Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

454 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Marco Polo Seyahatnamesi Özeti ve Kitap İncelesi ile Bazı Öneriler
Marco Polo Venedikli bir tüccar ve seyyahtır. Onun tarih için önemli biri olması yapıp ettiklerinden ziyade bu yapıp ettiklerini kayıt altına almasındandır. 15 Eylül 1254 yılında doğan Marco’nun babası ve amcası olan Nicolo ve Mafeo kardeşler ticaretle uğraşmaktalardı. Öyle ki Nicolo ve Mafeo kardeşlerin bazı kaynaklarda babası bazı kaynaklarda abisi olan yaşlı Marco’dan kalma Konstantinopolis’deki ticaret merkezlerinin Kırım’ın Suğdak limanında bir Artene’si yani şubesi bile vardı. Polo kardeşler ticaretlerini genişletmek amacıyla serbest ticaret yapmak için izin almak da amacıyla Büyük Han’ın bulunduğu Hanbalık şehrine kadar gitmişlerdi. Orada Büyük Han Kubilay’dan ticaret izni alan Polo kardeşler aynı zamanda Han’ın Papalık elçisi olmuşlardı. Farklı dinleri öğrenmeyi seven ve halkının bir çok dinin mensubu olmasını hoşgören Kubilay Papa’dan Hristiyanlığı öğretmesi amacıyla 100 rahp göndermesini istedi fakat Polo kardeşlerin Vatikan’a ulaşmalarından önce eski Papa ölmüş ve tarihin en uzun Papa seçimleri başlamıştı.Bunun üzerine 16 yıldır memleketlerine dönmeyen Nicolo ve Mafeo kardeşler bu vesile ile Venediğe dönmüştü. Nicolo’nun yola çıkmadan önce hamile olan karısı doğum yapmış ve Marco adında bir oğlu olmuştu. Yani bu değerli eserin yazarı Marco Polo. Üç yıl sonra seçilen yeni Papa IX. Gregorous eski Papa gibi Moğollar ile ittifak olmanın önemini kavrayamadığından bu duruma fazla önem vermemiş ve bu sebeple sadece iki papaz vererek Polo kardeşleri ve genç Marco’yu yollamıştı. İşte kitap bu şekilde başlar. Ayrıca eser üç bölümden oluşmaktadır. Bunlar: • 1. Kitap • 2. Kitap • Hindistan Kitabı Bu bölümleri ayrı ayrı anlatmanın doğru olduğunu düşünüyorum çünkü Polo’nun eseri bugün bile hala çok büyük bir tartışma konusudur. Hatta bazıları Polo’nun Çin’e hiç gitediğini söylemektedir. 1. Kitap Bu ilk kitabın başlangıcında seyyahımız kendi ailesinden yani babası ve amcası Nicolo ve Mafeo kardeşlerin yapıp ettiklerinden söz eder. Bu yapıp edilenlere yukaıda değindiğimiz için tekrar söz etmeyeceğiz. Yani Papa seçilmiş genç Marco babası ve amcasının yanına katılmış iki rahibi de alarak yola çıkmışlar fakat bu iki rahip korkak tipler olduklarından ilk fırsatta tehlikeleri bahane ederek Vatikana geri dönmüşler. Esas birinci kitabın önemli tarafı bizce iki tanedir: 1. Eser dönem kültürleri ile ilgili bilgi aktarır. 2. Eser Moğol Tarihi hakkında önemli bilgi verir. Şimdi ile eserde daha çok İlhanlılar coğrafyası diyebileceğimiz arazi tasvir edilmiştir. Bunun dışında Anadolu coğrafyası Anadolu’da yaşayan halklarında tasvir edilişi çok hoştur. Fakat eserde toplum tasvirlerinde Müslümanlar’dan özellikle kötü bir şekilde bahsedilmesi de göze çarpmaktadır. Eserde kabaca tasvir edilen halklar, Tatarlar, Kıpçaklar, Ermeniler, Kürtler, Türkmenler’dir Sanırım Araplardan ve Farsiler’den genel olarak Sarrazen diye bahsedilmekte ve ayrım yapılmaktadır. Ayrıca eser sayısız mikrokültür’den de bahsettiği için ayrıca önemlidir. Eserin tarihe katkıları da çok fazladır. Özellikle Moğol Tarihi’ne ve İsmaili’ler hakkındaki çalışmalara büyük katkılar vardır ve ilgi çekicidir. Kısacası birinci kitap bu şekildedir. Birinci kitabın bitişi Poloların Büyük Kağan Kubilay’ın sarayına varması ile başlar. İkinci Kitap İkinci kitap’da Kubilay Kağan’ın Marco Polo’ya göre amcası ama gerçek tarihe göre daha uzak iki akrabası olan Naian ve Kaydu ile olan savaşlarını anlatarak başlar. Kubilay Kağan devri Moğolların çözülmeye başladığı bir devirdir ve kitapta anlatılanın aksine bütün Moğolların gerçekte Kubilay’a sonsuz bir bağlılığı ve sadakati falan da yoktur. Hatta denilebilir ki sonradan Altın Orda Hanlığı’na dönüşecek olan Cuci yurdu tamamen bağımsız bir devlet olmuştur bile. Fakat böyle olsa bile Marco Polo’nun da sık sık değindiği gibi Kubilay döneminin en güçlü İmparatoru’dur. Eser