Kendimize yolculuğun özetini akıcı bir dille anlatmış. Fark'andalık nasıl olur beden-duygu- düşünce ve kabul kararlılık ve şefkat konuları ile işlenmiş. Nefes egzersizleri ve anda kalmaya yönelik egzersiz uygulama bölümlerinden faydalanmak açısından anlamlı. Stres anlarında sevdiği kokunun koklanması sevilen bir nesnenin-kişinin fotoğrafına bakılması, bir kumaşa (kadife) dokunulması, anı çağrıştırma güvenli-rahat bölgeye çekme zihinin rahatlatılması imajinasyon ile önerdiği teknikler duyumsama ve gevşeme egzersizi olarak önerilmiş. Altını çizdiklerim: Gökyüzünde süzülen bir uçak olduğunuzu düşünün. Kokpitte iki kişi ve kabinde onlarca yolcuyla. Kokpitin zihniniz ve kokpitteki iki kişinin çoğu zaman birbirine zıt olan düşünceler olduğunu farz edin. Kabindeki yolcuların her birininin de birer düşünce olduğunu hayal edin. Hareket noktanızdan hedefinize ulaşmak için hazırlıklarınızı tamamladığınızda, hava durumunun tahmin ettiğinizden farklı olduğunu düşünün. Kuleye bağlı değilseniz beklentiniz dışında bir durum sizi savurabilir. Otomatik pilota aldığınız zihniniz kontrolden çıktığında değişen her şeye rağmen yönetimi elinize alırısınız. Farkanda nefesin zihnimiz için yaptığı da tam olarak budur. Zihnimizi nefesle bedenimize bağlamak ve içinde bulunduğumuz anda kalabilmektir. Zihnimiz düşünceler üretmeye çalışacak ve odağınızı geçmiş ya da geleceğe döndürecektir. Oysa fark'anda nefesle zihnimizin başka düşüncelere daldığını fark ettiğimizde onu nazikçe geri getirmeyi başarabiliriz. Sabırla ve sevgiyle. Bunu tekrarladığınızda her defasında yeni başlangıç sizinle olacaktır. Sabırla ve tekrarla deneyerek. Tıpkı, tek bir yağmır damlasının çimlerin yeşermesine etkisi olmadığı gibi, yeterince zaman verirseniz yeterince yağmur düştüğünde zihninizde yeşeren bir bahçeniz olacaktır. Fark'andalık içinde bulunduğunuz an'ı yargısızca hissetmektir. Kalıplardan sıyrılarak hem de. Göz yargı organıdır. Gerçeği anlmanızı zorlaştırır bazen. Alışageldiğiniz akışı arzulatır, anlamını göz ardı ederek. Çoğumuz hoşumuza gitmeyen duygulardan kurtulmaya çalışırız. Bunu bazen bastırarak, bazen görmezden gelerek ya da bu duygunun yerine hoşumuza gideceğini düşündüğümüz bir eylem gerçekleştirerek örtbas etmeye çalışırız. Oysa bedenimiz bu duygudan kurtulabilir mi dersiniz? Kısa bir süre için belki evet. Ancak uzun vadede bastırılmış ya da örtbas edilmiş duygudan arunmamız hiç de kolay olmayacaktır. Tam tersine, bedenimiz onu saklayıp en zayıf anımızda su yüzüne çıkaracaktır. Zorlayan durumlar ve kişiler hayatımızda stres kaynağı olabilirler. Oysa bu gibi durumları kendimize yönelik farkındalık kazanmaya ilişkin bir fırsat olarak değerlendirebiliriz. Bu yolla krndimizi ve iletişim tarzımızı daha iyi anlayıp ilişkilerimizden kaynaklanan stresi azaltmayı öğrenebiliriz. Sorun hep karşıdakindeymiş gibi görünse de ilişkiler tek yönlü değildir. Bu nedenle stresli iletişim yaşadığımız kişilerle kurduğumuz ilişkimizde krndi payımıza düşen sorumluluğu almamız önemlidir. Tabii ki bu, bize düşen, kendi duygu düşünce ve davranışlarımızın sorumluluğudur. Günde yaklaşık 70 bin ila 125 bin arasında düşünce üretirmişiz. Bunlardan 80 bini krndimizle ilgili düşüncelermiş. Ve ne acı ki bunların % 80 i olumsuz düşüncelerdir. Ve hatta tüm bu düşüncelerin % 95 i daha önce üzerinde durduğumuz düşüncelerdir.

En Uzun Yollar Tek Adımla BaşlarBilge Uzun · İnkılap Kitabevi · 2020134 okunma

·

45 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nil yener