1789 Fransız Ihtilali'nin getirdigi ateşli milliyetçilik rüzgarlarının önünde birer birer kaybetmeye başlayan Osmanlı Devleti, İslam'ın siyasal temsil kurumu olan hilafeti, Batılı devletlerle olan ilişkilerinde tam bir politik araç
olarak kullanmaya mecbur kaldı. Hiç olmazsa Müslüman tebaasının imparatorluktan ayrılmasına engel olmak maksadıyla ll. Abdülhamid, imparatorlugu bölmeye· ugraşan
Hıristiyan Batı'ya karşı.hilafeti kullanmayı denedi ve bunda bir dereceye kadar da başarılı oldu. O zamanki Batı siyasi literatüründe Panislamizm şeklinde degerlendirilen bu politikayı şahsen biz, son araştırmaların meydana çıkardıgı üzere Müslümanları tek bir Osmanlı hakimiyeti altında toplamaya yönelik olmaktan çok, gerçekte Batı emperyalizmine karşı bilinçlendirip uyandırmayı amaçlaması ve bu amaca uygun şekilde hilafeti bir siyaset aracı olarak kullanması sebebiyle, hilafetizm diye adlandırmanın daha dogru olacagı
görüşündeyiz