Gönderi

328 syf.
·
Not rated
·
Read in 1 hours
Senfoni Niteliğinde Bir Kitap
Portakal Ağacında Oturan Kadın, bana bir kez daha gösterdi ki özgürlük, direniş ve mücadele evrenseldir; insan istenci özünde hep aynıdır. Kitabın konusuna bakacak olursak Nikaragua'da gerçekleşen bir devrim ve bu devrim karşısında yaşanan bir dizi olay ve duygular silsilesi... Bu kitap için otobiyografik roman denilebilir çünkü Gioconda Belli de Nikaragua'da doğmuş bir yazardır. Her ne kadar otobiyografik roman desem de bu kitabı tek bir tür ile sınırlandırmak doğru olmaz çünkü kitap birçok özelliği aynı potada eritmiş bir halde karşımıza çıkıyor. Hem betimselliği ve metaforu lirik bir anlatı ile sunması hem de yaşanılanları tarihsel bir belge niteliğinde önümüze koyması onun çok sesli bir kitap olduğunu bize göstermektedir. Kitaptaki karakterlere değinecek olursak ana karakter olarak zengin, köklü, aristokrat bir aileden gelen mimar Lavinia'yı karşımızda görüyoruz. Kitap Lavinia'nın düşünce dünyası ve gerçek dünyası olmak üzere iki ana kola ayrılıyor. Düşünce dünyasında Kızılderili devrimini Itza ve Yarince üzerinden metaforik bir anlatı çerçevesinde görüyoruz. Gerçek dünyasında ise Felipe, Sebastian, Flor, General, Sara, Adrian ve Lucrecia olarak bir dizi insan karşımıza çıkıyor. Yan karakterlerin her biri bir düşünceyi, bir sınıfı, bir ideali temsil ediyor bana kalırsa. Bu bakımdan kitabın alegorik bir özelliğe sahip olduğu da söylenebilir. Felipe ve Sara üzerinden kadın sorununa değinilirken; General, Adrian ve Lucrecia üzerinden ise sınıfsal toplum eleştirisi yapılmaktadır. Flor ile Sebastian ise daha androjen ve mistik iki kimlik olarak karşımıza çıkıyor ve bana kalırsa ulaşılmak istenen ideali temsil ediyorlar. Kitapta özellikle değinmek istediğim iki ayrı bölüm var ki nadiren rastlayabileceğiniz güzellikte... Bu güzellikten kastım betimlenen duygunun okura etkili bir şekilde geçebilmesi ve sayfalarca anlatılacak olanı tek bir sayfada lirik bir anlatı ile verebilmesidir. ----------Spoiler---------- I) Lavinia, Lucrecia'yı (temizlikçi) hastaneye götürür. Bu hastane Lucrecia'nın da oturduğu "getto" diye tabir edebileceğimiz bir yerdedir. Lavinia koltuğa oturur ve insanları izlemeye başlar. Ayaklar ve ayakkabılar... Korkunç, çirkin, kir pas içinde ayaklar ve ayakkabılar... Gözlerini o insanlardan alıp bir de kendi ayaklarına çevirir: bakımlı, güzel, temiz... Lavinia bir şeylerin farkına varmaya başlar... Sınıfsallık, hiyerarşi ve "öteki" gibi... ----- II) Felipe kanlar içinde Lavinia'nın kapısına gelir. Az sonra yaşanacak olanlar karşısında Lavinia'nın acısı ve güçlü duruşu ancak gözyaşları ile ifade edilebilecek niteliktedir. ----------Spoiler----------- Son olarak kitabın çevirmeni Şebnem Sunar'a teşekkürlerimi ileterek incelememi burada bitirmek istiyorum. Bilindiği üzere özellikle lirik özellikler barındıran eserleri başka bir dile çevirmek adeta o kitabı yeniden yazmak anlamına gelir ve epey de emek isteyen zorlu bir süreçtir. Görüyorum ki Şebnem Hanım elinden geldiğince uğraşmış ve kitaptaki duyguyu okura ulaştırabilmiştir. Kendisine teşekkürü borç bilirim.
Portakal Ağacında Oturan Kadın
Portakal Ağacında Oturan KadınGioconda Belli · Akademi Yayınları · 2000339 okunma
·
361 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.