Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

610 syf.
10/10 puan verdi
İnsan.
"Dünyada her şey geçici, geçici olmayan tek şey gerçektir." –Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Billy Milligan doğanın en nadir ortaya çıkan ürünlerinden biridir. Bu kitapta da onun gelişim sürecini öğrenmekteyiz. Nadirliğinin ve sapmasının fark edilmesiyle başlayan hikaye, geçmişteki süreçlerin anlatılması ve parça ile bütün arasındaki izah edilişi ve birleştirilmesiyle devam edip son buluyor. Doğanın ürünlerinden biri olan insan ve insanın olağandışı ürünlerinden biri olan Billy Milligan'ın hayat hikayesiden yola çıktığım düşünceleri yazacağım. Öncelikle kısaca Billy'in kim olduğunu açıklamam gerekiyor. Billy, çocukluk çağında yaşadığı büyük travmalar dolayısıyla psikolojik ve psikoloji bağlantılı fiziksel değişiklikler yaşamış biridir. Babanın intiharı, üvey babanın tecavüzü ve duraksız psikolojik baskıları, psikolojik değişikliğin bireysel yarattığı sonuçların içsel olarak anlaşılamaması ve anlamdırılamaması, farklılık karşısında toplumun verdiği tepkilerin aidiyet karmaşası yaratması ve son olarak 'ben' algısının zamanla ortadan kaybolmasından ortaya çıkan kişidir. Ne hayata ne topluma ne de kendi varoluşuna adapte olmayı başarabilmiş birisidir. Tümelden tikele bir düşünce yolu izleyeceğim. Öncelikle insanın ne olduğuna ve doğadaki diğer canlılardan nasıl ayrıldığı konusuna biraz odaklanacağım. Her birimize okul müfredatlarında ve dini öğretilerde anlattıkları gibi insanı diğer canlılardan ayıran en büyük ve yegane özelliği, beynidir. Beynimiz ile yapabildiklerimiz sayesinde diğer tüm canlılar ve hatta doğanın üzerinde bir egemenliğe sahibiz. İstek ve ihtiyaç doğrultusunda her şeyi (buna kendimiz de dahil) şekillendiriyor ve kullanıyoruz. Egemenliğin kayıtsız şartsız bizim olmasını sağlayan beynimizin gücü ve işleyişi hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz peki? Bunu hem bireysel hem de genel olarak sorabiliriz. Bilimin ışığında beynin işlevleri her geçen gün daha fazla detaylandırılıyor ve bütünsel olarak anlamlandırılıyor. Özellikle biyolojik alanındaki çalışmaların sayısının ve bilgi açığa çıkarmasının ivmesi her geçen gün daha da hızlanıyor. Fakat işin bir de günlük hayat tarafı var. Yani bilgi ve bakış açılarıyla beynimizi doldursak bile gündelik hayatta yaptıklarımız çoğunlukla temel doğal hareketlerden oluşuyor. Yemek yemek, yürümek, oturmak, çalışmak, konuşmak, öğrenmek vs. yaptığımız her şey aslında doğamızın bize varoluşumuz ile verdiği bilgi ve yaşam kabiliyetidir. Ve tüm bunları şekillendirmeye dahil olan büyük bir faktör daha mevcuttur. Doğamızda bulunan anlayış kapasitesi ve psikolojimiz. Her ne kadar bunlar da tikelden alınıp tümelin içinde eritilseler de bireyin şekillenmesi konusunda çok önemli bir paya sahipler. Bu yüzden bireyin sadece varlığının sahip olduğu potansiyel yabana atılamayacak kadar her sorun ve çözüm konusunda önem arz ediyor. Bildiğimiz üzere doğadaki her canlı türünün kabul görmüş bir olağanı, yani normali vardır. Bu normali her yönden düşünmek gerekir. Ebat, hareket kabiliyeti, beyin işlevleri, güçlü ve zayıf noktaları, yaşam alanları vs. süreklilik halinde gerçeklen ve ortaya çıkan her şey