Gönderi

520 syf.
·
Puan vermedi
Spoiler içerir
Tavsiye eder miyim ,etmez miyim ?? İki gün öncesine kadar kessinlikle herkese tavsiye ederdim daha doğrusu okuyuculardan birinin kitapla ilgili yazdığı şu yorumu okuyana kadar: "Ruth sana yazıklar olsun! halbuki Martin senin için ölümü dahi göze almıştı..." "Sana da yazıklar olsun ey okur... Yazıklar olsun, nasıl hiç ettin kitabı öyle..." Diyemediğimden,bu kitabı sadece çok sağlam insanlara önereceğime ve "diğerlerine" konusunu dahi açmayacağıma söz vererek başlamak istiyorum incelememe. MARTIN EDEN her yanıyla başarılı diyebilceğim bir kitap,açıkçası ilgimi çeken bu kadar çok şeyi bir arada bulacağımı düşünmüyordum. Okumadan önce incelemelere de hafif bir göz gezdirince Jack London'dan sınıfsal çatışmaların oralarında yeşeren bir aşk hikayesi bekliyordum ama daha çok bir aşk hikayesinin gölgesinde toplumsal yapıyı, hırsı, inancı, siyasal düzeni, akademik dünyayı, yaşamı eleştiren bir eser... Beni en kuytularımdan yakaladı,allak bullak etti ve gerçek anlamda hayatıma eskisi kadar kolay devam edemiyorum.Bence bu kitabı doğru zaman da okuyan herkes için oldukça zor. özellikle bir yanınız öngörebildiğiniz sonu okumak için sayfaları hızla devriyorsa; diğer yanınız yavaşlayarak , sindirmeye çabalıyorsa kitabı yarıda bırakmanız daha sağlıklı bile olabilir belki,çünkü ben kitabı bitirdiğimden beri çözümü olmayan bir problemin içinde yaşadığımı hissediyorum. Biten bir kitabın ardından ne kadar boşluğa düşebilirse insan,o kadar boşluktayım.Demek istediğim huzursuz edici bir kitap ve huzurunun kaçmasını istemeyenler okumamalı. Sizi bilmem ama bu benim için zevk verici çünkü benim iyi bir kitaptan beklentim tam da bu ;beni ordan oraya sürükleyen,huzursuz eden,sorgulatan,düşündüren,yoran,yıpratan sonra tekrar düşündüren kitaplar... Burada Franz Kafka'dan bir alıntı yapmazsam eksik kalırdı :"Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?" jack London tam olarak bunu yapıyor... Hayatı sorgulamayı, amaçlarımız uğruna verdiğimiz emekleri, fedakarlıklarımızı, sevginin gücünü,insanların riyakarlıklarını, ün ve şöhretin getirdiği yapmacıklıkları, yitirilen hayallerden sonra hayatın yarattığı o boşluk hissini ilmek ilmek işlemiş. Ve kapitalizmi,sınıf farkını,eğitimsizliği bunun yanında eğitim öğrenimin önemini... çok keskin bir üslupta ireleştirmiş aslında irdelemekten de öte kitap arka planda ciddi bir sosyal eleştiri barındırıyo, şöyle açıklayayım;Kendisi sosyalist olan Jack London, yarattığı Martin Eden karakteri ile (Yaşamın anlamını bulmaya çalıştıkça, yaşamanın anlamını yitiren..Anlamı, var olan tüm gücünü kendilik kaynağı üzerine oturtuğu için yaşamın tüm dinamiklerini kaybeden, sahip olduklarıyla daha çok yoksunlaşan, zayıflayan ve hiçliğe bürünen MARTİN EDEN ile,burada uzun zaman önce açtığım parantezi Kapatayım :)) bireyciliği ve Nietzsche'in üstinsan kavramını içeren düşüncelerini yerer.Yani bu eser gizli bir sosyalist propagandası yapıyor diyebilirsiniz...Gerçi gizli de denilemez çünkü Jack London bu eseriyle bireyciliği açıkça yerdiğini kitap hakkında söylediği şu kısa cümlede de ifade ediyor zaten: "Martin Eden bireyciydi ve başarısız olarak intihar etti; oysa ben sosyalist olarak hayata devam ediyorum." Aslında oldukça ilginç bi açıklama çünkü bir iddiaya göre aşırı morfinden ötürü ölen Jack London intihar etmiştir.