Gönderi

"Cinsellik evliliğin temel taşıdır. Bir evlilikte yolunda giden bir cinsel hayat yoksa orada evliliğin de yolunda olduğunu söylemek mumkün değildir. Sağlıklı bir ilişkinin olabilmesi için kadınla erkek arasında kesinlikle cinsellik olmak zorundadr. Ozellikle beyin kimyası üzerinde yapılan çalışmalar "cinselliğin ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürümesinde ve oluşmasında çok önemli rolü olduğunu" ortaya koyuyor. Hayat nasıl boşluk kabul etmiyorsa cinsellik de boşluk kabul etmiyor. Cinselliğin aksadiği noktada kişilerin bu boşluğu mutlaka başka bir unsur ile doldurduğunu biliyoruz. Bu noktadan sonra evliliğiniçi boşalmaya ve geri dönüşü olmayan yollara girildiğini de görüyoruz." .. Alttaki yazı üstte bulunan yazıya cevap amacı taşımaktadır. Ben bu yazıya farklı açılardan sorularla yanıt verip hep birlikte bunları düşünmeyi teşvik etmek istiyorum. Elbette burada sorduğum sorular metnin dışındaki bazı sorunlara da değiniyor. İnsanların sadece tek bir gerçekliğin olduğunu düşündüren bu tür şeylerin doğru olmadığı ve insanların kaygısını arttıracağı kanaatindeyim. Cinsellik her yanımızı sarmış durumda, ama tam olarak ne olduğunu bilmiyor gibiyiz. Bilmediğimiz bir şey hakkında da bazen kaygımızı arttıcak “normal bir cinsel ilişki” gibi şeylere kapılıyor gibiyiz. Alenka Zupancic şöyle bir cümle kuruyor: “Mesela psikanalizin, (nevrotik) sorunlarımızın hepsinin iyi veya yeterince sevişmemekten kaynaklandığı gibi bir iddia taşıdığını varsaydığınızda, burada kendisine yer kalmayan bir şey vardır. Peki nedir bu şey? Psikanalizin ta kendisi.” Hadi soru sormaya başlayalım. Cinsellik, evliliğin temel taşlarından birisi olabilir. Ancak sadece cinselliği evliliğin temel taşı olarak görmeye başlarsak o zaman cinselliğin olmadığı ya da çok az olduğu yaşlılık dönemlerindeki durumları evlilik dışındaki bir durum olarak mı görmemiz gerekiyor? Evliliğin içinde cinsellik dışında ekonomik, politik birçok sorun var. Sürekli faturaların konuşulduğu sürekli ekonomik-politik sorunların olduğu durumlar mı yoksa Seks nesnelerinin olduğu ortam mı daha “sağlıklı bir cinsel ilişki” sağlar? Aslında cinsellik de ekonomi-politik bir şeydir. Bu tür ekonomi-politik durumlar olmasa Lacan “Cinsel ilişki diye bir şey yoktur.” der miydi? Böyle bir ortamda arzunun sürekli canlı tutulması mümkün müdür? Bunun akabinde sürekli cinselliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi nasıl mümkün olabilir? Cinsel ilişkinin normali nedir? “Sağlıklı bir cinsel ilişki” denilen duruma porno sektöründen insanların hayatlarına giren farklı fantaziler de dahil midir? Bir cinsel ilişkinin sağlıklı olup olmadığına karar verecek kimdir? Cinsellliğin boşluğunu nasıl kapatabiliriz? İdeal bir cinsellik tipi yaratıp o duruma uymayanları tedavi ederek mi bu boşluğu kapatacağız? Evlilikte yolundan gitmeyen bir şey olmaya başlayınca bu sorunun kaynağı olarak evliliğin temel taşı olan cinselliğe mi müracaat edeceğiz? Bir şeyin tamamen “sağlıklı” olması mümkün müdür? İnsanların doğası varsa eğer bunun büyük bir kısmının cinsellikle ilgili olduğunu nereden biliyoruz? Bize birisi bu konuda kullanım kılavuzu mu verdi? Tabii ki burada yazılanlar farkındalık amacıyla yapılan yorumlardır. Elbette burada daha fazla soru sorulabilir ancak şu an kısa olmasının daha makul. İnsanı bazı kavramlara indirgeyip, sonra o indirgediğimiz şeye uymayan şeylerin de “patolojik” olarak görülmesinin yetersiz ve eksik olduğunu düşünüyorum. Not: Burada değinmek istediğim konular “ön-sevişme, partneri tatmin etme” gibi durumların dışındadır. -Çağrı ÖZPOLAT, 25.02.2022
Dr. Çağrı ÖZPOLAT
Dr. Çağrı ÖZPOLAT
··
708 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.