normal olarak değerlendiriliyor. Birazdan vereceğim tüm örnekler farazi olacaktır ve gerçeklikte bir karşılığı yoktur. Normal bir insanın görüş mesafesi 6 kilometre kadardır. Normal bir güvercinin dinlenmeden uçma süresi 2 saattir. Normal bir karıncanın boyutu 2 milimetredir. Normal bir kedinin sese tepkisi 0,01 saniyedir. Bütün bu şekilde elde edilen bilgiler çoğunluğun sahip olduğu özellikler ve verdiği sonuçlar doğrultusunda elde edilmiştir. Aynı şekilde içsel dünyaya dair de bilgiler edinilmiştir. Mesela normal bir insan toplum içerisinde yanlış bir eylemde bulunduğunda utanır. Normal bir köpek aç kaldığında saldırganlaşır. Normal bir fil çamur banyosu yaptığında sevinir. Belli durumlar karşısında canlının vereceği tepkiler gözlemler ve deneyler doğrultusunda çıkarımlar yapılarak elde edilmiş ve genel normlar olarak kabul görmüştür. Tüm bunlar dış koşullar doğrultusunda değişiklik gösterdiğini de unutmayalım. Yani coğrafik olarak yaşadığın yerin normali de vardır. Ayının post renkleri ya da insanın solunum kapasitesi gibi bir çok şey bulunduğun coğrafya ve genetik doğrultusunda değişkenlik gösterdiği bilinmektedir. Bütün bu bilimseler bilgilere rağmen her bireyin kendine ait ayrı bir normali bulunmaktadır. Bu hem fiziksel hem de mental olarak ortaya çıkan bireysel bir sonuçtur. Birinin hesaplama konusunda yüksek kabiliyeti olması ya da çitanın yüksek hızla koşabiliyor olması onun normalidir. Bunların normalden daha iyi veya daha kötü olduğunu ancak çevremizde gördüklerimiz sayesinde öğrenir ve içsel algımızı değiştiririz. İnsan için bu okulda işlem yaparken açığa çıkarken, çita için avını kovalarken açığa çıkar. İşte, tüm bu bilgiler ve bakış açılarını psikoloji tahlillerinde değerlendirdiğimiz zaman işler çok fazla karışıyor. Özellikle insan için. Çünkü doğamızın kendi potansiyeli tamamen eşsiz ve yaşadığımız hayat da tamamen eşsiz. Hiç kimse bizim sahip olduklarımıza ve bizim yapıp yaşadığımız hiçbir şeye bire bir aynı şekilde sahip olamaz. Benzerliğimiz doğrultusunda tepkiler açığa çıkardığımızda herkes tarafından rahatça anlaşılabilir ve tanımlanabilir olabiliriz. Lakin eşsiz yanlarımızdan birisinden gelen tepkiler bambaşka sonuçlar ortaya çıkarabilir ve hem dışarıdan hem de içeriden anlaşılamaz kılabilir. Billy Milligan eşsizliğiyle hareket etmiş ve kendi içinde tepkiler açığa çıkarmış birisidir. Yaşadığı travmaların -acıların- normal olmamasına rağmen bunlara karşı çocukken verdiği tepkiler ve yaşadığı değişimler eşsizliği ile birleşen bireysel anlamda normal olsa dahi genel anlamda normalden sapmadır. Bu normalin dışına çıkarak beraberinde getirdiği her algı yine kendisi için normal ama dışarısı için anormal bir durumdur. Temeline yerleşmiş bu olağandışı durum ve doğuştan sahip olduğu eşsizlikle birleşerek, tecrübe ederek ve düşünerek zamanla gelişim sağlayan her şeyde yine aynı şekilde devam etmiştir. Yani içinde bulunanlar ve yaptıkları hep normalmiş gibi hissettirse de dış dünyada her zaman bir anormallik olarak değerlendirilmiştir. Toplumumuzun yapısı doğrultusunda bununla alakalı ister istemez çok fazla uyarım da almıştır. Yani aile içinde ve sosyal ortamlarında kendisinin söylemleri ile hareketlerine çok fazla yorumlama gelmiştir. Ki