Gönderi

651 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba, bugün bir hocamın tavsiyesi üstüne dün bitirdiğim bu kitabı açıkça düşüncelerimle yorumlamak istedim. 'Arşiv' niteliğinde bir hesap kullandığım için 15 yaşındaki bir çocuğun kitap yorumlamasına karşı önyargılarımı kırdığımı düşünüyorum... Okuduğunuz yazıda bol bol spoiler bulunur. Ama en güzel yerlerinden bahsetmemeye özen gösterdim. Başlamadan önce okuyacaksanız son paragrafı okumanız yeterli, ilk paragraflarda da kitabın küçük bir özeti bulunur lakin ben bunu kitabı özümsedikten sonra anlaşılabilecek bir yorum tadında yazdığımı düşünüyorum. Kitap asla gerçek ismini öğrenemediğimiz ve kimsenin de sormadığı çünkü ismini geçmişiyle ve kaçmak istediği kehanetle birlikte geride bıraktığını düşündüğüm kendine verdiği ismiyle Kafka Tamura karakterimizin doğru düzgün bir ilişkisinin bulunmadığı annesinin ise üvey ablasıyla terk ettiği evden kaçmasıyla başlıyor. Gelin görelim ki Kafka, babasının atfettiği Antik Yunan karakteri Oepidus'a atfedilen kehanetten (babasını kendi elleriyle öldüreceği, annesi ve kız kardeşiyle çiftleşeceğine dair bir kehanet) bu kadar da kolay uzaklaşamıyor. Pardon bir süre sonra uzaklaşmıyor, üstüne gidiyor. Açıkçası kitaptaki Oşima karakteriyle yapılan sohbetlerin birinde öğreniyorsunuz bu kehanetin Oepidus'a yapılanla aynı olduğunu. Başta dikkat etmemiştim ama geçen zamanla verdiği ismin kitabın genelini kavramak için önemli bir unsur olduğunu kavrıyorsunuz. Bana sorulacak olursa kitaptaki ayrıntıların büyük bir çoğunluğunun altı dolu. Her neyse konuya dönecek olursam okuduğum incelemelerin birinde, Oepidus Kompleksinden bahsediyordu. "Erkek çocuğun anneye aşırı düşkün olup, babanın yerini alma isteği içinde olması" bu cümleye ileride tekrar değineceğim. Kitabın ikinci bir baş karakteri: Nakata. Şahsi ve 15 yaşındaki çocuk yorumumu yapacak olursam, dünyanın en tatlı, tontiş, minnoş karakteri. Başta realist yaklaştığım ve aşırı ciddiye aldığım cinayet dosyalarının çıkış yönü. Nakata, küçük yaşlarda bir kaza geçirir. 16 tane çocuk aynı anda yere düşüp bilinçlerini yitirir, birkaç saat sonra hiçbiri hiçbir şey hatırlamadan uyanırlar ama aralarında hala olmayan, uyanmamış bir çocuk: Nakata. Diğer çocuklarda herhangi bir iz gözlemlenmezken "Bendeniz Nakata, biraz akılsızımdır." lafını sık sık, geçmişi başarılarla dolu, amcamızdan duyacaksınız. Nakata bu olay sonrası kedilerle konuşabildiğinden kedi buluculuğuyla bilinir. Yine bir kedinin peşindeyken John Walker dediğimiz kedileri kesip yüreklerini yiyen ruhlarından da bir kaval yapmaya çalışan ama kitabın sonunda hiçbir sonuca varamayan bu adamla kaderlerinin kesişmesiyle başlar. Nakata, Walker'ı öldürür fakat Kafka Tamura karakterimizin üstünde kan bulunur. Ve evet Walker karakteri Kafka'nın babası çıkar. Kehanetten dolayı bu iki ayrı karakterin bu yolla kesişeceğini düşünürken sonunun daha da farklı teorilerimden uzak olduğuyla karşılaştım. Saeki Hanım: Kafka'nın annesi, Kafka'nın kaldığı kütüphanenin eski sevgilisinden dolayı mirasçısı. Oşima: Kafka'nın arkadaşı, kütüphane çalışanı. Entelektüel, bilgili ve kendi tabirimle harika bir insan. Hoşino: Nakata amcamıza cinayetten bir sorumluluk için kaçarken eşlik eden, bu yolda yeni bakış açılarıyla hayatı kökünden değişen bir karakter. 