Merhaba arkadaşlar, Miraç Çağrı Aktaş'ın; "Bu ülkede sevmek suçtur. Kim ne derse desin. Bir insana karşı duygularını açıklarsın, o insanda hemen bir değişimler, bir ego ruhsal değişimler meydana geliyor. Ve saymadigim çoğu şey. Aslında ne kadar mükemmel bir şey, bir insana karşı duygularını açıklamak." Özlü sözleriyle incelememe başlamak istiyorum. Miraç Çağrı Aktaş "Kendine Hoş Geldin" kitabından sonra "Bana seni seviyorum deme sev" kitabı beni hayal kırıklığına uğrattı. Kendine hoş geldin kitabındaki zevki, nahifliği bu kitabında bulamadım. Kitabın sonuna doğru yersiz argolar, "Severse benim, giderse küfür edeceğim. " yersiz ithamlar okurken kadın olarak rahatsız oldum diyebilirim. Aşk bu değil arkadaşlar. Bu olsa olsa takıntı olur. Sevdiği kadına beddualar, atıp tutmalar... "Kızsın sen, hayatında biri yokmuş gibi gezmeyeceksin ortalıkta. Açık saçık giysileri giymeyi seçmeyeceksin. Erkegini elinde tutmayı bileceksin. Sende yalan söylemeyeceksin. Çünkü güven meselesi cinsiyel ayırt etmiyor biliyorsun. Kuzenmiş, kardeşmiş, kankaymış geçeceksin o ayakları. Erkek kıskançtır çünkü, kadında bulunan kıskançlık hormonundan daha fazla kıskançlık hormonu salgılar erkek. Erkek, giyme diyorsa giymeyeceksin. Sen nasıl, gitme dediginde erkek gitmiyorsa, sende o elbiseyi giymeyeceksin. Ha, eğer gitme dediginde erkek gidiyorsa, Saçının rengini değiştirebilirsin..." Alıntısını yaptığım Miraç Çağrı Aktaş'ın ithamini okurken " Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin ki asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar. “Kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca her şey olabilir.” söz aklıma geldi. Kadın annedir, kadın şevkattir, kadın yarendir. Kadın candır, can! Kimi sözlerinde kadınlardan yana olsa da terkeden sevgiliye kufredebiliyor. Beddua ediyor. Sevgilisini melek gibi görüyor olsa da bir anda sevgisini nefrete bırakıyor, hakaretler havada uçuşuyor. İlk cümlelerinde bahsettiği Mecnun gidiyor, kabadayı nefret dolu bir adam alıyor. Kendisiyle çelişmiş, yazarımız... Ergen günlüğünü okumuş gibi oldum. İki insanın anlaşamayip ayrılması ona küfür, hakaretler edebileceğin anlamı taşımaz. Anlaşamadın ayrılacaksın kardeşim. Aşk kitabı gibi okudum ama "severse senin, giderse her türlü hakareti hakediyor." algısı işleniyor. Aşk mı takıntı mi derseniz "Takıntılı aşk" kitabı... Aşkta güven, aidiyet, coşku söz konusudur, takıntılı ilişkide ise bir diğerinin hayatını işgal etme, güvensizlik, kendi ihtiyacını ön planda tutma ve onu yok sayma gibi duygular ön plandadır. Aşkta sevgi, sevecenlik, paylaşım ön planda iken, takıntılı ilişkide öfke, korku ve sonucunda şiddet ön planda olabilir. İlişkiyi sürdüren dinamik sevgi yerine ‘ben ne olacağım’ düşüncesidir. İncelememin sonunda takıntılı aşk sanan aşklara "Hayır!" diyorum. Aşık olan insan sevdiğine küfür etmez, ona güvenir bir nevi onun yarısıdır. Takıntı olursa insan, ancak sevdiğini sandığı insana zarar verir. Bütün bunlar sevgi kaynaklı görünse de uzun vadede taraflardan ikisini de duygusal anlamda yıpratır ve mutsuz yaşantıların ortaya çıkmasına sebep olur. Hayatınızın her anını gerçeklikle yaşamanız dileğiyle.. İyi okumalar dilerim.

Bana Seni Seviyorum Deme SevMiraç Çağrı Aktaş · Dokuz Yayınları · 20142,488 okunma

·

469 görüntüleme

Çiğdem Nur

@Cigdemnur ·

20 Nisan 2022 20:34

Bu kadar güzel inceleme yapmışken bu kadar az beğeni de hakaret resmen..

Ayşe Nur Çelik☾☆

@Bozkurtca60 ·

20 Nisan 2022 21:18

Tekrar rt yapmadim ya ondan olabilir. Saglik olsun :)

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.