bu hepimize olan şeylerdir. Lakin tüm bunlar düşüncelerdir ve düşünceleri anlayıp değerlendirmeyi sağlayan da eşsiz beynindir. Dışarıdan gelen kavramları anlayabilip bir bütün halinde değerlendirebilen Milligan, kendi içinde bireysel bir karşılığını bulamazsa ne yapabilir ki? Yani hangimiz kendi içinde hiçbir karşılığı olmayan bir olgu hakkında dışarıdan gelen bilgiye mutlak doğru gözüyle bakabilir ve ona göre kendisini değiştirebilir ki? Bu yüzden Milligan'ın temelinde bulunan bireysel ve yaşamsal farklılığı neredeyse her konuda tepkisini kendisine has kılmıştır. Toplumun böyle durumlarda verdiği olumsuz geri bildirimlerden dolayı onları değiştirmek ve sorun teşkil etmeyecek şekle getirmeye çabaları olsa da, günün sonunda doğasının gücü hep baskın çıkmış ve tekrar anormal olarak devam etmek zorunda kalmıştır. Bu şekilde yaşanan her karmaşada normal insanların durumu anlayamaması kaynaklı ortaya çıkan olumsuz her yorum, bireyin içinde de anlam karmaşası içinde daha fazla kaybolmasına neden oluyor. Ki tüm bunların en büyük etkisi günlük hayata adapte olma şeklinde yaşanıyor. Milligan sahip olduğu kişilerin birbirleri içerisindeki uyumsuz ve kontrolsüz yapısından, çevresinde bulunan insanların farklılığa karşı anlayışsız ve bilgisiz yaklaşımlarından, ve en önemlisi toplum içindeki her şeyin neredeyse her açıdan normal diye kabul ettiklerini merkeze alarak şekillendirilmiş kurallarla çevrili olmasından ötürü anormal kişiliği hiçbir zaman gündelik hayata ve bulunduğu yere adapte olamamıştır. Her insan gibi süreklilik halinde ortaya çıkan olumsuz sonuçlar ve yitirilen umutlar çabalarında daha fazla bocalamasına neden olmuş ve en sonunda da kimliği hem kendisi hem de dışarıdakiler için tehlikeli duruma getirmiştir. Şans dolayısıyla denk geldiği iyi ve anlayışlı bir avukat sayesinde sorunu ile çözümüne dair iyileşme süreci başlamıştır. Önce iyi bir doktor ve hastane sayesinde temeldeki sorunlar belirlenip iyileşme sürecine geçilmiştir. Ardından hukuksal ve toplumsal olaylar doğrultusunda orada daha fazla duramayacak bir konuma gelmiş ve bu konuda uzman başka bir doktorun yanına geçiş yapmıştır. Oradaki süreçte kendisindeki farklılığa kesin olarak inanmıştır. Bu da doktorun hem bilgisel hem tecrübesel hem de anlayış konusundaki gücü ve esnekliğinden olmuştur. Milligan uzun yıllar boyunca ortada bir sorun ve anormallik olduğunu anlasa bile gerçekliğinin ayırdına varmak yıllarına mal olmuştur. Gerçeğin kabullenilmesi ve bilgi ile ilgi eşliğindeki yardımlar sayesinde kısa sürede kişilikleri arasında kaynaşma yaşamaya başlamış ve hem kendisinin hem de dışarının doğru bilgisi ve anlayışına ulaşmaya başlamıştır. Ardından her toplumda olan farklılığın kötü olarak değerlendirilmesine bağlı olarak siyasi propagandalar dolayısıyla Milligan'ın kaderini onun için yanlış olan ortama ve insanlara bırakılmıştır. Ardından da onca ilerleme tekrar yitip gitmeye başlamış ve Milligan tekrar kendi içinde kaosa dönüşmüştür. Öğrendiklerinden dolayı durumu ilk baştaki haline kıyasla biraz daha iyi olsa da artık kayıp birisidir. Şimdi, Billy Milligan'ın hayatından öğrenebileceğimiz çok fazla şey var. Bunlardan en önemlisi insanın ne olduğuna dairdir. Ardından da toplumun ne olduğuna