Gönderi

272 syf.
8/10 puan verdi
Eti Üç Harfli Maden İşletmeleri
Çaresizlik ve vicdani ret. Cinlerle olan yaşam sürecimiz, çoğu zaman pek dillendirilmemesi gereken bir sır. Hocaların ya da hoca olduğu düşünülen birtakım kimselerin tekelinde olduğu bu alan, anlatılan hikayelerle ya da çağırılan cinlerle çocukluğumuzun akşamlarını süsler. ( ilk gençlik dönemleri de olabilir.) Bir de bunun yanında rüyalarda gelenler... Ve gerçek anlamda yaşamı alt üst olmuş insanlar... Ben bu duruma şöyle yaklaşıyorum. İnsan: Müslümanlık inancına sahip insan, sanıldığı üzere bütün her şeyi diğer tarafa bırakmış değil. Çoğu şeyi ölüm sonrasına bırakmış olsa dahi. Cinler, yapılan kötülükler ve haksızlıklar karşısında, insanların vicdanen rahat edemeyip kendi karşılarına çıkardıkları, o ses, o his, o korku bir tür iç hesaplaşma olsa gerek. Ve hissettikleri rahatsız edici duygular karşısında çaresiz oluşları, ister istemez kimi hocaları, ya da hocavarileri sahneye çıkarmış olmalı. Kattiyen benim düşündüğüm şekilde olamaz diyenler olacaktır. Varlıkarını Kur'ana dayandıranlar ve bir şekilde iletişime geçtiğini iddia edenler de olacaktır. Kur'andaki bahsi ile ilgili, Kur'ana inananlar için, var olmalarının dışında iletişime geçilemeyeceği kanısındayım. İletişime geçme noktasında ise, zihnimiz kendi gerçeğini bir şekilde oluşturuyor diyebilirim. Bu gerçek, doğru ya da yanlış, inanıldığı ölçüde taraftar bulabileceği gibi fazlasıyla bulaşıcı bir düşünce de olabilir. işte tam burada inanç devreye giriyor. Neye inandığınız değil ne kadar çok inandığınız o şeyi gerçek kılar. Ve onu yayan, kabullenilmesini sağlayan şey de "inanç"tır bana göre. O yüzden inandığınız şey ve onu yaşam sürecinize ortak etmek, kaderin akışını değiştirecek, yaşamımızın yönünü bütünüyle değiştirecek keskin bir dönemeç. İbni Sina'nın kanun adlı kitabındaki, beyin hasarları ile ilgili yaptığı araştırmadan bir alıntı. Yorucu ve karmaşık bir gecenin ardından zor bir gün daha geçirdim. Ölünün kafatasını açtıktan sonra beynindeki sinir sistemlerini birkaç defa tekrar ederek tetkik ettim. Bana göre bu adamın yaşadığı sanrıların ardında aslında sıkça görünen bir beyin hastalığı yatmaktadır. Kişi, kanını, kara ya da sarı safranın neden olduğu bilinç bulanıklıkları yaşamakta ve buna bağlı olarak da safranın neden olduğu melankoli hali gözlemlenmektedir. hayatta olduğu zamanlardaki gözlemlediğim deneyimlerim de bu yöndedir. Bu durum kişide aşırı tutkulara ve karabasan adı verilen hayaller görmesine neden olmuştur. Kitaptaki doktorun konuya yaklaşımı ise şöyle Bazı insanlar stres ve günlük yaşamın mücadelesi ile öyle yoğundur ki uyumak istese de uykuya kolay dalamaz. Beyin çalışmaya devam ettiği için çoğu zaman uyku ile uyanıklık arasında bir halde yaşarız. Beynin bir bölümü uykuya dalarken bir bölümü düşünmeye devam eder. Bu haldeyken de ya kabus görerek uyanırız ya da sabah kalktığımızda yorgun olduğumuzu hissederiz. Bazen sorunlarımız o kadar artar ki düşünce merkezi uyku merkezini ve sinir sistemini ele geçirerek günlerce uyumamızı engeller, hata yurt dışında aylarca uyumamış hastalar gözlemlenmiştir. ve bu oldukça tehlikeli bir durumdur. Kitap okunur :) Filmlerini izleyenler varsa kitap bence filmlerden daha iyi, uyumadan önce okuyun ya da evde tek başınıza olduğunuzda. Ben tek başıma iken okudum hem de uyumadan önce. Cesareti olan kapağı ... Beynimiz yaratılmış en mükemmel ve mucizevi organımızdır.
Karabasan
KarabasanŞafak Güçlü · Hiç Yayınları · 201562 okunma
·
207 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.