Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

528 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
𝑯𝒊𝒄𝒃𝒊𝒓 𝒔𝒆𝒚 𝒊𝒔𝒕𝒆𝒎𝒆𝒎, 𝒃𝒆𝒏𝒊 𝒊𝒚𝒊 𝒉𝒂𝒕ı𝒓𝒍𝒂𝒚𝒂𝒄𝒂𝒌 𝒃𝒊𝒓 𝒂𝒗𝒖𝒄 𝒊𝒏𝒔𝒂𝒏𝒅𝒂𝒏 𝒃𝒂𝒔𝒌𝒂. İncelememe başlamadan önce kitabı Wattpad üzerinden okuduğumu belirtmeliyim. Yorumum ona göre olacak ama belki kitaplaştırılma sürecinde eksik bulduğum kısımların üzerinden geçilmiştir. "Mürekkebe Boyanan Sardunya", Sümeyye Demirkan'dan okuduğum ilk kitap oldu. Aslında daha önceden bir kez başlayıp sadece bir bölüm falan okuyup bırakmıştım ama bu sefer daha uzun soluklu oldu okumam. Kısaca konusundan bahsedecek olursam Akif Selim adlı, oldukça sessiz sakin sınıf arkadaşına platonik aşık olan Mislina'nın ona yakın olabilmek için yaptıklarını ve genel olarak kendi hayatını okuyoruz. Diğer Wattpad kitaplarının aksine hemen her olay olabilecek, abartısız ve doğal geldi bana. Kötü çocuklar, ultra lüks hayatlar, mafyalar falan bu kitapta yok. Aksine üniversiteye otobüsle giden, vizelerine çalışan öğrenciler ve onların sakin hayatı var. Okurken sizi dinlendiren bir kitap. Kaossuz, entrikasız, durgun, sakin, şirin... Tabii bu durum kiminin işine gelir kiminin gelmez. Bence modunuza göre okunabilecek bir kitaptı. İlk başladığımda oldukça sıkıldığımı rahatlıkla itiraf edebilirim. Çünkü tek okuduğumuz Akif Selim'in ne güzel mürekkep mavisi gözleri olduğu, derste kulaklıkla oturduğu, yürüdüğü, yakışıklı ya da yapılı olmadığı ama güzel olduğu, öksürdüğü, adım attığı, kahve içtiği, nefes aldığı, nefes verdiği, göz kırptığı gibi şeylerdi. Yani size şöyle anlatayım; kız bu çocuğu bir yıldır tanıyor ama uzaktan. Doğru düzgün sesini duymuşluğu bile yok ama "Ruhu güzel." diyip duruyor, çocuk eve geç geliyor akşam geneleve mi gidiyor, barlarda mı takılıyor ne yapıyor bilmeden öylece onu bekliyor. Bu nasıl oluyor derseniz bir erkek yapsa sapık olarak adledilecek bir şekilde Akif Selim'in yaşadığı yeri öğrenip aynı binada alt katına taşınmış. Nasıl boş buldu, bütçesine nasıl uydurdu sorgulamıyoruz. Hem onu çok seven ve onun da çok sevdiği ailesinden hem de arkadaşlarından bu durumu saklıyor, herkes kendisini yurtta kalıyor sanıyor. Çocuğun ondan haberi bile yok. Bari karşı apartmana falan taşınsaydın! Neyse, kız hırsızlara parasını kaptırıyor hala Akif Selim bu gece seni düşünemedim affet beni, diyor kendi kendine. Sardunyaları, köpeği ve kuşuna çocuğu anlatıyor. Balkonda çocuk geçsin diye bekliyor, apartmana girince kapı deliğinden izliyor, balkona çıktığında pencereden gözetliyor. Okulda arkadaşlarıyla konuşurken çocuğu kesmekten onlara ayak uyduramıyor, güya çok odaklı olduğu sınavda çocuğun her hareketini izliyor vs. Bu liste böyle uzar gider. Kız genel anlamda çocuğu masumca, uzaktan ve gerçekten aşık bir şekilde sevse ve tabii Akif Selim de hepimizi yumoş yumoş yapan bir karakter çıksa