-ki gerçekte nasıl öldüğü ise aslabilinemeyecek ve daha onca şey- açıkçası kitabı okuyunca bana da yakın geldi bu iddia çünkü bireyciliği bukadar başarılı ancak bir bireyci kaleme alabilir, tabiri caizse "ölümü en iyi ölüler anlatır"... İlgimi çeken bir başka konuya daha değinecek olursam 1910'lar İngiltere'si endüstüri devrimi ile proleter kesimin mağduriyet ve psikolojisini çok sağlam analiz etmiş olması bence sadece bu yanyla dahi okunmaya değer... Ama kendime sormadan edemiyorum sanayi devriminin yaşandığı İngiltere ve Fransa cenahlarında sosyalist bir ihtilalin gerçekleşmeyip 1917 yılında işçi ve köylü cahil bir güruhun bolşevik ihtilalini gerçekleştirmesi hala devrim ruhuna ters gelmekte.. ?? Kafamda deli sorular ¿ Son olarak kitabın özeti olabilecek bir paragrafla bitirmek istiyorum; "Hayat, hastalıklı bir insanın yorgun gözlerini yakan güçlü bir ışık gibiydi. uyanık geçirdiği her an,etrafında ve üzerinde çiğ bir öfkeyle parlıyordu. acıtıyordu. dayanılmaz bir acı veriyordu. martin hayatında ilk kez birinci mevkide yolculuk ediyordu. denizdeyken hep baş kasarada, kıç kamarada ya da ateşçilik yapıyorsa kömür ambarında kalırdı. o günlerde demir merdiveni tırmanıp insanın nefesini kesecek kadar sıcak kazandan çıktığında, güneşi ve rüzgarı uzak tutmak için güverteye gerilmiş tentelerin altında her türlü istek ve kaprislerini yerine getiren itaatkar kamarotlar eşliğinde kendilerini eğlemekten başka hiçbir şey yapmayan serin bir beyazlık içindeki yolculara bakar ve gezindikleri o alemi cennet, onları da cennetteki mahluklar olarak görürdü. işte şimdi o da orada, tam merkezdeydi, geminin en itibarlı adamı olarak kaptanın sağında oturuyor ve nafile bir çabayla kaybettiği cennetini ararken baş kasarayı ve cehennem gibi kazanı yad ediyordu. yenisini bulamadığı gibi artık eski cennetinin de yerinde yeller esiyordu. "
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,3bin okunma
·
2 artı 1'leme
·
2.480 görüntüleme
yakamoz okurunun profil resmi
yaklaşık iki üç hafta önce bitirdim ve o an bir şeyler yazmak, söylemek isteğim nüks ettiyse de yazmadım önce kitabı sindirmek, kendi içimde verdiğim savaşın sonuçlanmasını beklemek ve az da olsa suların durulmasının ardından yazmamı daha sağlıklı olucağını düşündüm...Ve daha fazla bekleyemedim ifade edebildiğim kadarıyla sizlerle paylaştım.dağınık bir inceleme olduğunun farkındayım çünkü yazmak istediğim çok şey var ,dile getiremediğim ,doğrusu düşüncelerimi ve hislerimi anlatmak veya yazmak konusunda pek başarılı olduğum söylenemez ama faydalı olması için elimden geldiğince toparladım...kitabı okumak isteyenler için de belli bir konuya odaklanıp kalmamalarını tavsiye ederim. keyifli okumalar...
Yilmaz Aslan okurunun profil resmi
Bende kitabi okuduktan sonra,yazarin hayatini incelerken şöyle bir yorumla karşılaşmıstım ; “Martin Ruth’u affetseydi kitabı o anda bırakıp okumayacaktım“ Diyordu… Bende ; (sesli olak) ” ey kalın kafalı okur “kitaptan anladığın neydi acaba “ Dedim..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.