Gönderi

144 syf.
4/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Okurken baygınlık geçirdiğim kitap. Fakat bu, ne betimlemelerden ne kitabın yavaşlığından kaynaklı. Aksine betimlemeleri de kitabın ilerleyişini de oldukça sevdim. Hatta kitapta sevdiğim yegâne detaylar, Kontes’in verdiği birtakım öğütlerle beraber bunlardı. Beni bu kadar yoran, bana baygınlık geçirten şey kitabın ana karakterleri ve aralarındaki aşk. Gurur ve Önyargı’yı sevemeyen azınlığa halihazırda zaten mensupken Vadideki Zambak’tan sonra Elizabeth&Darcy’den özrü borç bilirim. Bundan sonrası spoiler içerecektir. Öncelikle Felix, yani ana karakterimiz azap ve sevgisizlik dolu bir çocukluk geçirdiği için başlarda kendisini sevmiştim. Hatta Felix’in hayatında beni etkileyen tek dönem çocukluğu oldu diyebilirim. Sonra malumunuz Kontes’le tanışmaları ve aşkları… Mesafeli olmasına rağmen bana “mıç mıç” gelen, tam bir ilişki de denemeyen lakin içinde itaat eden-tapılan sıfatları barındıran sevgisiz ömürler geçirmiş iki kişinin birbirini bulmasıyla neticelenmiş garip ilişkileri, Kontes’in kendini fazilet abidesi olarak görüp evli olmasına rağmen zaman zaman annelik beslediğini iddia ettiği bir adamla aşk yaşaması, sırf kendisi “maddi” yani fiziksel bir şeyler yaşamayı değil de kendini çocuklarına ve eşine adamayı seçmiş diye Arabelle için “Tam manası ile ana olamayan bir kadın bir erkeği nasıl sever?” şeklinde faziletin su olup şarıl şarıl aktığı(!) yorumu… Sahiden baygınlık geçirilmeyecek gibi değil, kaldı ki faziletten ahlâktan bahseden, döneminin kendi çapında ahlâk bekçiliğine soyunan kadının alenen yasak aşk yaşaması da ayrı bir komedi. Gelelim Felix’e… Aslında karakterlerin her ikisi de sevgisiz bir ömür geçirmiş oldukları için çareyi yani sevgiyi birbirlerinde bulmalarında, birbirlerine bağlanmalarında bir tuhaflık elbette yok. Lakin Felix’in kafasında bu kadar ilahlaştırdığı, ahlâk abidesi olarak gördüğü ve yine kendi tabiriyle “bayağı olmayan kadın” olarak nitelendirdiği kadının evli olması, ahlâk kavramına bu kadar değer veren ve bu kez aslında yine kendi tabiri fakat benim yorumumla “bayağı olan” Felix’i en başından beri garip bir şekilde asla durdurmuyor. Hatta Kont ile de korkusuzca dost oluyor. Ve günü geliyor aynı Felix, aşık olduğu kadın olan Kontes’e Arabelle için şu cümleleri kuruyor “O kadın benim seni, yalnız seni sevdiğimi bilmiyor değil, benim hayatımda ikinci derecede bir rol oynuyor. Bunu biliyor ve bile bile katlanıyor. Bir oro*pu nasıl terk edilirse, benim de onu öylece terk etmeye hakkım var.” Eh yani... Yerli dizi seyretsem de pek fark etmezmiş. Birinci kadın-ikinci kadın muhabbeti… Ve şu cümlelerden sonra dahi yerli yersiz sürekli altını çizdiği "kadın duygularıyla" Felix'ten gram soğumayan Kontes, ilerleyen bölümlerde “Burada sevildiğiniz kadar hiçbir zaman sevilmeyeceksiniz, Lady Arabelle beni kurtardı. Aşkın bütün bayağılıkları onun olsun.” demekten de kendisinden bekleneceği üzere geri kalmıyor. Hatta nedendir bilinmez, üst düzey faziletli yapısından olsa gerek(!) Lady Arabelle’i düşmanı değil kız kardeşi olarak gördüğünü iddia ediyor, gelin görün ki ıstıraptan can veriyor. Felix mi Kontes mi daha yorucuydu gerçekten bilmiyorum lakin kitaptaki karakterler, fazilet kavramı, ahlâk bekçiliği yapanların ve onlara tapanların hayatlarındaki inanılmaz tenakuzlar… Keşke okumasaydım. Perde.
Vadideki Zambak
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Elips Kitap · 201242.6k okunma
55 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.