Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Fatih Sultan Mehmed’in Dünya’ya Teşrifleri
Bir mübarek saat ve kutlu gün içre bir sabah… 1431 yılı yazında evvela güneş tutuldu ve bu azametli hal korku ve dehşet içinde Konstantiniyye’den seyredildi. Ortalık öyle zifiri karanlık oldu ki gün ortasında gökyüzünde yıldızlar göründü. Bundan bir ay kadar sonra üç gece arka arkaya fecr-i şimalî göründü. Arkasından pek muhteşem bir kuyruklu yıldız doğdu, kuyruğu doğu ufkunun üstünde, başı gök kubbesine doğru, sabah ezanı vaktinde Konstantiniyye ve civarındaki memleketlerin semasını bir hafta kadar murassa bir sorguç halinde tezyin etti. O yıl ve ertesi yıl, Anadolu’da ve Rumeli’nde doğan çocukların çoğu oğlandı. Ve koyunlar, keçiler ikiz yavruladılar, ineklerin yavruları hep dişi oldu ve atların yavruları erkek oldu. Tarlalarda başakların daneleri iri ve dolgun oldu, bağ ve bahçelerde ağaçlar çakıl gibi meyve ile donandı. Hicri 835 yılı Recebinin 26/27. ve Miladî 1432 yılı Mart’ının 29/30. gecesi ve bir pazar gününün sabah saatinde, ki güneş Arslan burcundaydı, İkinci Sultan Murad Han’ın, Sinop Hükümdarı İsfendiyar Bey kızı Hatice Halime Hüma Hatun’dan bir oğlu dünyaya geldi. Baba sabah namazını kılmış seccadesinde Kur’an okuyordu Sure-i Muhammed’i bitirmek, Sure-i Feth’e başlamak üzere idi, yirmi sekiz yaşında, ikinci oğlunun gelişini sevinç yaşlarıyla dolarak karşıladı: “RAVZA-I MURAD’DA bir gül-i MUHAMMEDİ açtı” dedi. O tarihte henüz iki yaşında olan büyük oğlunun adı Alaeddin idi. Recebin on ikinci cuma günü, vüzeranın, ümeranın, ulemanın hazır bulunduğu bir Meclis-i Alî de, iki rekat namaz kıldıktan sonra kollarına verilen kundak içindeki masumun kulaklarına, tekbir ve ezanlarla adını üçer kere “Mehmed” diye seslendi ve: “Bu Şehzade Mehmed’imin kudümü şanına, âleme gülab-ı meserret saçılsın” dedi.
·
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.