Turna Fırtınası... Kütüphanede rafların arasında dolaşırken rastladığım o harika kitap... Kitap yıllar sonra bir araya gelen iki arkadaş olan Esat ve Ayla'nın 20 yıllık geçmişi, değişen hayatları, özledikleri günleri, konuşmalarını konu ediniyor. Kitap her ne kadar baştan sona kadar bir kafedeki masada oturup konuşmalarını anlatıyor gibi gözükse de bu kadar basit değil. İçtikleri çayın yavaş yavaş dağılan buharı gibi dağılan gençliklerini konuşuyorlar. Evet... Bu kitapta sağcı-solcu tartışmasına, cemaat gruplarına, başörtüsü yasağına kurban giden gençleri okuyoruz. Hepsi bir dava uğruna yavaş yavaş erimiş, kaybetmiş değerlerini. Bazı şeyler anlamını yitirmiş onlar için. Hepsi kendi davası için savaşmış ve hepsi davasını kaybetmiş. Bazıları en yakınından bazıları ise hayattan yemiş silleyi... Eskiyi özlemişler ama dönememişler. 'Keşke'ler kalmış geriye, onlardan geriye bir şey kalmamış. Mesela Esat'ı okuyacağız kitapta; Hem ailesinden hem gençliğinden darbe almış, bir şekilde yaşamaya çalışıyor. Buna da yaşamak denirse... Ayla'yı okuyacağız; O da bir davaya baş vermiş, en sonunda yaşadıkları onu kasabasından uzağa itmiş, geri dönmemek üzere... Cemile'yi okuyacağız; Uğruna savaşlar verdiği davada en sonunda pes etmiş ve yıllar sonra davasından bir iz kalmamış. Kelebek olmuş... Fevzi'yi okuyacağız; Gittiği cemaatler, dine olan düşkünlüğü (!)...Köşeyi dönünce değişen düşkünlük... Üstün'ü okuyacağız; Güçlü bir kalemi olmasına rağmen hukuk okumayı tercih etmiş, sırf sevdiği kızla davaları farklı diye kavuşamamış. Geriye dava da kalmamış sevdiği kız da... Sokak şarkıcısı olan Baba Deniz ve Saka'yı okuyacağız.. Hayatını eşine ve çocuklarına adamış Gülizar Hanımı okuyacağız. Eskileri konuşmaktan nefret edip anı yaşayan Maro'yu okuyacağız. Belki buluruz kendimizi kitapta...Herhangi bir karakterin ruhunda. Belki benzer iç dünyalarımız. Belki karşılaşırız bir sokak ortasında. ... Ruhsal betimlemeleri harika olan bir kitaptı. Yazar kalemini gerçekten güzel bir şekilde kullanmış. Kitap bende çok farklı ve güzel duygular uyandırdı. Uzun zamandır böyle bir kitap okumayınca beni kendime getirdi diyebilirim. Bazı yerleri sohbet tadında olan kitaba yazar birçok hayat sığdırmış...Yaşanmışlıklar, pişmanlıklar ve yorgunluklar... Kitabın ismi benim çok ilgimi çekmişti ve iyi ki de ilgimi çekmiş de bu kitabı kütüphane rafından çekip çıkarmışım. Kitabın bambaşka bir anlatım dili var. İlk başta okurken garip gelse de sonradan giderek güzelleşti. Kitapta geçen dönemleri her ne kadar ben yaşamasam da çoğu kişinin yaşadığını bilmek ve belki de çoğunun bu davalar uğruna gerçekten savaştığını bilmek kitabı okurken bambaşka hissettiriyor. Rastlarsanız bir kütüphane rafında ya da bir kitapçı rafında alın okuyun derim. Keyifli okumalar...