Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Labirent-Deli Sarayı: Newt'in bakış açısından bir devam kitabı
Labirent serisini ilk okumaya başladığımda 14-15 yaşlarındaydım. O dönemde o kadar çok hoşuma gitmişti ki bütün seriyi kısa bir süre içinde bitirmiştim. Okuma alışkanlığımı bana kazandıran seriler arasında olduğunu da söyleyebilirim aslında. Şu anda 20 yaşındayım ve hala bu serinin bende çok ayrı bir yeri var. Tabii ki zamanla herkesin büyüdükçe kitap zevkinde değişim olur, bu değişimi ben de yaşadım ve şunu fark ettim ki artık kitaplarda biraz da edebi bir dil arıyorum sanırım. Eğer eskiden beri bu kadar değer verdiğim ve özel bulduğum bir seri olmasaydı ve ilk defa şu anda okumaya başlasaydım sanırım seriyi bitirmezdim bile. Neyse, bu kitap özeline gelecek olursak dediğim gibi edebi yönüyle değil de konusu ve aksiyon sahneleriyle aslında öne çıkan bir seri. Ancak bu kitapta aksiyon sahnelerinde de eski zevki alamadım. Zaten kitap 3. kitap olan Son İsyan'la eşzamanlı olarak gerçekleşiyor ve 3. kitapta Thomas'ın başından geçenler anlatılırken bu kitapta Newt'in başından geçenleri okuyoruz. Eğer ki bu seriyle özel bir bağınız yoksa bu kitabı bence okumanıza hiç gerek yok. Tamamen fan service diyebileceğimiz bir kitap. Dashner belki biraz para kazanmak için ya da belki hayranlarının gönlünü yapmak için kısa bir ek kitap yazmış diyebiliriz aslında. Ama eğer bu seriyi çok seviyorsanız -özellikle de Newt'i- bu kitabı da bence sevebilirsiniz. (Buradan sonra yorumum bundan önceki kitaplarla ilgili spoiler içerecektir.) Newt benim ta ilk kitaptan beri en sevdiğim karakter oldu hep, hatta sadece bu seride değil genel olarak kurgusal karakterler arasında da en sevdiğim en özel karakterler arasındaydı hep. O yüzden bu kitapta Newt'in kendiyle çatışmalarını, deliliğin kendi üzerindeki etkilerini ve duygu değişimlerini okumak çok hoşuma gitti. Bol bol ağladım :) Dashner bu kitabında diğer kitaplarının aksine düz aksiyondan ziyade bol bol sorgulama ve iç çatışma eklemiş. Kitap diyaloglar ve betimlemelerden ziyade Newt'in kendi düşüncelerinden oluşuyor. Newt'in trajik sonunu getiren olayları aslında direkt Newt'in gözünden okuyup empati yapıyoruz. Dediğim gibi bu seri benim için çok özel bir seri bu yüzden de bu kitap da bana hitap etti açıkçası. Ama seriye çok gönülden bağlanmamış birisi için baya sıkıcı gelebilir. (Buradan sonra yorumum bu kitap hakkında spoiler içerecektir.) Newt'i Tommy ve diğerleriyle değil de başka karakterlerle okumak ilk başta biraz garip gelse de alıştım. Özellikle de diğer karakterlerin Newt'e davranış şekilleri aslında çok hoşuma gitti. Eğer Dashner bir de Deli Sarayı'ndaki deliler yönünden Newt'e bir kazık atsaydı galiba çok daha fazla üzülürdüm. Newt'in eski hatıralarını ve özellikle de kız kardeşi Sonya'yı hatırlaması beni çok mutlu etti. Ama keşke bu hatıralara daha çok yer verilseydi, bu şekilde konu biraz havada kalmış gibi hissettirdi. Kitabın en son bölümündeki melek sesinin kime ait olduğunu tam çıkaramadım. Acaba Newt vurulduğunda İSYAN'ın haberi oldu ve onu kurtarmaya çalıştılar, en son sahnede konuşan da Şansölye Paige miydi diye düşündüm. Ama emin değilim. Neyse, uzun lafın kısası bu serinin büyük aşığı olarak, Newt'in bakış açısından geçen bir kitap okumak ilaç gibi geldi diyebilirim. Keşke sonu farklı olabilseydi, keşke Newt'in de diğerleri gibi sağlıklı bir şekilde güvenli bölgeye ulaşabildiğini görebilseydik ama işte...
Labirent: Deli Sarayı
Labirent: Deli SarayıJames Dashner · Pegasus Yayınları · 2021214 okunma
·
468 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.