkler'in yanıldıkları bir nokta var; Avrupalının 'barbarlık' tanımlanmasını yüzyıllarca birlikte paylaştığımız kardeşlerimize karşı bakışlarını değiştirmiş olsalar da, Avrupalının gözünde kendi 'barbar' imajlarında bir eksilme olmayacağıdır. Bu noktada Cemil Meriç'i hatırlamamak mümkün mü: “Bütün Kur'anlar'ı yırtsak, yaksak, Avrupalının gözünde biz yine Osmanlı'yız, yani İslâm...”
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.