ve nasıl işlediğine dair çok fazla bilgi bulabiliriz. Lakin benim en fazla odaklandığım nokta öyle ya da böyle normalden sapmış, anormal bir bireyin yaşadığı acılar kısmıdır. Çevresinin başlattığı normalden sapma ve sürekli onu başka acı dolu olaylarla tetiklemesi yüzünden özü ve potansiyeli iyi bir bireyin yitip gitmesidir. Onun acıyla geçirdiği yılları ve şimdiki zamanın içinde erişemediği mutluluklara ulaştırabilecek hiçbir yol yoktur. Bunca insanın belli kurallara tabi olarak birbiriyle ilişki içinde olmasını sağlayanın neler olduklarından emin değilim, lakin faydalı olan normalden sapmaları toplumsal bazda ilahlaştırırken, karmaşasından dolayı adapte olamayanları çürümeye terk edip yok etme çabası absürd ve yanlış bir yaklaşım değil mi? Billy'in doğasının yaptığı seçim doğrultusunda yaşadığı kişilik bölünmesi herhangi birimize ne kadar uzak ki? Çocuk tecavüzleri ve psikolojik baskı bugün dünyanın her yerinde oluyor. Şans eseri denk geldiğimiz aile ve toplum doğrultusunda bize de olmuştur ya da olabilirdi. Bizlerin sapmaları onunki kadar yüksek seviyede olmamış olsa da gerçekleşme olasılığı bize çok mu uzak sizce? Çocukların üzerinde bıraktığımız etkilerin tam olarak nereye gittiğini kim kestirebilir ki? Kelebek etkisinden dolayı hayatın başındaki bir yanlışın bütüne yayılmasını kim fark edebilir ki? Genel anlamda doğru ve olması gerekenleri sert kurallarla belirlediğimiz için ortadaki yanlışın o andaki durumdan ziyade geçmişteki bir yanlıştan kaynaklı olduğunu kim hesaba katıp anlayışlı olur ki? Normalin ve anormalin belirlenmesini yapan insanların aklının bahsettikleri normale olan yakınlığına dair nasıl bilgi sahibi olabilir ve onu değerlendirebiliriz ki? Bütün kuralların ve bilgilerin mutlak doğruluğa hiyerarşik ile toplumsal düzenden kaynaklı direkt inanacak mıyız? Kuralların varlığını ya da onların esnekliğini tartışacağımıza insanın esnekliğini dair yorumlamalarla gelişmeyi düşünmek çok mu yanlış olur? Yitip giden çocukların ve hayatların hesabını kime soracağız? Doğanın ve yaşamın değiştirilemez başlangıç ile son noktası olmasına rağmen, yolun kendisinde bilgi ve sevginin gözetmenliğinde karanlıklığı ve umutsuzluğu sonlandıramaz mıyız? Billy Milligan, ben ve daha nicelerinde olduğu gibi anormal olanların yanlış olarak hissettiği şimdiki zamandaki sorunların kaynağının, bizlerdeki gibi temelde dahil olmuş ya da temeli etkilemiş bir yanlıştan kaynaklı olamaz mı? Düşünmeye kendi çocukluğunuz ve çocuklarınızdan başlayın. Sizin ya da çevrenizin yaptığı büyük bir yanlışı tespit edebilecek misiniz? Edebilirseniz eğer, bugüne kadar nasıl etkilerle şekillendirdiği üzerine çıkarımlarda bulunun. Edemezseniz eğer, ne mutlu size! "Çocukların düşünceli halini hiç sevmem Verenka, onların bu hali insana keder verir." "Bir çocuğun ölümünü görmektense, dünyaya geliş biletimi iade etmek isterim." –Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Çocukların doğanın ve insanın ışığında akılları ile kalplerinin aydınlanarak geliştiği yarınlarda buluşmak dileğiyle esen kalın.
Billy Milligan’ın Zihinleri
Billy Milligan’ın ZihinleriDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 2020493 okunma
·
1.137 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.