Sustum, neden bilmiyorum artık sessizim.
Kelimelerim kan tadında, sanki kaybolmuş gibiyim
Gülümsüyorum hep sahteden, belki de bir deliyim
Herkes cennet bahçesindeyim sanarken
Ben cehennem ateşinin içindeyim.
Gecenin soğuk pençesindesin, tebüssümlerin de dahi acı var
Yazılan her cümlenin içinde saklı aşikar bir intihar
Uykusuz gördüğün kabusların içerisinde yol alabilir misin?
Geleceğin peşinden koşarak ümitsizce, ama geçmişin kafesinde
Binlerce ses bağırıyor ruhunda, kendi sesini duyabilir misin?
Ya da dokunabilir misin, korku kefenine sarılmış bedenine?
Anlamak istemediğin şeyin yükü ağır, dört yanından ayrı ateş sarar
Kurtulmaya çabalamak mı, dur hayır! biliyorsun bunlar kaçamayacağın tuzaklar
Vazgeçersin, vazgeçtim dersin, öylece bir an da bıraktım sanırsın
O bile yasak sana, ancak kendini kandırırsın
İstersin bir şeyleri, almak için belki her şeyi yaparsın
Ama değişmez inan, kendini tükettiğinle kalırsın
Fıtratı değişmez düzenin, aynı oyuncuların piyonusun, susamazsın bir heyecanla konuşursun
Sonra kelimelerin ağır gelir sana, ona, buna, susarsın, hapsolduğun yalnızlığınla yok olursun
Herkes aynı bakmaz sana, her zihinde sana karşı binlerce farklı düşünceler
Öyle masumsun, saf bir ümitle sanarsın ki etki edecek söylediğin sözler
Kelimelerin hükmü kalmaz, görmeyi unutup bazen de yaş akıtır yalnızca gözler
Yaşamak denilen şeyi çözersin, sadece geçirmekten ibaret; aylar, haftalar ve günler
Sen utanırsın bazen kulak verince vicdanına, başkasının yaptığından,
Ne yapsan da anlamlandıramazsın, bıkarsın, onların ince hesaplarından, ve dersin sürekli kendine, keşke yalnızca bırakıp kaçsam
Aslında yaşarsın, karşı geldiğini düşünerek ama hiç bir şey olmamış gibi
Sorarsın bazen, boğulursun, ne bu insanların derdi?
Dolduramazsın nafile, kendi büyüttüğün içindeki hiçliği
Bakmışsın, kalır orta da öylece kim olduğu bilinmeyen biri
Yapamazsın, zaman sana karşıyken, kaldıramazsın ağır gelir, yükünü düşünmesi dahi, taşımaktan
Ölüme bile dokunmaktan bıkarsın, çünkü yavan gelir tadı, usanırsın, her gün aynı sabaha uyanmaktan
Susmaz içinde ki sesler sana öfkeliyken, sende anlarsın intihar bile çözmez
Her gece bin kere ölürsün zaten, geçmeye çalıştığın yollar yarattığın engellerden görünmez
Öyle bir ateş yakmışsın ki sen olmayan her şeyle harladığın, seni sen yapan o olmuş, ne yapsan da sönmez
Bari yazayım dersin, sen yazmak istesende, bu defa kalemin izin vermez
Yolu yok sanırsın, bunca şeyden kurtulmanının, yalancı umudu düşman edinirsin
Yorgunluğu bitmez, kendinle savaşmanın, farkına varırsın bir zaman, aslında kendine yenilirsin
Aynaya bakamaz olursun görmek istemez, yarattığın kış ile yazın ortasında üşürsün
Kendine kızarsın hep, pişmanlıkla yaptıklarını düşünürsün
Tekrar eder aptallığın sürekli, kırıldığın anların hayaliyle üzülürsün
Kalkmayı istemediğinden ayağa, yeniden doğsan bile sadece sürünürsün
Görülmez gibi gelir geçmişin üzerinden biriken hesaplar, çaresizliğe bürünürsün
Esir eder seni yarattığın karanlıklar, ama inatla kurtuluşun ışığı dururken sen karanlığına yürürsün
Kendine gel lütfen, kurtaramaz seni, senden başkası
Anlamak zor değil, kabul et bulamazsın dipsiz kuyuların dibinde, kaybettiğin hayatını
Sorunun buysa eğer, üzgünüm insanlar vazgeçmeyecek yakmaktan canını
Yine de sen bırakma, herkes başına üşüşmüş, beklerken bırakmanı
Anlatmamam ben, başkası anlatamaz, koyamam bir yere, nafile ifade etmez hiç bir şey seni, başkası için değil, sen sadece kendin için varsın
Kimse anlamayacak belki ama tutman gerek son parçası da olsa, o yoklukta ki seni, çünkü, hayat senin, onu sadece kendin için sen yaşarsın