653 özetleyerek uzatmak istemiyorum o sebeple özet geçersek Kafka kütüphanede kalır, duruma göre değişir. Karakterlerle bağı burada başlar ama tam anlamıyla hayatıyla oturur, içgüdüsel olarak varmıştır bu noktaya. Başka bir deyişle kader Tamura'yı eksikleri tamamlamak için yollar gibi. Nakata ise yine içgüdüsel olarak Kamura Kütüphanesi'ne dek gelir. Sürekli tamamlayacak görevi olduğundan bahseder. Ve ana karakterlerimizin kesişim noktasının Saeki Hanım olduğunu anlarız... Sanırım... Burada giriş taşı mevzuya giriyor ama ben hiç girmek istemiyorum. Bahsedeceğim son ayrıntı Kafka karakterimizin annesi Saeki Hanım'a aşık olduğu. Annesinin de ona nasıl bir sevgi beslediği pek anlaşılmıyor. Bu noktada pedofili, ensest vs. eylemler giriyor işin içine ve kitap bu yönden kişinin eleştirisine açık bir konu bence. Oedipus Kompleksinin bağlantısı burada başlıyor. Oepidus denmesinin nedeni de kehaneti ve baba unsurunu dışarı edip(?) annesiyle evlenmesi. Tıpkı komplekste olduğu gibi ki Oedipus'un hikayesiyle birçok benzerlik taşır Kafka'nınki. Buradan sonra kendi yorum ve teorimle devam edeceğim. Teorim Saeki Hanım'ın 'rüyalar kadar güzel' olan ilişkisinin kötü bir şekilde sona ermesiyle, Saeki Hanım'ın da bu olağanüstü olaylarda bulunmasıyla, aslında Kafka'nın Saeki Hanım'ın eski sevgilisi ve reenkarne olduğudur. Bu düşünceyi desteklersem Saeki Hanımla Kafka arasında ilk sahilde oturdukları sahnede "Neden öldün?" "Öyle gerekti." konuşması geçiyor. Aynı zamanda bir annenin oğluyla bir ilişkiye girmesinin bu kadar basit ve ikna edici olmadığını düşünüyorum. Ayrıca 15 yaşında -çok nadir gerçekleşen- aşkla olan bir hayaletin anda takılıp kalmasına yetecek bir aşk bu duruma da yeter gibi? Ayrıca kitabın sonlarına doğru 'Sahilde Kafka' şarkısının ilhamı olan tablonun Kafka'ya ait olduğunu öğreniriz. Resimdekinin de o olduğu. 15 yaşındaki Saeki Hanım'ın ilham aldığı tabloda ilerideki çocuğunun bulunduğunu mu söylüyorduk?? Fakat buna dair herhangi bir yorum göremedim. Kişisel yorumumla bu yazıyı sonlandırıyorum. Murakami'nin söyledikleri kadar hoş bir dili olduğunu düşünüyorum. Okuması zevkli; kitabı okurken cümleler akıyormuş, süzülüyormuş gibi. Akıcı bir kitaptı kısacası. Kurgu olarak tam anlamıyla içine çekti beni, sürekli olayları kurup kurup çözmeye çalıştıysam bile hala aklımdaki çoğu olaya anlam veremiyorum. Bu durumu Murakami'nin dehasına bağlıyorum ve çoğu şeyin sembolik olabileceğini düşünüyorum. Düşünüyordum. Kitap üstüne tartıştığım bir arkadaşım kafadan yazdığını bir anlama bağlı olmak zorunda olmadığına dair hoş bir konuşma yaptı. Ayrıca Murakami hakkında araştırırken olayların gidişatına göre yazdığını öğrendim... Yani ayrıntılı bir çerçeve kullanmaması muhtemel. Kesin bir düşünce belirtmeyeceğim ama her iki durumda da arka ya da ön planda derin bir dehası olduğundan bahsedeceğim. Ayrıca kitap boyunca harika şarkılar ve filmlerden bahsediliyor. Murakami'nin zevki burada ortaya çıkarken tanımlayamayacak sözcük bulamıyorum. Satırlar arasına yerleştirilmiş öneriler gibiydi. Tek aksi yorumum kitabın içerisindeki ayrıntılı -bir hocamla yorumlarken 'gereksiz' dediği- sahnelerdi sanırım. Kişiyi rahatsız edebilecek ama atlanamayacak da değildi. Tamamen okunup okunmaması kişiye bağlı sahneler diyebilirim. Ayrıntılara ihtiyaç duymuyorsunuz. Bunun yanında kitaptaki hiçbir karakteri tam anlamıyla özümseyemiyorsunuz. Bunu kültür ya da zihinsel farklılıklara bağlayabilirim sanırım. Ama dediğim gibi hiçbir karakterle tam anlamıyla bütünleşemiyorsunuz. Burada okuduğum çok güzel bir cümle vardı, yanlış olmasın 'karakterlerin ne yediğine, içtiğine, kıyafetlerine kadar hayatlarını ayrıntılı biliyorsunuz ama sırlarını bilmiyorsunuz.' böyle bir şey olacaktı. Kitabın özeti bu kadardır. Benim için okuması zevkli deneyimli bir kitaptı ama sanırım vermek istediği bazı hisleri, fikirleri ve düşünceleri kapamadım. Yine de dikkatli bir okuyucu olduğumu varsayarak kitabı beğendim. Ama herkesi içine alacak bir kitap değil. Çoğunluğu belki de. Teşekkürler!
Sahilde Kafka
Sahilde KafkaHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20209,9bin okunma
·
328 görüntüleme
Mustafa YILMAZ okurunun profil resmi
Ne kadar güzel yazmışsın. İyi ki varsın. Umarım başka kitap incelemelerini de okuruz. İyi okumalar...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.