Gönderi

Özgecan Aslan olayının biraz farklı bir olayını ilkokul ön masada oturan arkadaşım başına geldi. İyi niyetli ve kötülük nedir bilmeyen bir kızdı. Bir projede 4 kişi beraber yaptığımızdan dolayı tanıma fırsatım olmuştu. Güzel bir kız olduğundan neşesi içimi ısıttığı için galiba platonik aşıktım. Şuan bile çok etkiyor beni. Arkadaşımın vahşice öldürülmesi ve tecavüz edilmesinde dolayı hayatımda ilk kez öldürme içgüdüsünü hissettim. Hala o kişiyi uzun vadede yayarak öldürme arzusu hissediyorum ama öldürmenin onun için hafif bir ceza olduğunu düşünüyorum. Bunu yazmamdaki neden idam cezası gündeme getirilmesi içindi. 1- İdam cezası hiçbir zaman çözüm üretmemiştir. Bunun göstergesi Günümüzde idam cezaları olan yerlerde bu suçlar hala işlenmektedir. Bu insanlar için zaten hayatlarının önemi yoktur çoğunun. 2- İnsanların yaşama haklarını ne kadar vahşi olursa olsun hala kutsaldır. Medeni bir toplumda yaşama hakları ise bence yasaklanmalıdır. Bu konuyu sonra değineceğim. 3- İdam cezası yolu açılınca bunun tek katillerle ve tecavüzcülerle kalacağını düşünmek tepedeki taşıdığınız organa saygısızlıktır. Bunun nice örnekleri tarih sayfalarında gizlidir. İki Şehrin Hikayesi-Charles Dickens iyi bir kaynaktır. Böyle insanları 1 dönüm içerisinde kapalı bir mekan yapacasın. Oraya bu tür insanları dolduracaksın. Sonra bu insanlarının yarısının yaşaması kadar yetecek yiyecek vereceksin farklı yerlerde. Bütün vahşiliklerini kendileri arasında halletmesi için bıracaksın. Bir başka önerim Psikolojik işkenceyle kişiliklerini kıracaksın. Belirli bir frekans duyunca o zamanı hatırlayıp zihinsel olarak kilitlenecek. Fiziksel işkenceyle zarar verdiği insanın acısını yaşayacak. Tecavüzcülere de yaptıkları aynısını uygulayacaksın. Bir daha yaparsa iğdiş edeceksin. Ancak o zaman yaptıklarını cezasını gerçekten çekeceklerini anlayacakları için biraz daha yıldırıcı olur kanısındayım.
·
13 görüntüleme
mustafa tamer akder okurunun profil resmi
Yorumunuza katılmakla beraber genel olarak konuyu kısıtlamış hissi uyandırıyor çünkü genel tarihe bakıldığında zaten kadının değeri neredeyse hiç yok. Benim bildiğim bir eski türk geleneklerinde kadına değer verilmiş ve Atatürk'ün kadınlara hediye ettiği haklar. Birde mitolojide amazon kadınları haklarını kendileri almış. Bu konuda temelin daha gerilere uzandığı kanısındayım bu günkü siyasi politikalardan önce. (Birde şimdiki zamanda da siyasi politikalardan önce çılgınlık sınıra ulaşmış tüketimin erkekler üzerinde en etkili olay olan kadın vücudunun kullanılması daha etkili kanısındayım.) Bu konuda neredeyse bütün toplumlar bu suçu her zaman işlemişler. Bunun önüne geçilecek devrimsel kararları hiçbir zaman almamışlar ve tam olarak neden kaynaklandığını incelememişler. Bu konuda şimdi kafamı toparlayamıyorum. Ne kadar zaman geçse de beni hala derinden kanayan bir yara benim için. Tam olarak demek istediğimi de anlatamamış olabilirim yukarıdaki ve buradaki yazımda da.
Salihsevindik okurunun profil resmi
fikirlerinize saygım sonsuz olmakla birlikte verilen eğitimden de kesinlikle memnun olmadığımıda belirterek şunlarıda eklemenin doğru olacağına inanıyorum insanın özünü bilmesi için felsefe ve dinin önemini iyi kavramalıyız çünkü insana insan olmanın ne demek olduğunu anlatabilmeniz için bu ikisini iyi kullanmalısınız zaten bakıldığında toplumların çatışmasının altında yatan en kadim ve en derin meselede bu ikisidir doğru bir şekilde insan olmanın ne demek olduğunu sıradan kişilerin hayalarıyla ve dönemleriyle açıklayamazsınız bunun için örnek olarak Kur'an da ki kıssaları kullanmak en mantıklı çözüm olacaktır ve bakılacak en iyi dönemde en özel insanların yaşadığı Asr-ı Saadet dönemi olacaktır hangi açıdan bakarsanız bakın temel sorunları bu dönemde nasıl çözdüklerine şaşırabilirsiniz ve şunuda unutmamak lazım zalimler her daim olacaklar ki mazlumlar için için hesap sorma gününde adalet yerini bulsun
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.