Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Stefan Zweig - Ay Işığı Sokağı
Kitabın Künyesi: Kitabın Adı: Ay Işığı Sokağı Kitabın Yazarı: Stefan Zweig Kitabın Basıldığı Yıl: İlk Basım -> Haziran - 2017, Son Basım -> Ağustos - 2021 Kitabın Basıldığı Yer: İstanbul Kitabın Yayınevi - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Kitabın Yapısı: Özet: 1. Hikaye -> Ay Işığı Sokağı Günün birinde Fransa’ ya giden bir gemi geç kalktığı için bir kentte dinlenmek üzere durur. Burada canı sıkılan adam boğuk eğlence ortamından çıkıp sokakların arasında dalar. Bu sokakların arasında dolaşırken birden Almanca bir şarkının söylendiği bir meyhaneye girer. Daha sonra burada iki kadınla karşılaşır. Ortam çok boğuk olmasına rağmen kalıp bir bira söyler. Daha sonra içeriye bir adam girer. Bu adam oldukça utangaç gibi görünen birisidir. Barın arkasında duran kadına aşkı vardır. Kadın adamı küçümser ve onu kıskandıracak hareketlerde bulunur. Kahramanımız burada kadından tiksinerek bir süre sonra bardan çıkar. Yolda onu durduran birisi çıkar. Bu kişi aşık olan adamdır. Hikayesini anlatmaya başlar: O barda görünen kadın bu adamın karısıdır bundan beş yıl önce. O çok fakir ve adam ise zengindir. Daha sonra onu ezmeye başlar gururunu ezerek onu yalvartarak istediklerini yapar. Gururunu incitmeyi seven bir tiptir. Lakin bir gün annesi için kadın adamdan para isteyince adam o parayı vermez. Kadın ise adamı terk eder. Tüm servetini kadını bulmak için harcar. Arada dönen birkaç olayda adamın değişmediğini anlayan kadın bar açıp burada gelen erkeklerle eski kocasının gözü önünde o kişilerle beraber olur, eğlenir. Adam oradaki ahalinin dilindedir. Kahramanımızın ertesi gün kalkan gemisine yetişirken o ara sokağı görür. Çıldırmışcasına ayağa kalkan birini görür. Bu kişi dünkü konuştuğu adamdır. (Adam kensidisine karısını ikna etmesi için dün gece yalvarmıştı.) Kahramanımız kadınla konuşmak istese de gemiyi kaçıracağı için konuşmaktan vazgeçtiği sırada, o çıldırmışcasına ayağa kalkan adamın elinde metalimsi bir şey görür: bıçak mı para mı? 2. Hikaye -> Leporella Bir hizmetli kadının lüks bir villaya gitmesi ile başlayan bir hikaye. Hizmetli yerleştiği evde ruh gibi işleri yapıyor ve hiçbir şeyi sorgulamıyordu. Hayatı boyunca herhangi bir amaca hizmet etmediği için hiçbir şey sorgulamadan verilen görevleri yerine getiriyor. Aldığı parayı hiçbir şeye harcamadan biriktiriyordu. Bir gün Baron odasına çağırdı bu hizmetli kadını. Kendisine yakınca durarak kalçasına bir tokat indirdi. Bugünden sonra hizmetçi Baron’ una bağlanmıştı. Ruh gibi kaskatı kesilen duygularına renk gelmişti. Günler geçe dursun. Karısından şikayetçi olan Baron’ un tüm işlerini özenle ve severek yapıyordu hizmetli kadın. Bir gün kavga ile evden çıkıp, ava giden Baron dönüşünde karısının öldüğünü öğrenir. Olay intihar gibi gösterilse de hizmetliden şüphelenir. Hizmetli bir süre sonra işinden kovulur. Kovulan hizmetlinin tam olarak evin hanımını öldürüp öldürülmediği okur tarafından anlaşılamaz. Hizmetliden daha sonra alınan bir habere göre bir köprüden aşağı atlayarak intihar etmiştir. 3.Hikaye -> Nişan Napoleon zamanında yaşanan İspanyol-Fransız savaşında konu geçmektedir. Fransız bir bölük orman içerisinde yayılım ateşine maruz kalır. Tüm askerler orada öldürülür. Lakin bölüğün albayı savaş esnasında bir ağacın kenarına düşmüştür. Canlı bir şekilde kalkan albay tüm bölüğünün öldüğünü görünce şaşkınlık geçirir. Daha sonra oradan geçen bir İspanyol’ u öldürerek intikamını almış hisseder. Geceyi o bölgede uyuyarak geçirir. Sabah uyandığında sağır, dilsiz taklidi yaparak İspanyol bir askerin üniformasını giyer. Yolculuk etmeye başlar. Yemek ve su bulmak amacındadır. İkinci günü iyi geçiren albay kendisine verilen nişan’ ı da almayı ihmal etmemiştir. Cebi elinde onu tutarak motive olmaktadır. Üçüncü gecenin sabahı bir bölüğün geçtiğine tanık olur. O bölüğe doğru koşarken üzerindeki üniformanın İspanyol üniforması olduğunu unutur. Fransız askerleri