da giriş kısmındaki bu durumlar bana çok abartılı ve yanlış geldi. Kız kesinlikle normal değildi. Sonra bir yıldır konuşmadığı ve tanışmadığı çocuğa bir gün durup dururken mandalina götürüyor ve olaylar da böyle başlıyor. Madem bu kadar kolaydı ve ilk adım için cesaretin vardı ne diye önceden yapmadın, yani bilemiyorum. Bir diğer şey lise öğrencisi gibi üniversitenin Whatsapp grubunda olan yazışmalar. Fazla laubali ve garip yazışmalar tüm dönem içinde 3-5 kişi arasında dönüyor. Bunun dışında kıza itiraf sayfalarında methiyeler düzülmesi, öğretmenlerin her öğrenciye ismiyle hitap etmesi de bana garip gelen diğer şeylerdi. Bu tarz şeyler lisede bitmedi mi ya? Kızın aşkını kimsenin fark etmemesi de olmamıştı çünkü çok belli ediyordu. Kız yeni parasını çaldırmışken koskoca Ankara'da iki haftadır tanıdığı kızı evine alıp anahtarını kıza bırakıp evden ayrıldı. Akif'ini gözlemekten çok sevdiği köpeğini bir kez dışarı çıkartmadı, kuşu bir kez salmadı. Bir an düşünmeden etmediği Akif selim astım olduğu halde arkadaşının sigara içmesine bir şey demedi. Çok çalıştığı söylenen kızımızın bu çalışma anlayışı sınavdan önceki gün sabahlamaktan ibaretti. "Tutunamayanlar"ı bir oturuşta yüzlerce sayfa okuyarak en önemlisi anlayarak bitirdi. Böyle ortaya karışık aklıma ne gelirse söylediğime göre sevdiğim şeyleri de belirteyim de haksızlık olmasın bari. Aralarındaki ilişkinin yavaş gelişmesi hoşuma gitti çünkü başka türlüsü mantıklı olmazdı. Babasının namazında niyazında olması, kendi adı hariç diğer kişi adlarının sıradan olması en azından gerçek ve bizden hissettirdi. Bakkal, pazar, otobüs gibi çoğu kitapta tabuymuşçasına kullanılmayan ögelerin kullanılması hoştu. Karakterler genel anlamda okudukça içime sindi ve hoşuma gitti. Verilen birkaç mesaj, seçilen birkaç alıntılık cümle gayet güzeldi. Ayrıca kitapta ilerledikçe Mislina ve Akif Selim'i ne kadar yakıştırdığımı anlatamam. Zaten kitabı benim için okutan da onların o sevimli halleri oldu. Dil ve anlatımına gelecek olursam bana biraz abartılı geldi. Sık sık tekrara düşülmüştü. Günlük basit olaylar fazla detaylandırılarak anlatılmıştı. Aynı kelime kalıpları çok sık kullanılmıştı ki bu bir yerden sonra beni baydı. Ama bunun dışında aşırı betimlemelerin ya da yavan ve sadece diyalog üzerine kurulu bir akışın olmaması iyiydi. Hareketli, olaylı aşklar ve kitaplar sevenler için pek tavsiye etmem. Daha gerçekçi aşklar arayanlaraysa önerebilirim. Arkadaşlıklar, aile ilişkileri için de aynı şey geçerli. Sanırım basılı kitap halini okumanız daha iyi olacaktır. Bunun dışında okusanız da okumasanız da pek bir şey kaybetmeyeceğiniz bir kitap bence...
Mürekkebe Boyanan Sardunya - 1
Mürekkebe Boyanan Sardunya - 1Sümeyye Demirkan · Ephesus Yayınları · 20211,580 okunma
·
245 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.