Gönderi

504 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bir zaman kavramı mı yoksa bir eylem mi DEVİR?
12 Eylül'e adım adım yürüyen Türkiye'nin iki çocuğun gözünden anlatıldığı dönem romanı Devir. Ali, gecekondu mahallesinde, siyasi olayların, eylemlerin, çatışmaların içinde yaşayan ülkücüler tarafından evi yakılmış Alevi bir ailenin çocuğu Ayşe 71'de işkence görmüş anne-babanın çocuğu olmasına rağmen apolitikleşmiş bir ailede büyüdüğünden gerçeklerden habersiz,, her şeyi oyun olarak algılayan bir çocuk. Siyasi bir kitap değil, çocuk kitabı olarak da anlaşılmasın bu kitap. Çocuklar kayıt cihazı gibidirler. Çevrede olup biteni en iyi onlar gözler ve kaydederler hafızalarına. Bir de işin içinde masumiyet var tabii. Kafayı yediren olayların arasında bir çocuk masuniyeti belki de insanı ayakta tutan ve hayatı yaşamaya değer kılan. Bir de kuğular var bu kitapta. Ankara'nın tam göbeğinde bir parkta yaşıyorlar. Hani Ahmet Arif'in dediği, "Bir de kuşlar var hakim bey, her şeyin başı onlar." gibi. Hah işte tam da o mesele bizimki. Bir cenazede dede dua ederken kuğu donu diye bir şey duyuyor Ali. Soruyor devrimci Hüseyin abisine ne denek, diye. Anlatıyor ona abisi, ölen Turgay abisi belki kuğu donunda geri gelip uçar gider yanımızdan, diye. Eski Türk mitolojisinde "don değiştirme" varya ondan işte akıllım. Anlayın siz de. O günlerde de Evren paşa kuğuların kanatlarını kırıyor ya. Ekselanslari kuşlara da rahat vermiyor netekim! Ali ve Ayşe kurtarmak zorundalar o kuğuları işte tamam mi? Çünkü kuğuların kanadı kırılırsa devrimci abiler ablalar geri gelemez, uçamaz özgürlüğe. Çok korkunçlu olur her şey. Bir de kelebekler var tabii. Ayşe onları TBMM'de çalışan annesinin yanına gitriğinde görmüştü bi kere. Meclise almıyorlardı kelebekleri. Ali ve Ayse'nin başka görevi de o kelebekleri meclise sokmak . Dönemin siyasi ve sosyal olayları o kadar güzel işlenmiş ki. Insanların umursamazlığı çıldırttı beni . Em çok ne zoruma gidiyor biliyor musunuz? Ne faşist politika üretenler ne de ordu umurunda oluyor insanın bir noktadan sonra . İnsanı en çok özgürlüğü uğruna savaştığı bu halkın umursamazlığı, aymazlığı üstüne bir de ispiyonculuğu mahvediyor. Değmiyor ya değmiyor bu topluma işte . Ama insanın kendi onuruna, şerefine değiyor ya o yeter belki de! Kardeşin kardeşi vurduğu, iç savaşın çıktığı bir ülkede insanlarımızın tek derdi var, Bülent Ersoy'un kadın olması(!) Ayşe bir gün Bülent Ersoy'un resmini görünce "Herkes eskiden seviyordu onu ama memeleri çıkınca ona kızmaya başladılar." diye yorumluyor. Gel de kahkaha atma şimdi. Zaten Ayşe ve Ali'nin çocuk masuniyeti ile anlattığı olaylar beni hem çok ağlattı hem de çok güldürdü. Verilmek istenen en net mesaj; çocuklar bile o masumiyetiyle bir şeyler yaparken koca koca insanların üç maymunu oynuyor olması. Özgürlüğü hapseden faşist askeri ordu ile özgürlüğün atfedildiği Karadeniz'in Ordu'su arsındaki bağlantıyı da çok sevdim . Kitabın alt metninde en sevdiğim mesaj buydu. Bir de kitaba adını veren DEVİR bir zaman kavramı mı sizce yoksa bir eylem mi devir? Okuyun bu kitabi. Bu bir emirdir En çok bu kitaba yakışacak benim veda mesajım. Kelebeklerin, kuğuların, Alilerin, Ayşelerin, Özgürlüğün şerefine Çav bella
Devir
DevirEce Temelkuran · Can Yayınları · 20162,526 okunma
··
1,051 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.