Gönderi

69 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Diril-işte
Diriliş kelimesiyle özdeşleşmiş ve hakkını vermiş olan değerli şair/ yazar/ düşünür/siyasetçi Sezai Karakoç'un tanıştığım ikinci eseri oldu. Belki geç oldu ama hiç tanışmamış olmak daha fena, diyerekten teselli ediyorum kendimi. Çünkü kitaplarını, kalitesiyle de bir miktar orantılı olarak; fiyat yönünden biraz yüksek gördüğüm için herhangi bir indirim olduğunda set halinde almayı uygun buluyordum. Ama hediye olarak aldığım bu güzel kitapları bekletmeye hiç dayanamadım. Elime geçenleri okumak da çok büyük bir nimet. Girizgâhı çok uzattık:) Merhumun nahif ve didaktik düşünce dünyasına dalalım biraz. Öncelikle kitap birçoklarınızın okuyup gördüğü gibi:) iki ana bölümden oluşuyor: İslâmın Dirilişi ile İslâmın Çağrısı. İlk bölümde Avrupa, Asya ve Afrika ve nihayetinde İslâmın Diriliş aşamasında İslâm Dünyası'nın durumu ele alınmış. Konumdaki vaziyetten sonra bireyselliğe dönerek; düşüncede, inanışta, edebiyat ve sanatta ve en sonunda da uygulama anlamında aksiyonda diriliş başlıkları atılmıştır. İslam'ın Çağrısı adlı ikinci bölümde ise: İnsana, müslüman, yahudiye, hristiyana... şeklinde köklü ve genel inanç sistemlerinden özet şekilde değinilmiştir. Hepi topu 69 sayfaya tekabül etse de düşünce yazıları, bu kısalığa rağmen oldukça doyurucu bilgilere ve canlanmaya yönelik öneriler ve gerçeklere yer verilmiş. Bahsedilen aslında Islâmın kronolojik tarihi değil, bugünkü konumu ve tekrar şahlanışı için yapılması gerekenlerdir. Diğer inanç sistemlerinin İslâm karşısındaki materyalist, komünist ve kapitalist ideallerin mihengi olan bir nevi hayat felsefelerinin hatta ideolojilerinin, çelişki ve pasifliği gözler önüne serilmiştir. Bu yolda elbette bizlere ve yöneticilere de çok fazla pay düşmektedir. Bunu Islamı doğru anlayarak ve öğrenerek, öğretmeyi esas alarak pusula( sırat-ı müstakim) haline getirmiştir. Müslüman denilince: Neredeyse her yönden az buçuk gelişmiş ve kendi öz değerlerine sadık bir nesilden bahsetmektedir. Oku! emrinin de bunu gerektiğini vurgulamıştır. Batı ve Doğu arasında; tabiri caizse salıncakta sallanan bir nesil var. Bundan keyif alınıyor ama birçok genç : "Benim bedenime, hür düşünceme ve geleceğime zarar veren bu kültür necidir? diye düşünmekten aciz. "Bir ruha sahip olduguma göre ruhumun göçeceği yerde beni neler bekliyor?" diye düşünmeyi de herhalde inanmadıkları ahirete bıraktılar. Ne de olsa: "Dünyaya bir defa geliyoruz." diyenler ahirete de sonsuza dek, sadece bir defa nalları dikerek gideceğini de akıl ediyorlardır. Üslubu şiirsellik barındırıp bizi mayhoş etse de gerçekleri, bir Osmanlı tokadı gibi yüzümüze vurup ayıltıyor. Gayet de anlaşılır bir dil kullanılmış ve bir yılda Diriliş Dergisi'nde(1967-68) yayınlanmış yazılarından oluşan bu kitaplaşmış(1967 ilk basım- elimdeki basım 46.) nadide eseri okumanızı tavsiye ederim. Düşünce dünyanıza, elinizde bir çöp poşetiyle dalıp "yabancı"(Batı) cisimleri toplamanız halihazırda mümkün olmadığına göre kendinizi sorgulayıp yerli kaynaklardan beslenin ki ötekiler yer bulmak için aklınızdan çıksın. Güzel güzel Oku! malar dil(en)iyorum:)
İslamın Dirilişi
İslamın DirilişiSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20219,8bin okunma
··
471 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.