tarafından vurularak öldürülür. Fransız askerler yağmalamak için cesedin yanına geldiğinde cebinde Napoleon’ un vermiş olduğu bir nişanı görünce, ne geziyor bu İspanyol askerinde, diye düşünürler. Daha sonra küfür ederek cesedi bir yana fırlatırlar. Albay elleri açık, bir haça benzer şekilde ölür. 4.Hikaye -> Leman Gölü Kıyısında Olay Leman gölü kıyısında bir Rus askerinin sahilde kendince bir yere gitmek istediği görülür. Bu adamın asker kaçağı mı yoksa görevi bitmiş yurduna dönmek isteyen birisi mi olduğunu anlamak güçtür. Yerel halk bu adamı alır, orada bulunan bir otel müdürü İngilizce, Almanca sorular sorarak nereli olduğunu anlamaya çalışır. Rus olduğunu anladıktan sonra adama yardımcı olmaya başlarlar. Yoksul, çaresiz gözüken adamın derdini dinlerler. Adam yurduna ailesinin, karısının, çocuklarının yanına dönmek istiyordur. Lakin otel müdürü bunun mümkün olmayacağını dile getirir. Sınırların kapalı olduğunu, savaşların devam ettiğini söyler. Yıl 1918’ dir. Rus asker yani Boris, bunları duyduktan sonra otelden çıkar. Bir sonraki sabah kıyıda kendisine verilen elbiselerin özenle durduğu görülür ve Boris’ in suda yüzen cesedi. 5.Hikaye -> Avare Okulda okuyan lise öğrencisi bir genç. Okulu iki sene uzattığı için ve başarısız olduğu için birçok kişinin baskısı altında kalmış ve okulda, çevrede alay konusu olmuştur. Kahramanımız 21 yaşında bir gençtir. Sınıfa bir gün geldiğinde gene herkesin dalga geçmesi ve hocası ile sürtüşmesi sonucunda hocasını itip yere düşürerek sınıftan çıkmıştır. Aşırı bunalımda olan gencimiz koşarak bir köprüden aşağı atlar. Tema: Ölümler, hüzün, çaresizlik, bunalım üzerine. Dil ve Anlatım: Sade ve anlaşılır bir dil ile yazılmıştır. Konuşma satırları paragrafın içerisindedir. Tanrısal bakış açısı ile kaleme alınmıştır. Mekan: Hikayeden hikayeye değişiklik gösteriyor. Zaman: Hikayeden hikayeye değişiklik gösteriyor. Ana Fikir: İyi insanların bu dünyada yerinin olmadığı. Yardımcı Fikirler: - Kimseye güvenilmemesi gerektiği. - Savaşta iken stratejinin iyi belirlenmesi gerektiği. - Yardıma muhtaç insanları dinlemek gerektiği. - Çaresiz insanların yanlış kararlar alabileceği. - Her insanın duyguları olabileceği, bu duygulara yönelik hamleler yapılması gerektiği - Yarının ne olacağının garantisi olmadığı - Vb. Karakterler: Hikayeden hikayeye değişiklik gösteriyor. Kitap Hakkında Kişisel Görüşüm: Kitap oldukça sürükleyici ve okunması kolay olan bir kitaptır. Ölüm, bunalım ve buhran temaları üzerine yazılmıştır. Yoğun bir hayatınız varsa bu kitabı bölümler halinde okumanız mümkün. Stefan Zweig' in neden intihar ettiğini kısmen anlayabileceğimiz bir kitaba tanıklık ediyoruz. "İyi okumalar" Yazar Hakkında: Stefan Zweig (28 Kasım 1881, Viyana, Avusturya – 23 Şubat 1942, Petrópolis, Brezilya), Yahudi kökenli Avusturyalı yazar. Roman, uzun öykü, tiyatro, deneme, şiir, seyahat, anı türlerinde yirmiden fazla eser verdi. Biyografi ustası olarak tanınır.[1] 1920'li ve 1930'lu yıllarda Alman dilinin en çok okunan yazarları arasında sayılan Zweig'in eserleri milyonlarca baskıya ulaşmış ve elliyi aşkın dile tercüme edildi. 1933'te eserleri Naziler tarafından yakıldı. Bu olaydan sonra ülkesini terk eden Zweig, 1941'de Brezilya'ya yerleştikten sonra 22 Şubat 1942'de karısı Lotte Altmann ile birlikte intihar etti. Devamı: tr.wikipedia.org/wiki/Stefan_Zweig Çeviren Hakkında: (REGAIP MINARECI) 1955 yılında İstanbul’ da doğdu. Münih’ te geçen lise ve üniversite yıllarının ardından 1977 yılında Hürriyet Grubunda çevirmen olarak çalışma hayatına atıldı. Hürriyet Dergi Grubu, Tercüman, Milliyet Dergi Grubu, Güneş Gazetesi ve Doğan Kitap’ ta editör, yazıişleri müdürü, yayın yönetmeni ve yayın koordinatörü olarak uzun yıllar idari görevlerde bulundu. Önceleri gazeteciliğin yanı sıra sürdürdüğü edebiyat çevirmenliğine artık zamanının önemli bir bölümünü ayırarak devam diyor.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202167,9bin okunma
·
311 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.