Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

317 syf.
·
Puan vermedi
2016'ya gelinmiş ve bu adamın 1940'larda yazdığı, 50'lerde gözden geçirdiği ve son halini 60 darbesinden hemen sonra hazırladığı bu kitap hâlâ basılıyor ve okunuyorsa laikliği ve sekülerliği anlama konusunda çok kötü durumdayız demektir. Çünkü dini ve laikliği açıklamakta çok başarısız bir kitap. Birincisi pek çok kitapta olduğu gibi dinin tanımını "inanç" olarak yanlış yapıyor. Yanlış başlayınca gerisi yanlış geliyor. "Amelin nevileri" bölümünde insanın yükümlülüğünü Allah'a karşı ve insanlara karşı diye ikiye bölüyor. Bu ayrım tam olarak Hristiyan Batı'ya aittir ve İslam'da yoktur. Yani yazarın kafasındaki Tanrı algısı Kuran'da anlatılana uymuyor. O sayfaya dek Batılı Aydınlanma filozoflarına yapılan bolca gönderme böylece yerine oturuyor. Zaten "dinler" sözcüğünü kapsamı belirsiz biçimde sık sık kullanması, belli bir tarihe dek Hristiyan dünyanın da Osmanlı'nın da din ve devlet birliğinde ortak olduğunu söylemesi, "itikat, ibadet ve amel" ayrımı yapması, bireysel özgürlük ve kamusal alan ayrımı yapması hep faullü hareketlerdi. Demek ki yazar uzun süre geçirdiği Avrupa'nın yazarlarından etkilenmiş ve Kuran'ı /İslam'ı yeterince incelemediği için bu etkiden kurtulamamış. Onların kavramlarıyla düşünüyor. Meseleyi somutladığı çok az yer var ki aslında bu meselenin kesinlikle somut örnekler üzerinden tartışılması gerekiyor. Verdiği örnekte devletin miras hukukuyla Kuran'ın miras hukuku farklı ise mümin yurttaşın devletinkine uyması gerekiyormuş. Din tapınağın sınırlarından dışarı çıkmamalıymış. Laiklik buymuş ve meğer doğruymuş. Bunun üzerine söylenecek fazla söz kalmıyor. Sonuçta elimizde Türkiye'deki sekülerliği (laiklik bunun yalnızca bir parçası) ve hatta Fransa'nın sekülerliğini olduğu gibi onaylayan bir kitap var. Seküler Hristiyan dünyanın çelişkilerini olduğu gibi içinde barındıran bir fikir bildiriliyor. Neredeyse aynı kitabı Hristiyan bir yazar da yazabilirmiş. Hristiyanlığı ve İslam'ı iyi bilenler için bu kabul edilemez bir çelişkidir. Buradan alacağımız ders şu: Özellikle Batılı yazarları okuduğumuzda yazar "dinden" söz etsin etmesin, dinsel referanslar versin vermesin onun diniyle biçimlenmiş fikirlere maruz kalırız. Konu, bu dinin adının Hristiyanlık veya Yahudilik veya hümanizm olması değildir; YABANCI olması ve içerik ne olursa olsun belli ölçüde DİNSEL olmasıdır. Dinin dışında bir düşünce alanı yoktur. Hiç bir kitap "seküler" değildir. Din ve laiklik hakkında bu kitabın yanılgısını düzelten en kısa açıklama budur. Biraz daha uzununa kafa yormak isteyen şuradan devam edebilir: gerceginkitabi.wordpress.com/2018/02/28/din-... Bu arada yazarın dil devrimiyle ilgili kitabını okumuş ve hak vermiş olanlarınız varsa, Hikmet Kıvılcımlı'nın bu kitaplarla hemen hemen aynı yıllarda yazdığı kitaplarına bakmasını öneririm. İki yazarın dilini karşılaştırmanız belki daha sağlıklı bir yargıya varmanızı sağlayabilir.
Din ve Laiklik
Din ve LaiklikAli Fuad Başgil · Yağmur Yayınları · 2015242 okunma
·
219 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.