ikincikitapta anlatılan şeyleri düzgün bir sırada anlatmaz ama kısaca ikinci kitapta savaş anlatıldıktan sonra uzunca bir süre Kubilay’ın ne adar güçlü bir İmparator olduğu anlatlır. Buralarda Kubilay’ın saraylarından, hareminden oğullarının saraylarından falan bahsedilir. Ayrıca Kubilay’ın devletini nasıl yönettiğinden ki Kubilay gerçekten de iyi bir liderdir. Özellikle Ortaçağ standartlarında. Özellikle ticareti canlandırmak için mesela yol kenarlarına ağaç diktirmiştir ve tüccarların yakıcı sıcaklardan korunup yollarını kaybetmelerini önlemeye çalışmış ve bu işle uğraşan bir bakanlık kurdurtmuştur. Bir çok ilk okul açarak okuma yazmanın yayılmasını sağlamaya çalışmış, kötü giden hasatlarda esnek vergi uygulayarak halka tohum dağıtmıştır. Yani bir Mooğol’a göre gerçekten dillere destan bir yönetim şeklidir diyebiliriz. Eser sonraki bölümde Cathay’da çıkan isyanı ve Kubilay’ın Maliye Bakanı Ahmed Fanaiki’nin öldürülmesi olayına değinmiş ki Ahmad Fenaiki çok önemli bir karakkterdir araştırmanızı tavsiye ederim. Fakat birinci kitap gibi ikinci kitapda da eserin önemli özelliği Polo’nun gezdiği yerlerdeki halkları tasvir etmesidir. Bu sayede kültür yapılarını daha iyi analiz edip sosyolojik çıkarım yapılabiliyor. Hindistan Kitabı Eserde Marco Polo neredeyse amca ve babasından hiç bahsetmediği ve görüp iştiiği olaylarda hep kendini ön plana çıkardığı için artık onların adını anmayacağız. Üçüncü kitap olan Hindistan kitabı aslında Marco’nun Kubilay Han ile geçirdiği 17 yılın son bulması ve onun eve dönüş yolculuunda gördüklerini anlatır. Olayın cereyan edişi de şu şekildedir. Marco Kubilay’ın sarayında yüksek mevkilere getirilmiş ve ona güzel bir şekilde bakılmış olsa da uzun bir süredir yurdundan ayrı kaldığı için artık ülkesine dönmek istemektedir. Fakat Kubilay Kağan buna izin vermez çünkü, o ülkesinde neredeyse hiç olmayan Latinlerin ülkesinde kalmasını arzulamaktadır. Fakat bir gün İlhanlı Prenslerinden birinin karısı ölür ve o kişi de bunun üzerine yeniden evlenmek için güzel kızları ile ün yapmış bir Moğol kabilesi olan Onggirat kabilesinden bir gelinlik kızın kendisine gönderilmesini rica eder. Fakat karadan yolculuk bir başka Moğol prensi olan Kaydu’nun isyan etmesi yüzünden çok tehlikelidir. Bu sebeple Polo denizlerde uzak yerlere yolculuk etmek konusunda tecrübesi olması sebebiyle gönüllü olur ve kızı da alarak yola çıkar. Çin’den eniz yolculuğu da tabiki Hindistan üzerinden olacağı için bu kitabın adı Hindistan kitabıdır. Fakat kitabın bu bölümü çok az Marco Polo’nun gördüklerini anlatır. Daha çok Moğolların gerek birbirleri ile gerek başka devletler ile yaptıkları savaşları anlatan bir kroniğe benzemektedir. Burada anlattığı olaylarda Marco görgü tanığı değildir. O sadece duyduklarını anlatmaktadır ki bunda da çok taraflı bir davranış sergiler. Özellikle taraflardan biri Müslüman ise gerçekten bu taraflılık aşırı bir boyut kazanır. Sonuç: Seyahatname okumanın önemi büyüktür. Çünkü seyahatnamelerden aslında aranması gereken şey yazarın anlattığı coğrafya değil o coğrafyalarda yaşaya halkların yaşayış biçmlerini anlayarak bir sosyolojik analiz yapabilme kabiliyitei kazanmaktır. Eğer seyahatname okumalarında bu perspektifi gözden kaçırmazsanız entelektüel birikim için yararının büyük olacağını düşünüyorum. Diğer bir yandan seyahatnamelerin bilimsel makaleler gibi yazılmadığını ve yazarların bu eserleri doğru bir analiz yapmak amacıyla değil basitçe okunmak için yazdıkları asla göz ardı edilmemelidir. Bu sebepledir ki seyahatnamelerde objektiflik aranamaz, bunun için okuyucunun seyahatnamede okuduklarını salt bilgi olarak kabul etmesi büyük bir yanlışlık olur ve bu eserlerde yazılanların modern tarihçilik anlayışı ile doğrulanması çok önemlidir. Bunların şahsi görüşler olduğunu unutmayınız ve sizde görüşlerinizi lütfen benimle paylaşınız. Eseri şiddetle tavsiye ederim :)
Dünyanın Hikaye Edilişi
Dünyanın Hikaye EdilişiMarco Polo · Ötüken Neşriyat · 2019139 okunma
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.