Hitler kıyımından kaçıp kutsal topraklara, asıl yurtlarına gelen Yahudileri burada da ölümüne bir huzursuzluk ve çatışmalar bekler…
İsrail devletinin kurulmasına çok az zaman kalmıştır; 12 yaşındaki Profi, bu tehditkar, huzursuz, korkutucu ortamda bir yandan düşmanla savaşırken bir yandan onunla dost olur…
Sever; ama hain olma korkusu yakasını bırakmaz. Düşman kim? Benim gibi bir insan mı? Sevilebilir mi? Ben hain miyim?
Hem yurdu, hem kendisi sancılı bir süreçten geçerken dengesini bulmaya, dünyayı anlamlandırmaya çalışır.
Sevdim.8️⃣
“Gece, elektrikler kesildikten sonra yatıp dışarıyı dinlemek adetimdi. Duvarın diğer tarafında boş ve tekinsiz bir dünya başlardı. Nar ağacının ve onun altında kibrit çöplerinden yaptığım köyün bulunduğu bahçemiz bile bizim olmazdı geceleri. Her şeyimiz sokağa çıkma yasağına ve kötülüğe ait olurdu. Direnişçiler bahçeden bahçeye geçerek tehlikeli görevlere atılırlardı. Fenerleri ve köpekleriyle İngiliz devriyeleri boş sokaklarda dolaşırlardı.”
“Heyet, gerekçeli kararını açıklamayı uygun görmektedir. Haydi bakalım. Bu karar, düşmanını sevdiğin için verildi Profi. Düşmanını sevmek Pro fi, sırları ifşa etmekten daha kötüdür. Savaşçıları arkadan vurmaktan da. Onlara bilgi sağlamaktan ya da silah satmaktan da. Hatta gidip onların safında savaşmaktan da. Düşmanı sevmek ihanetin zirvesidir.”
“Önemli bir şeyini kaybetmiş bir adama benziyordu ve ne kaybettiğini, kaybettiği şeyin neye benzediğini ya da onu bulursa ne yapacağını unutmuştu. Orada öylece duruyordu, sürekli kendi iç odalarında, koridorlarında, zemininde, kilerlerinde dolaşıyordu. Ayağı aradığı şeye takılsa bile onu nasıl tanıyabilirdi ki? Bezginlikle geriye doğru yürüyüp aramaya devam ederdi. İyice uzaklaşmak ve iyice kaybolmak için ileriye doğru yürürdü.
Onun düşmanı temsil ettiğine inanmıyordum; aksine ona elimi uzatmak istiyordum. El sıkışmak için değil, onu desteklemek için. Bir bebekmiş ya da körmüş gibi.”